Pencereden odama dolan gün ışığıyla uyandım.Sanki hiç uyumamış gibi, yorgun ve bitkin hissediyordum.Baş ağrısı ve halsizlik nedeniyle yataktan kalmak istemiyordum. Pikeyi kafama kadar çekip geri yattım.Kapının cızırtısını duyduğumda babamın odama girdiğini anladım.
- Uyan artık uykucu, saat sekiz oldu, dedi.
Yataktan kalkmak istemediğim için, uyuyor numarası yapıyordum.Terapi kaldıracak modda değildim.Babam pikeyi üstümden çekerek;
-Uyumadığının farkındayım Gökçe, hemen kalkıyorsun, elini yüzünü yıka, üzerini değiştir ve doğrudan mutfağa gel kahvaltı hazır, dedi.
-Off! Baba ya, tamam geliyorum, dedim. Yataktan kalktım, havlumu elime aldım, banyoya gidecekken, duvarda ki davulu fark ettim. Ne zamandan beri odamdaydı?Kim koymuştu onu odama ? bu sorular kafamı kurcalarken , istemsizce elim davulu almak için duvara gitti.Davulu elime alıp incelemeye başladım. davul; tahtadan yapılmış, yaklaşık otuz otuz beş cm bir kasnağın üstüne ince zara benzeyen hayvan derisi gerilerek yapılmıştı.Üzerinde ayakta duran insanı andıran bir şekil vardı ama aynı zamanda da farklı bir şeyi simgeliyor gibiydi Aşağıdan yukarı doğru oku andıran bir çizgi güneşi temsil ettiğini düşündüğüm oval bir şeklin içine doğru gidiyordu.Oka benzeyen çizgiye paralel bir çizgi geçiyordu çizginin sağ alt tarafında hayvan ve bitki figürleri vardı. Sol alt tarafında ise insan ve at tasvirleri vardı. Paralel çizginin üstünde ise güneşi simgelediğini tahmin ettiğim oval şeklin yanında ay ve yıldız tasvirleri vardı,.Çok etkilenmiştim, mükemmel bir emeğin eseri olduğu belliydi.
-Gökçe, hadi ama çayın buz gibi oldu. Babamın sesiyle irkildim, davulu kapının yanında duran komidinin üzerine bırakıp banyoya girdim.Banyodan çıkınca kotumu, tişörtümü giyip saçımı toplayıp hızla mutfağa gittim.
-Günaydın baba, her şey çok güzel görünüyor, eline sağlık deyip, yanağına bir öpücük kondurup karşısına oturdum.
Tek kaşını kaldırıp bana bakarak ,
- Bu neşenin sebebini öğrenebilir miyim acaba, seni bu kadar mutlu eden şey nedir? Dedi.
-Bana aldığın davul, dedim.
-Sana aldığım davul mu? .Şaşırmıştı, 'bu da demek oluyor' diye geçirdim içimden, davulu babam almamış mıydı?
-Ne davulundan bahsediyorsun, sen? sesi yüksek ve gergin çıkmıştı, yüzünü gerginleşti, hemen masadan kalkıp odama doğru gitti. Acaba neden bu kadar gerilmişti ve endişelenmişti? Hemen arkasından bende kalkıp odama gittim. Şok olmuş bir halde davula bakıyordu. Yüzü bembeyaz olmuştu, davulu tutan eli titriyor sağ eli ise yumruğunu sıkmaktan kızarmıştı.Kızgın bir şekilde bana döndü, suratında dehşet ifadesiyle bana bakıyordu, bu hali beni korkutuyordu. Gözümün içene bakıp kızgın bir ses tonuyla:
-Bu davul, nereden çıktı? diye bağırdı. Afallamıştım, bu kadar öfkelenmesine sebebiyet veren neydi? Davulu babam almadıysa nereden gelmişti? Kendimi toparlamaya çalışsam da sesim titreyerek ve kekeleyerek:
-Be ben bilmiyorum se se sen ko ko koymadın mı onu oo odama? Yüzünde ki dehşet ve öfke küçük bir duraksamanın ardından yerini şaşkınlığa bıraktı.
-Ne bilmiyor musun ?
- Bilmiyorum, ama neden bu kadar sinirlendin ki? Diye sordum merakla. Babam:
-Sana anlatacağım şeyler çok saçma gelebilir ama beni dikkatli dinle, dedi. Yatağın üzerine oturdu, eliyle yanına oturmam için gel işareti yaptı. Her ne kadar sakin görünsede tedirginliği sanki somut bir şeymiş gibi bu yaz sıcağında buz gibi bir hava hakimdi odaya. Başımı sallayıp 'tamam' diyerek ürkekçe yanına oturdum.
Boğazını temizledi, derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı;-Bu bir şaman davulu, dedi ve bir an duraksayarak anlatıp anlatmayacağına emin olmak ister gibi bir hali vardı.
-Nerden ve nasıl başlasam bilmiyorum. Annenle ilk tanıştığımızda o bir şaman adayıydı ve ben de bu konulara merak sarmış bir tarih öğrencisiydim ve kamlık ve şaman inancı üzerine tez hazırlıyordum . Araştırmalarım karşıma Aslı yı çıkarmıştı ama kendisi şaman olmak istemiyor hatta korkuyordu.
-O zamanlar idealist bir öğrenci olduğum için annene yardım etmeye ve
tezimi tamamlamaya kararlıydım. Önüme gelen bu fırsatı kaçıramazdım ya. O bana tezim konusun da yardim ederken ben de ona korkularının üstesinden gelmesi için yardım ediyordum, dedi. Şaşkınlıkla babamı dinliyor ve ıçten içe çok merak ediyordum.
Sonrasın da ise ben tezimi tamamladım ama Aslı hala güçlerini ve yeteklerini kabullenemiyordu. Bu ara da birbirimize aşık olduk ve evlenmeye karar verdik, evlendikten sonra kendine yeni bir hayat kurup herşeyden uzak kalmak istedi ben de üstlemedim. Hatta herseyi unutmuştuk denebilir, cok mutluyduk. Taki sana gebe kalana kadar .
Gebelik Aslı yı çok değiştirdi. Sürekli çılgın olduğunu söylediği rüyalar görüyor , yemiyor, içmiyor kendini odaya kapatıyordu. Bu duruma doktorlar da bir çare bulamamıştı.
Bir gün onu evin bahçesinde elinde davulla kendinden geçmiş halde deli gibi dönüp Altay Türkçesi olduğunu tahmin ettigim bir lehçeyle mırıldanıp ayin yaparken gördüm. Kaderinden ne kadar kaçmak istesede sonun da herşeyi kabullenmişti ve ayinin sonun da bayıldı. Çok korkmuştum ona ya da sana birşey olmasından. Ama ikinize de birşey olmamıştı.
Sen doğana kadar bir kaç kez daha bu olaylar tekrarlandı lakin gittikçe daha iyiye gidiyor ve bayılmıyordu. Hatta kendine kam hırkası bile dikmişti.
Aslı nın kabullenişi ona huzuru getirmişti, bense bu durumu kabullenmiş sadece senin doğumuna odaklamıştım. Doğuma bir hafta kala anneannem geldi herşey o kadar yolundaydı ki kötü birşey olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.Bir akşam annenin sancı nedeniyle bağrışlarına uyandım. Ter içindeydi iki büklüm halde kıvranıyordu, yüzü bembeyaz olmuş aşırı acı çektiğini belli ediyordu. Anneni apar topar hastaneye götürdük. Doğum çok sıkıntılı olmuş annen ölümden dönmüştü. Doktorların anlattığına göre üç dakika kalbi durmuş sonra yeniden atmaya başlamıştı. Sen çok sağlıklıydin ama annen bir hafta yoğun bakımda kalmıştı.
Bunları anlatirken canı yanıyordu sanki.
- Sonrasında annen çok değişti eski Aslı değildi, karımı tanıyamıyordum.
Tek bildiğim o üç dakikalık süreçte diğer tarafla bağ kurduğuydu. Annen Erlikle tanışmış ve onun hizmetine girmişti.
Kendimi tutamayıp " Ne?" diye çığlık attım. Annem bir kara şaman mıydı?
- Sonrasını tahmin edersin güçleriden ve kara enerjiden seni korumak için bizi bırakıp gitti. Yıllar boyu kendime kızdım onu şaman olmaya ikna etmemeliydim diye.
Derin bir nefes aldı, omuzları düşmüştü ve yüzünde karmaşık duygu geçişleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AK ŞAMAN
Aktuelle LiteraturKaderinden ve geçmişinden habersiz büyümüş bir kız olan Gökçe, sonu gelmeyen halüsinasyon mu yoksa rüya mı olduğunu bilmediği, ataklar geçirmekteydi Gökçe'ye; doğayı dinlemek,anlayamaya çalışmak ve rahmetli anneannesinin hikayelerinin içini ısıt...