14.Dolunay

1.4K 129 22
                                    

Castiel gözlerini kapattı ve Gabriel'in zamanında yetişebilmesi için ona dua etti.Gözlerini açtığında gözlerine sabitlenmiş bir çift siyah göz ile karşılaştı.

Gözler yoğun bir siyahla ona bakıyordu.O da maviliklerini siyaha uzattı ve bakışa karşılık verdi.

Castiel Gabriel'in gelmesini istiyordu istemesine ama ihtimaller..Orada Dean'in olmaması ihtimali..Onun çoktan ölmüş olabilme ihtimali..

Castiel planın başarılı olacağından bile emin değildi.İçindeki karmaşaya karşın, onun çözmeye çalışan iblise boş, duygusuz gözlerle baktı.

Dean dolunaya iki saat kala Castiel'in yanından ayrılmış ve orduyu kontrole gitmişti.Ortalıkta ses yoktu.Tüm iblisler sessiz bir düzen içinde işlerini yapıyordu.

Bir saat kadar sonra Dean gelmiş ve Castiel'in karşısına geçmişti.

Yarım saattir konuşmadan bekliyorlardı.Dean nefesini dışarı üfledi ve konuştu. "Castiel bu kadar mutsuz olmamalısın" dedi."Sonunda hayatımızı tehlikeye attığımız bu işte sona yaklaşıyoruz"

Castiel bakışlarını kaldırdı ve umutsuzca konuştu. "Benim kazandığım bir zafer yok, aksine senin yüzünden Dean'i kaybettim"

Dean güldü ve "Bunu aştığımızı sanıyordum Castiel.Dean artık yok"

Castiel onun rahatlığına öfkelendiğini hissederek yumruklarını sıktığında Dean kaşlarını çattı ve "Ne yani" dedi gülerek "Öpüştüğün adamın hala Dean olduğunu mu düşünüyordun?"

Castiel öfkeyle parladı. ''Beni öpen sendin''

Dean güldü.''Bunu inkar etmiyorum zaten ama sen bir iblisin seni öpmesine izin verdiğini inkar ediyorsun Castiel.Seni öpenin Dean olduğu umuduna tutunuyor ve bu şekilde geceleri yattığında kendinden nefret etmiyorsun'' dedi.''Kendinden nefret et diye demiyorum ama Dean yoktu.Karşındaki sadece bir iblisti''

Castiel bu sözlerin canını yaktığını hissederken konuştu. ''Bu bir şeyi değiştirmez'' dedi.''Beni yıkmaya çalıştığını biliyorum orada hala bir Dean var.İste ya da isteme''

Dean alaycı bir gülüşle ona baktı. ''İnsanlar'' dedi. ''Gerçekten umut denen şeye inanıyor''

Castiel herşeyin biteceğine inanan bir bakışla ona baktı.

''Kendini'' dedi ''Bu kadar büyük görmeni anlayamıyorum.Sen ve diğer tüm iblisler..küçümsediğiniz insanların bedenleri olmadan siz birer hiçsiniz''

Bunu üzerine kendini duvara yapıştırılımış ve boğazı sımsıkı kavranmış bir şekilde buldu.

''Sen'' dedi iblis ''İnsanlar hakkında ne bilirsin ki..Sen iblisler hakkında ne bilirsin küçük melek.Cennetinden çıktığın kısacık sürede bu düzeni çözebilecek kadar akıllı mı sanıyorsun kendini''

Castiel mavi gözlerini siyahlığa dikti ama cevap vermedi.İblis devam etti.

''Kendini büyük gören sizlersiniz.Siz melekler..sana hala melek diye hitap edemem tabi ama sonuçta Castiel sen bir meleğin kafasına sahipsin..hala''

Castiel gözlerini kaçırmadan baktı.

''İçinde bulunduğun beden bir insanın bedeni değil mi Castiel?''

Castiel tükürürcesine konuştu. ''Biz bu bedenleri bedenin sahibinin izni olmadan alamayız, iblisler gibi değiliz'' dedi.

Dean güldü.''Gerçekten mi'' dedi. ''Tüm olanlardan sonra bunları mı konuşacağız? Keyfimi kaçıramazsın Castiel'' dedikten sonra geri çekildi ve gökyüzüne baktı. ''Hem de zaferime bu kadar az kalmışken''

Dolunay gökyüzünde belirdiğinde şatonun bahçesinde büyü için herşey hazırdı.Castiel orada bekliyor ve Gabriel'in zamanında gelmesini diliyordu.Yere çizilen bir mührün içine geçti iblis ve önündeki küçük masada duran büyü malzemelerine baktıktan sonra gözlerini kapatıp büyülü kelimeleri söyledi.

Önündeki kağıda uzandı ve parmağını deniz kızı kanına batırıp bir şeyler çizdi Dean.Bunu yaparken deniz kokusuna karışmış bir hüzün hissetti Castiel.Yuvarlak bir şeklin ortasında kelimeler olduğunu görüyordu.Dean Ateş dağından aldığı siyah otu tutuşturduğunda etrafa keskin bir cehennem kokusu yayıldı.Dean Cadı taşını şeklin tam ortasına koyduğunda etraflarını büyünün gücü sardı, mavi kan parlamaya başladı.Dean yüksek sesle büyülü kelimeleri söylemeye devam ederken Felix'in kanını kağıdın belli noktalarına döktü ve mavi ile kırmızının karıştığı noktada siyah taş aniden patladı.Taşın içindeki siyah duman, aniden yanıp yok olan kağıdın morumsu dumanıyla birlikte etrafa dağıldı.Etraflarındaki yoğun aura dağılmaya başladığında Dean son kelimeleri söyledi ve cam kırılma sesleri duyuldu. Castiel üzerlerinden çekilen rahmeti hissetti.Duvarların yok oluşunu hissederken ruhu titredi.İşe yaramıştı.Kalkan artık yoktu.Boyut sonsuza kadar bitmeyecekmiş gibi gözüken bir sessizliğe büründüğünde Dean gülümsedi.

O anda boyuta giren kötülüğü hissetti Castiel.Ve kısa süre sonra çığlıklar..Savaş naraları kapladı dört yanı.

Periler bölgelerine giren iblisleri gördüklerinde danslarına ara vermediler ve narin hareketlerle savaşmaya başladılar ama iblislerin çokluğu güneş saçan perilerin parlak tenlerini soldurdu ve yeşil narin kanatları savaş zırhlarına dönüştü.Dansları tehlikeli bir ölüm dansına dönüştü ve yemyeşil manzara ürkütücü ama güzel perilerle değişip grinin en güzel tonuna büründü.

Kimse savaşın geleceğini bilmediğinden herkes hazırlıksız yakalanmıştı ve güzel periler bir bir yere düşüyordu.

Karanlık ormana dalan iblisleri tutmaya yaratıklar yetmedi ve büyük bir iblis grubu tepeye giriş yapmayı başardı.Horace önceden hissetmişti, devler hazırlıklı sayılırdı.Daha çetin bir çatışma oluyordu Dev Tepesinde.İblisler eziliyor, parçalanıyordu.

Yine de devlerin tüm iblisleri öldürmeye güçleri yoktu ve zaman tükeniyordu.Aynı zamanda çatışma ne kadar erken biterse konseyin duyma ihtimali o kadar azalırdı.

Buz Dağı'nda sessiz deniz kızlarının saltanatı sürüyordu ve iblisler oraya geldiklerinde deniz kızları bu sefer tedbirliydi ve kutsanmış suları iblisleri kavuruyordu.

Vampirler ise bölgelerine giren iblislere karşı tamamen hazırlıksızdı çünkü onlar bir iblisle yapılan bir anlaşmaya güven olmayacağını bilmiyorlardı çünkü onlar kendi sonlarını kendileri hazırlamıştı.Yine de vampirler güçlüydü ve savaşıyorlardı.

İblisler dünyadan kaçan son dinozor grubuna saldırdığında bu yaratıkların artık savaştan çok uzak olduğunu biliyordu, zayıflıklarının farkındaydı.

Castiel olduğu yere çöktü ve dua etmeye devam etti.Onun duası Gabriel'in o kadar çok mumyayı alt etmesine yardımcı oldu.Çatışma devam ederken Dean mührün içinde durmak zorundaydı bu büyünün geçerli kalması için gerekliydi.

Castiel yüzünü elleriyle kapamış, ileri geri sallanırken kanat sesiyle başını kaldırdı ve Gabriel'i gördü.Gözleri onun yan tarafında kaydığında oldukça kilo vermiş, göz altları çökmüş ve kırmızı olan dağılmış Sam'i ve onun yüzündeki kontrol çabasına karışan acıyı gördü.Genç adam elindeki kutuyla adeta savaşıyordu.Castiel içi umutla dolarken Dean'e baktı ve iblisin şok olmuş bir şekilde kutuya baktığını gördü.

Siyah (Destiel)Where stories live. Discover now