2.1

174 7 2
                                    

bölüm şarkısı medyada: lady gaga - always remember us this way

Norveç.

Küçük kar taneleri düşüyordu ellerime. Sert esen rüzgar yüzüme çarpıyordu ama üşümüyordum. Belki de içim o kadar soğumuştu ki fiziksel soğuk artık beni etkilemez olmuştu diye geçirdim içimden. Yerde birikmiş karların üzerine basarken çıkan ses dolduruyordu sessizliğimizi. Toprak buradaydı. Belki buraya basmıştı. Attığım her adımda düşünebildiğim tek şey buydu. Toprak gittiğinden beri sanki bir parçamı kaybetmiş ve onu bulmak için sonsuz karanlıkta bana bir santim bile yaklaşmayan ışığa koşuyormuşum gibi hissediyordum. Buraya da onun için gelmiştim işte. Onu biraz daha tanıyabilmek için. Cevaplanmamış onlarca soruyla birlikte gitmişti bu dünyadan Toprak. Onu hiç bir zaman tam olarak tanıyabildiğimi hissetmedim canımı yakan nokta da tam olarak burası.

Tolga "Üşüyor musun?" diye sorunca kendi düşüncelerimden çıkıp kafamı salladım. Ellerimi oğluma daha çok sardım. Anneliğe hala tam olarak alışabildiğimi düşünemiyordum ama aramızda olan bu koşulsuz sevgiyi iliklerime kadar hissediyordum. Uykusunda gülümsemesine bayılıyordum, beni görünce yüzünde oluşan gülümsemeye de.

Üşüdüğünü hissettiğimde irkildim ve kollarımı daha çok dayadım üzerine. "Araba hemen şurada." diye gösterdi Tolga. Kucağımda minik Toprak ile tam oturacakken "Arkada bebek için emniyet sandalyesi var oraya oturt rahat rahat uyusun Toprak." diyerek kucağımdan oğlumu almasına izin verdim. Oldukça dikkatli bir şekilde uyandırmamaya dikkat ederek yerleştirdi ve emniyet kemerini taktı.

Gözlerimi ovarak yan koltuğa yerleştim ben de. "Öne oturmayacak mısın?" diye fısıldadı Tolga. Hayır anlamında başımı salladığımda yavaşça sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Belki de en sevdiğim his buydu. Soğuk havadan kaçıp sıcacık arabaya bindiğim o an. Toprak'ın küçük ellerinden tutup gözlerimin kapanmasına izin verdim.

•••

Gözlerimi açtığımda bir yatakta uyuyordum. Yatakta doğrulup elime ilk gelen şalı üzerime alıp odadan çıktım. Tolga, elinde harita ve bir defterle bana baktı. "Çok mu ses yaptım?" diye sordu. "Hayır birden bire uyandım. Tam hatırlamıyorum ama bir rüya gördüm sanırım. Kaç saat oldu eve geleli?"
"İki saat kadar oldu. Kaldırmaya kıyamadım, kucağımda getirdim." dediğinde ortamda bir sessizlik oldu. Elle tutulur bir gerginlik hissettim. "Yani, seni uyandırmaya çalıştım ama-" dediğinde "Anladım anladım problem değil. Sen neye bakıyorsun?" dedim elindekileri kastederek. "Burası Toprak'ın kaldığı evdi. Ondan kalan bir kaç defter var, gittiği yerleri bir gezi yazısı gibi listelemiş. Belki gitmek istersin." dediğinde gözlerimle odayı taradım. Burası onun eviydi. Şöminenin üzerinde dizili resimlere baktım. Fotoğraflarda masmavi gözleriyle etrafına adeta mutluluk saçıyordu. Yanında duran kızla arasında bir ilişki olduğu hemen anlaşılıyordu. Gözlerim dolmaya başladı. Güçlü durmalıydım Toprak beni güçlü görmek isterdi, mutlu görmek isterdi. Ama dayanacak gücüm kalmadı. Ruhum olmadan yaşıyordum sanki sadece yaşıyordum işte. Bebeğim, Toprak'dan bana kalan son şeydi onun için yeniden döndüm hayata. Bugün yaşıyorsam eğer, onun bir gülümsemesi için yaşıyorum.

Tahtadan şömineye yaklaştığımda kazınmış bir kaç isim gördüm. 'Daphne & Toprak' yazısı en üste kazınmıştı. Hemen altında ise 'Chris, Ralf & Alex' yazıyordu. Toprak yazısının üstünden elimi uzun bir süre çekemedim. Yüzleşmeye hazır hissediyor muydum bilmiyorum. Daha mı kötü yoksa daha mı iyi olacak onu da bilmiyorum. Tek bildiğim vardı o da Toprak'ı daha çok tanımak istiyordum. Uzun zamandır birlikteydik ama onun hakkında bilmediğim o kadar çok şey vardı ki.

Tolga'dan...

Ayçin odada dolaşıyordu. Uzun bir süre fotoğraflara baktı, ellerinin titrediğini görebiliyordum. Ellerini tutmak ve her şeyin iyi olacağını söylemek istiyordum. Ama uzun bir süre ne her şey iyi olacaktı ne de benim ağzımı açıp tek kelime söyleme cesaretim olacaktı. Ellerini uzun bir süre şömineden çekemedi. Ardından mavi renkli tahtadan koltuğa yavaşça oturdu. Mindere ellerini yavaşça koyup gözlerini kapattı ve yavaşça uzandı. Elleriyle minderi okşamaya devam ederken gözlerinden bir kaç damla yaş düştü.

BENİMLE KALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin