BENİMLE KAL

1.6K 56 17
                                    

  Babaannem'e... Huzur içinde yat...

Lütfen bölüm boyunca dinleyin: Christina Perri - Jar of Hearts

Multi: Toprak Çağlar.

İyi okumalar...

NOT; Bölümler baştan aşağı yenilenmiştir. Beğenmenizi umuyorum!

***

7 Ekim 2012 / 22.52

Aşık oldum. Toprak'la herkes gibiydik. Mutluyduk. Üniversiteyi bitirmiştim hatta ilk günlerini yaşıyordum. Hatırladıkça kalbime giren sancıyı tarif edemiyorum. Benim Toprak'ım. Delici Mavi gözleri, kahverengine dönük siyah saçları, keskin yüz hatları. Ona tapıyordum. Ailem oydu, arkadaşım oydu ve en önemlisi hayat arkadaşım oydu. Ah kalbim, acıdı yine hatırladım ya onu. Kalbimin acısını dindiremiyorum her seferinde. Adımı söyleyişini hatırlıyorum. "Ayçin..." Kısık sesle söylerdi hep. Kısık ve net. O tapılası sesinden adımı işitmek, bana seslenmesi. Beni düşünmen. Ve kulaklarımın sesini işitmesi. Artık duyamıyorum. Hissedemiyorum burada olduğunu. Kavgalarımızda bir her zaman burada olduğu hissi benim tatmin olmama yeterdi. Ama bu çok fazla. O muhteşem dudaklarından her adımı duyduğumda kalbim hızlıca atmaya başlardı. Geçmişte.

Bazı psikologlar geçmişe takılı kalmamamızı söylüyor. Böyle bir şey mümkün mü?

Mümkün olabilir mi?

Ah Toprak Çağlar. Yaktın kendini. Yaktın geleceğini ve hayatımızı. Senin için yaşıyordum ben. Yokluğun ise benim ölümümdü. Artık öldüm. Tartmıyor dizlerim vücudumu. Artık acıyı hissetmiyor belki de kaldıramıyordur kalbim.

Koltuğa yatardık. Sen sağ tarafa yatardın ben ise sola. Kaslı kolların beni sarardı. O sert gözüken adamın içinde ki küçücük saf bir çocuğu kimse görmüyor muydu? O kızarıklar ve yaralarla dolu kollarına göre mi yargılıyorlardı seni. Kötü diyorlardı, belki çocuklarının seninle konuşmamalarını istiyordu ama bir şey unutuyorlardı. Belki de unutmuyorlardı. En kötüsü bilmek istemiyorlardı. Sen çocukları severdin. Nerede bir çocuk görsek, ''Ayçin şuna bak!'' diye bana gösterirdin. Ama insanların ruhu kötü olmuştu sevgilim. Sığdıramıyorlardı kendi dünyalarına seni. Yokluğunun beni ne kadar acıtacağını bilmiyorlardı. Dinlemiyorlardı haykırışlarını. İşitmiyorlardı bağırışlarını.

Ben duyardım ama. Sana kulak verirdim. Bana ön yargının aslında en kötü şey olduğunu öğrettin ben farketmeden. Belki, o gün yüzündeki morluklara göre seni yargılasaydım hayatımın en güzel köşesini yaşayamayacaktım bile.

Koltukta otururken, bana masallar anlatırdın hatırlıyorsun değil mi? Çoğunluğunu senin uydurduğunu biliyordum. Özellikle şu deniz kızı masalı. Aslında o bizdik, ama sen beni bir deniz kızı olarak görüyordun. Hayaller kuruyorduk. Bende senin tişörtüyle oynayarak hayallerimi anlatırdım. Dinlerdin beni. Gülerdin kolumu okşardın. Bana aile ortamını yaşatırdın hep. Hiç yaşamadığım o saadeti hissetirirdin bana. Ne olduğunu bilmezdim ama sen hissettirirdin. Kalbimin sesini dinlememi söylerdin hep. Bağıra çağıra kavga ettiğimizde bile her zaman dediğimi yapardın. 'Defol git Toprak!' Diye bağırdığımda deri ceketini alırdın ve giderdin. Motorunu burada bırakırdın. Biliyordum ki geri dönecektin. O anahtar orada durdukça geleceğini biliyordum. Almazdın, düşünürdüm ki hep motorunu almadan gidemez! Ağlardım saatlerce o kahverengi L koltukta oturup ağlardım. Dakikalarca, saatlerce belki de! Sonra dayanamazdım arardım. 'Toprak, özür dilerim. Lütfen geri gel sana çok ihtiyacım var sevgilim.' Diye. Çıkıp gelirdin. Bana asla karşı gelmezdin. Bir kere bile sesini yükseltmedin asla.

BENİMLE KALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin