''Bu- Granger.''
Elinde ki çöreği yerine bırakarak, kendisine seslenen kişiye döndü. ''Ne var Malfoy?''
Hiç bir cevap vermeden, sadece elinde ki parşömeni kendisine verdi. Ve bir şey demeden kendi masasına doğru ilerlemeye başladı.
''Ne yazıyor?'' diye kafasını masanın diğer tarafından parşömene sokmaya çalışan Ron'u görmezden gelmeye çalışarak -çünkü bunu yaparken ağzında ki yemekleri etrafa saçıyordu.- parşömenin tutan bağı çözdü. Ginny, 'burada olduğunu belirtmek amacıyla boğazını temizlediğinde' ona da ters bir bakış attı. Ama yine de sesli bir fısıltı şeklinde* okumaya başladı.
''Sevgili Bayan Granger,
Yaptığımız gözlemler sonucunda bla bla bla bla bla bla....Rica ederiz ki bla bla bla bla bla bla bla..
Eğer zamanında olmazsa bla bla bla bla bla bla bla....Ayrıca kızlar başkanı olduğunuz için bla bla bla bla....
En sihirli dileklerimle,
Minerva McGonagall- Hogwarts Müdiresi.''
Bıkkınlıkla yanaklarını şişirdi. Bu, kesinlikle Voldemort ile savaşmaktan daha zor olacaktı. Kesinlikle. En azından 3 gecesi daha vardı, bu süre içinde Ginny'nin zırvalığı olan şu 'Kızlar Gecesini' yapmayı düşünüyordu çünkü eğer Harry ve Ron'a bundan bahsederse, aptal gibi kendisine bakacaklarını biliyordu.
''HERMIONE!''
Ginny'nin kendine seslenmesi ile yerinde sıçradı. Elinde ki tomağa dönmüş parşömeni bir kenara attı. 3. sınıf öğrencisinin kafasına geldiğinde yüzünü buruşturdu. Tekrar kulağının dibinde ki Ginny'e döndü. ''Ne oldu Ginny?''
''Dalmışsın ve bu sıralar çok fazla dalmaya başladın, aramıza dönmen için illa bir şeyler patlatmamız ya da bağırmamız gerekiyor.''
''Ya, öyle mi, evet, bugün günlerden neydi?'' diye sordu aceleyle. Kahvaltıya indiğinde tablosunu unutmuştu ve bu nedenle kitaplarıdı da unuttuğundan emindi.
''Cumartesi.'' diye cevap verdi Harry, Ginny'nin yerine. Rahatlamış bir şekilde nefes aldı. ''Bugün Hogsmeade'de gidecektik.'' Ve yine bıkkınlıkla nefes aldı.
''Ah, ama ben bugün gelemem çünkü-''
''Zaten bu üçlü için özel zaman, Gin.'' Ginny, Ron'a öldürücü bakışlar atarak masadan kalktı. Kendisine el sallayıp, gözden kayboldu.
''Öyle dememeliydin!'' diye çıkıştı Hermione. Gözü, az önce kapıdan çıkan Ginny ve Ron arasında gidip geliyordu. Ron, umursamazca omuz silkince kafasına vurdu.
''Eee, gidiyor muyuz?'' diye sordu Harry aceleyle. Hermione, ayağa kalkmıştı ki aklına gelen şeyle elini alnına vurdu.
''Nöbet listesini değiştirmem gerekiyordu!''
''Merlin aşkına, Mia. Sonra yaparsın.''
Endişeyle dudaklarını ısırdı. Eğer boş verirse, bu geceye kendisini koyması gerekiyordu çünkü başkasının daha sonra bakmayacağını biliyordu. Ve, Kızlar Başkanını olarak kendisinin Gryffindor olması nedeniyle, Slytherinli Erkek Başkanı ile kendisini karma listeye koyması gerekiyordu.
Aptal yönteme bir kez daha küfür ettikten sonra, hızla Harry ve Ron'a katıldı. İkisi de zafer kazanmışcasına yumruklarını havaya savurduğunda, ne kadar şapşal olduklarını düşünüp kendi kendine güldü. ''İlk olarak nereye gidiyoruz o halde?''
Ron, kollarını iki yana açarak abartılı bir serenat yaparak konuştu. ''Madam Puddifoot'un Çay Dükkanına!''
Bunun üzerine, Hermione ve Harry kusuyormuş taklidi yapmaya başladı. ''İnanın bana, 5. senemde Cho beni oraya götürmüştü ve kesinlikle berbat bir yerde.''
''Şu dramatik buluşma mı?'' diye sırıtırken sordu Ron.
Harry, zümrüt yeşili gözlerini devirip burnunun üstüne oturan gözlüklerini düzeltti. ''Hı-hı..''
Hermione, Harry'nin ona anlattıklarını hatırlayınca ağzından çıkan neşeli kahkahata engel olamadı.
Ron, kolunu Hermione'nin omzuna atmıştı. Harry ise kolunu Hermione'nin beline dolamıştı ve bu yüzden dışarıdan bakılınca yapışık üçüzlere benzediklerinin farkındaydı. Yolda yürürken, bazı kızlar kendisine öldürücü bakışlar atıyor, bazıları üçüne hayranlıkla bakıyor, bazıları parmaklarıyla işaret ediyorlardı.
Şimdi Harry'nin önce ki yıllarda neden bu kadar rahatsız olduğunu daha iyi anlıyordu. Üç Süpürgeye girdiklerinde, üç tane kaymak birası sipariş edip merdivenin arkasında ki bölüme oturdular. 6. sınıftan beri hep buraya otururlardı.
Harry ve Ron, Quidditch'ten bahsederken kendisi cepinde ki küçük not defterinden bugün alacağı şeylerin listesine göz attı.
Gözlerini kaldırdığında, Ron'un mavi gözlerini çatmış bir kendisine bir de Harry'e baktığını fark etti. Endişeli bir şekilde, ''Ne oldu?'' diye sordu.
''İkinizinde saçını sevmiyorum, Harry'nin ki hep dağınık, senin ki ise hep kabarık.''
Harry ve Hermione, gözlerini bir kaç kere kırpıştırıp birbirlerine baktıktan sonra gülmeye başladılar. En sonunda Ron'da dayanamayıp onlara katıldı.
1.*; Çok saçma bir cümle olduğunun farkındayım, o yüzden açıklamaya karar verdim. Fısıldayarak okuyor ama sesi fısıltıdan yüksek çıkıyor biraz işte..-Yine beceremedi-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hold me ● dramione.
FanfictionHer şey Başkanlığın yeni bir uygulamayı yürürlüğe koymasıyla başladı.