''HERMIONE!''
Kıvırcık saçları olan kız, kafasını okumakta olduğu kitaptan kaldırıp yanına gelen iki erkeğe baktı. ''Bir şey mi oldu?'' diye sordu gözünün üstüne düşen saç tutamını üflerken.
''Yarın ki maça geleceksin, değil mi? Hufflepuff ile olan?'' diye sordu Harry merakla.
Hermione'nin, kaşları hafifçe çatıldı. ''Tabii ki de, ne zaman siz ikinizin maçlarından birini kaçırdım ki? Bunu mu soracaktınız yani?''
''Yok,abi- antremanı izlemek istersin belki diye düşündük..'' diye geveledi Ron.
İkisi de oldukça garip davranıyordu. Kahverengi gözlerini, yağmurdan buğulanmış olan cama dikti. ''Bu havada mı? Aman, neyse, hadi.''
Kendi kitaplarını çantasına sıkıştırıp, diğerlerine Madam Pince'e teslim ettikten sonra Harry ve Ron'un arkasından yürümeye başladı. Dışarı çıkar çıkmaz, kocaman bir su damlası saçlarının üstüne düştüğüne cüppesinin kukuletasını takmak geldi. Zaten koskocaman olan cüppe ile şimdi bu yağmurda ruh emici gibi göründüğünden emindi. Beresini almadığı için nefesinin altından kendine küfür etti, diğerlerine el sallayarak tribünlere doğru ilerledi.
Güneşi kaplayan bulutlar ve açığa çıkmaya çalışan ışınları oldukça garip bir tezat oluşturuyordu. En azından sadece yağmur yağıyordu. Kendine itiraf etmeye çekinse de, gök gürültülerinden ve şimşeklerden çok korkuyordu.
Evet, yıllardır tonlarca şey yaşamış olan Hermione Granger gök gürültülerinden ve şimşeklerden korkuyordu.
Kendine çeki düzen verip, sahayı izlemeye başladı. Takım Kaptanı olan Harry, bütün takımı etrafına toplamış hararetli bir şekilde konuşuyordu. Saha da ki diğer bir kızıl kafalıyı gördüğünde, hiç bir zaman neden kızların bile bu oyunu bu kadar sevdiğini anlayamacağına karar vermişti. Harry'de, Ron'da, Ginny'de takımdaydı. Rahatsızca yerinde kıpırdanıp düşüncelerini susturmaya çalıştı.
Birden Ron kendine dönüp eliyle 'gel' işareti verdiğinde kaşlarını çatıp, ağzını 'ne?' anlamında oynattı. Ron elini daha hızlı sallamaya başladığında oflayarak, sahaya indi.
Harry, ona 'Üçüncü yıllarında yaptığı ve gözlüğün görüşünü açan' büyüyü istediğinde alayla gözlerini kaldırdı.
''Basit bir büyüyü yapamıyor musun yani?''
''Tabii ki yapabilirim, ama şey, sen yapsan daha iyi olur, bence.''
Omuz silkip, botuna sıkıştırdığı asayı çıkarıp salladı. Bütün takım üyeleri, zafer kazanmışçasına gülmeye başladılar.
İkinci bir kez daha, diğerlerine el sallayıp tribünlere doğru ilerledi. Çok geçmeden, bütün Gryffindor takımı süpürgelerinin üstündeydi. Birden arkasından gelen sesle irkildi.
''Oturabilir miyim?'' diye sordu rüyadaymış gibi bir havada olan ses.
Yanını işaret edip, ''Sormana gerke yok.'' dedi. Uzun sarı saçları, fırlak mavi gözleriyle yanında oturmuş havayı izleyen Luna'ya döndü. Üstünde sadece Ravenclaw amblemi olan gömleği vardı. ''Üşümüyor musun?'' diye sordu tereddütle.
Luna kafasını salladığında, tekrar önüne döndü.
Antreman bittiğinde, yağmur dinmiş ve güneş Hogwarts'ın arka sahalarına geçmişti. Ron, Ginny ve Harry ile birlikte kuleye doğru yürürken hepsi susuyordu ve oldukça rahatsız edici bir sessizlikti.
''Eee,antreman nasıldı?'' diye sordu bir konu açmaya çalışarak. Üçü de cevap vermeyince tekrar ayaklarına bakmaya başladı. Bu gün herkeste bir sorun vardı. Arada bir tekrar konuşmak için ağzını açıyor, sonra da kapatıyordu.
Kuleye girdiklerinde, Ginny parolayı söyledi. Arka arkaya portreye tırmanıp içeriye girdiler. Ron, şöminenin önünde ki koltukta oturan 2. sınıfları korkutup kaçırdığında, Hermione 'Ron, onlara öyle davranamazsın!'' diye çıkışmıştı.
Ron, homurdanarak koltuğa oturdu. Ardından Harry ve en son kendisi. Tam, niye bütün gün böyle olduklarını soracaktı ki, Ginny neşeyle yanlarına geldi.
''Kalk, kalk, kalk! Seni bu ikisinden çalıyorum bu gece!''
Ron, kaşlarını çatıp ''Neden?'' diye sordu.
''Zaten bütün gün sizinle beraber, biraz kızlar için özel zaman-''
''Oh, hayır hayır hayır ve hayır. Hayatta olmaz. O kız şeyini yapmayacağım.'' dedi Hermione ellerini hızla sallayarak.
Ne var ki, Ginny onu kolundan tutup sürüklemeye başlamıştı bile. Harry ve Ron'a 'yardım edin.' temalı bir bakış atsa da ikisi omuz silkip gülmüşlerdi.
Odaya girdiklerinde, ters ters Ginny'e baktı.
Ginny onu hızla yatağa oturturup, kendisine bakmaya başladı. ''Eeee?'' diye sordu merakla.
''Ne eeesi?''
''Harry ve Ron ile takıla takıla kız olduğunu iyice unutmuşsun sen!'' diye cikledi Ginny. Bir yandan da çekmeceden tarağını almıştı.
Arkasına geçip, Hermione'nin oldukça karışık olan saçlarına tarağı daldırdı. ''Harry ile nasıl gidiyor?'' diye sordu bir konu açmaya çalışarak.
''Çok iyi! Hatta Bakanlık'ın bu uygulaması çok iyi oldu!''
Gözlerini devirip, iç çekti. Ona göre iyi olmamıştı. ''Sence de çok garip değil mi?'' diye sordu.
''Ne garip değil mi?''
''Bakanlık'ın, Kingsley'in yaptığı şey. Yani demek istediğim, bu tamda eski yönetimin yapacağı şey. Sence...''
''Of, Hermione, saçmalayı kes. Savaştan sonra iyice paranoyak olmuşsun. Fare ile konuştunuz mu hiç?''
''Hayır, aslında seçim gününden beri konuşmadık.''
''Ama konuşmak zorunda kalacaksınız çünkü..''
''İŞTE! Bakanlık okul zamanıyken neden böyle bir şey yapsın ki?''
Hermione, Ginny'i görmese bile kendisine kötü bakışlar attığından emindi. Ela gözlerinin kafasını deldiğini hisseder gibi oldu.
''Hermione, lütfen, bir gecelik olsun, sadece rahatla. Olur mu?'' diye sordu Ginny yarı homurdanarak.
''Evet.'' diye mırıldanarak, gözlerini kapattı.
Hikayede Hermione çok ters birisi olmuş çıkmış, onu fark ettim. Sürekli homurdanıyor, ofluyor püflüyor...zxcxczxc. Neyse, niye bu bölümlerde Draco yok diye sorarsanız sabredin biraz. Tak tük tak diye her şeyi bir anda şey etmek istemiyorum. *-* İyi okumalaar!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hold me ● dramione.
Fiksi PenggemarHer şey Başkanlığın yeni bir uygulamayı yürürlüğe koymasıyla başladı.