o

208 16 4
                                    

Hava hafiften kararmaya ve sokak lambaları yanmaya başlamıştı. Ben de elimdeki telefonu çevirerek oturuyor ve son yaşananları düşünüyordum. Tekdüze giden bir hayatım  yoktu lakin çok maceralı da sayılmazdı. Sadece anı yaşayarak olgunlaşan bir gençtim işte. Ancak son birkaç haftada hayatıma biraz renk geldigini düşünüyordum. Şimdi o rengin sahibi de buraya gelecekti işte.

 Yemek yapmayı falan beceremezdim ve zaten normal arkadaşlar olmadığımız için gerek de duymamıştım. Açsa bir şeyler sipariş ederdim. Harika misafirperverliğimle planımı yaptığımdan geriye beklemek kalıyordu. Bu yüzden elime kupamı alarak dış kapıyı gösteren pencerenin önüne dikilmeye karar verdim.

Bir süre sisli ve loş ortamı izledikten sonra telefonumun çalmasıyla tekrar eski yerime döndüm. Arayan Bay Kang'dı ve dünyanin en umursamaz kişisinin beni neden aradığını anlayamamıştım.

"Buyurun, Bay Kang?"

"..."

"Orada mısınız?

"..."

"Pekala sanırım telefonunuzun üzerine falan oturdunuz. Kapatıyorum?"

"..."

"İyi geceleer."

"Taehyung."

"..."

"Evden sakın çıkma ve dışarıya da bakma."

"...Jungkook?"

"Akıllı ol güzelim, sadece sesimi bekle."

Yüzüme kapanan telefonu kulağımdan uzaklaştırıp birkaç saniye bakıştıktan sonra koltuğa fırlattım. Bay Kang'ın telefonunun Jungkook'ta ne işi olduğunu merak edecek gibi oldum ama neden kendisinden aramadığını düşünmek daha mantıklıydı. Yine de asıl sorun dışarıya bakmamamı söylemesiydi. Evimin etrafında ne olabileceğini düşünerek kapıya yürüdüğümde bir an ona inanmayı düşündüm. Her ne kadar piç birisi olsa da aleyhime oynayacağını sanmıyordum çünkü. Ama kapının arkasından yükselen boğuk seslerle merakım mantığımı çoktan yenmiş ve kendimi dışarıda bulmuştum. Gözlerim ise önce yerde sürüklenen bedeni, ardından onu tutan maskelinin bana sabitlenen gözlerini bulmuştu.

"İçeri gir."

Sert aurasına rağmen yumuşak çıkan sesini umursamazken elindeki adam onu duyunca çırpınmaya başlamıştı. Büyük adımlarla yanlarına gidip adamın kafasını tuttuğumda gözlerini hala kırpmayan Jungkook, beni iteklemişti. Dengemi sağlayamayıp yeri boyladığımda bu atağı idrak edememiştim bile.

"Dinlemiyorsun beni Taehyung... Bari ayak bağı olma."

Ayağa kalkıp üzerimi silkelerken neden böyle davrandığını sadece üçüncü şahsa bağlayabiliyordum. Bu yüzden ben de onu iterek adamı kendime çektim. Sendelemesinin tek sebebi bunu beklemediğiydi ve hemen de toparlanmıştı.

Ancak bu süreç, kolumdaki bedeni tanımam için yeterliydi.


Isn't it?    [jk+th]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin