Castiel tüm gece kabuslar içinde kıvrandı ama gecenin bitmesini istemedi çünkü gün doğduğunda gerçek kabusu yaşamaktan korkuyordu.Ateş Dağı, güçlü bir yanardağ idi ve kalbınde kızgın lavlar saklıyordu.
Dean orada Cehennem köpeklerinin ve eski iblislerin yaşadığını söylemişti.Görev ise bu dağda yetişen tek, ufacık bir bitkiyi almaktı.Tabi kimseye yakalanmadan.Bölgeler arası huzur vardı ama olay grupların kendi bölgelerinin mahremiyeti olduğunda hoşgörü ortadan kalkıyordu.
Dean gece hiç uğramamış, yukarıdaki odada oturup, düşünmüştü.Gün ağardığında Castiel kabuslardan yorgun düşmüş bir şekilde yatakta doğruldu.Öylece oturup etrafa bakındığı bilmem kaçıncı dakikada kapı açıldı ve Dean içeri girdi.
''Erkencisin'' dedi Dean.Castiel yüzünü buruşturdu ve ''Uyuyamadım desek daha doğru olur'' Dean bununla dudağını büktü.''Bugünün zor olacağını sana söylemiştim, uyuman gerekirdi'' Castiel boş gözlerle Dean'e baktığında Dean güldü ve Castiel'e yemesi için bir şeyler ayarladı.
Castiel kahvaltısı yaptıktan sonra Dean'e döndü ve ''Sanırım banyo yapmam gerekiyor'' dedi.Dean elindeki kağıdı kenara bıraktı ve tek kaşını kaldırarak Castiel'e baktı.
Castiel ''Banyonuz var mı?'' dediğinde bu sefer Dean güldü.''En üst katta'' dedi Dean.''Ama bu odaya bir banyo ekleyebilirim''
Castiel gözlerini yavru kedi gibi büyüterek ona baktığında Dean elini salladı ve odanın yatağa yakın tarafında bir kapı belirdi.
Castiel hemen ayağa kalktı ve dolaba yöneldi.Gidecekleri yerin sıcak olduğunu bildiğinden oldukça ince kıyafetler almaya özen gösterdi. Dean'in yanında giyinmek istediğine emin değildi.
Banyodan içeriye adımını attığında gördüğü siyah, gri uyumu onu şaşırtmadı.Siyah rafta dizili şampuanlardan birine uzandı ve önceden hazırlanmış (!) sıcak suyla dolu küvete, kıyafetlerini hızla çıkarttıktan sonra girdi.Sıcak su onu sakinleştirip, hücrelerinin dinlenmesine yardım ediyordu ama çok fazla kalacak vakti yoktu.Suda biraz uzandıktan sonra saçlarını ve vücudunu yıkadı.
Yanına aldığı kıyafetleri giyip çıktığında Dean hala bıraktığı yerde oturuyordu.
''Birazdan çıkmamız gerek'' dediğinde Castiel başını salladı.
''Lanet olası mahremiyet kuralları'' dedi Dean ışınlanarak en fazla dağın eteklerine gelebildikleri zaman.Castiel insan bedenine ve yürümeleri gereken mesafeye baktığında omuzları düştü.
Oldukça sessiz bir şekilde tırmanarak, yürüyerek girişi için bir geçit bulduklarında Castiel ayaklarının ağrıdığını hissediyordu.Dean ise hiç etkilenmemiş görünüyordu.Dar geçitten içeriye önce Dean girdi ve içeriyi kontrol ettikten sonra Castiel'e gelmesi için işaret verdi.
Castiel içeriye girdiğinde yürümeye devam edemediler, emeklemeleri gerekiyordu.Dean önde Castiel arkada emekleyerek gidiyorlardı.Castiel insan ciğerlerinin ona ihanet etmesinden endişeli, öksürmemek için kendini zor tutuyordu.
Dar geçit sona erdiğinde lavların fokurtusu artık işitilir olmuştu.Kayalıkların etrafından sessizce dolaştılar.Castiel akışkan ve sıcak maddeye bakmadan geçmeye çalıştı.Vücuduna vuran sıcaklık ona cehennemi hatırlattığında irkildi.
Büyük bir kaya parçasını geçtiklerinde kayalardan oluşan köprüyü gördüler ve yürümeye devam ettiler.Köprü bittiğinde ufacık bir geçit vardı ve hemen ardından geniş açık bir alan.Kayaların dibinde siyahımsı yeşil bitkiler hemen dikkatini çekti Castiel'in.
Dean eliyle Castiel'e olumsuz anlamda işaret verdiğinde Castiel kaşlarını çattı.Dean açıklık alandaki başka bir girişe yürüdüğünde Castiel arkasından gitti ama arkasından gelen ayak sesleriyle olduğu yerde dondu.Ayak sesleri yaklaştığında Castiel yavaşça arkasını döndü ve yüzünde garip bir ifadeyle ona bakan iblise döndü.Castiel Dean'in öz koruma büyüsü yüzünden hissedilemediğini biliyordu.Kaçmış olmasını diledi.
YOU ARE READING
Siyah (Destiel)
FanfictionBir iblisin geçtiği topraklar bir viraneye dönmeye mahkumdur.Peki ya bir beden? Ne kadar güçlü olursa olsun, bir iblise ne kadar karşı koyabilir? Bir melek, özündeki rahmet ile kutsanır. Peki özünü kaybetmiş bir melek? Bir başkasının özüyle ne kad...