EVEETTT...!!! Hikayemin ilk bölümüyle karşınızdayım.. Bölümleri hediye etmek istiyorum okuyucularıma... Ama tabii ki henüz çok az kişi olduğumuz için kimseye ithaf edemem.. Ben de bu bölümü bana ilham veren Kaş Sokaklarına ithaf ediyorum... :d Tatile gittiğimizde orayı yakından incele me fırsatım oldu. Ve orada olan mekanların hepsi gerçekte de var. Benim kendi anılarım da var elbette. Lafı her zamanki gibi çok uzattığımı düşünüyorum ve sözü Zeynep'e bırkıyorum... Umuyorum ilk bölümü beğenirsiniz ve sevdiklerinize tavsiye edersiniz, böylece daha çok kişiye gider bu iki gencin hikayesi.. Evett... Başlıyoruzzzz...
Evet. Uyandım. Ama yeni uyanmadım. Ne sandınız yatağımdan mutlu bir şekilde kalkıp, klişe bir şekilde pencerenin önünde sevinçle esneyip, yüzümü yıkayıp, anneme kahvaltı hazırlayacağımı mı? Güldürmeyin beni. O işler anca hikayelerde olur. Ben küçük bir bebekken de yaptığım alışkanlığım ya da biz buna kendine özgü bir refleks ya da Zeynep Yılmaz gibi davranmak (hiç bi şey yapmadığım için kısmen davranmamak. Ama tabi sabah sabah edebiyat parçalamaya gerek yok) da diyebiliriz.... Uyanıp saatlerce etrafımı izlerim. Gözümdeki görüntünün netleşmesini ve kalkıcak gücü kendimde bulduğum anda şöyle bir ''Haydi aslanım yaparsın sen. Sen ne şartlarda hayata tutundun şimdi de yatağına tutunup şöyle bir dikel'' sözlerini içimden kendime misyon edindikten sonra yatağımda otutrur vaziyeti alıyorum. Şimdi sıra sanki evinin yandığını hiç ses çıkarmadan izleyen bir köylü teyze misali yatağımın karşısındaki beyaz duvarı izlemekte. Gözümü ağzım açık, boynum hafif sağa bükük bir şekilde o beyaz duvardan ayırmıyorum.. Ayıramıyorum çünkü kendimde o gücü bulamıyorum.
Hani şimdi insan soruyo; nerde o gözbebekleri yatağın içinde durmayıp bütün odayı izleyen Zeynep diye. İnanın ben de bilmiyorum. Ve bilmediğim ve anlamadığım bir konu da şudur ki ben nasıl hiç değiştirmeden 22 yıldır bu alışkanlıktan(kendiliğinden benim tercih edemediğim şu refleks veya hareketsizlik de diyebiliriz) nasıl vazgeçemedim. Ya da yılmadan tekrarlıyorum? Çünkü ben Garfield dan bile tembelim. Hayır yani o en azından tembellik yapma stilini değiştiriyo. Ben değiştirmeye bile üşeniyorum..
Sanıırm herkes ne kadar tembel bir yapıya , ya da kişiliğe sahip olduğumu az çok anlamıştır. Evet ben buyum! Tembellik başa bela a dostlar! Siz siz olun az tembel olun! Ya da tembellikle neleri kaçırdğınızı düşünün. Ben düşünmeye bile üşendiğim için şu an bu durumdayım. Ama nasıl Norveçli düşünürler ''Atatürk gibi olmak'' deyimini kullanıyorlarsa. Ve ATAM'ın özelliklerini ve yüceliğini şu 3 kelime de anlatıyorlarsa bende ''Zeynep gibi olma!'' deyimini çıkartıp, yeni felaketleri önlüyorum canlarım. Çünkü bu dünyaya bir tane ben yeterim. Hatta yer bile kaplıyorum. Beni çekemezsiniz. Şu ana kadar hi kimsenin benimle başa çıktığı görülmemiştir. Tabi bu hiç kimseye ''Annemi, Melis'i ve yaşasaydı babamı'' eklemiyoruz.
Melis demişken.. Evet ''iyi insan da lafın üzerine gelir'' lafını buraya cuukk oturtarak yine sabah sabah atasözleri ve deyimler açıklamalı uygugulamalı sözlüğü misali iç seslerimle boğuşmayı bırakıp gerçek hayata hızlı geçiş yapıyorum. Ve odama cırlayarak giren Melis'e takınabildiğim en yapmacık mutluluk göstergesi suratımı da takınıp, ilerideki bir 10 yıl boyunca şu ses yüzünden kulaklarımı ilk günkü gibi sağlıkla kullanabilmeyi diliyorum.
'''Günaydın uykucu!!! Üsküdar'da sabah oldu!!'' diye odama dalan canım(!) arkadaşım Melis. Onca şeye rağmen kahrımı çeken ve yanımda duran ender bulunabilecek bir tür. Türkiye hayvanları ve tarihi eserleri bi de insanları koruma derneğine (vardır herhalde) başvursak da şu Melis'i bir koruma altına alsalar.. Hayır yani onun gibisi bulunmaz da ondan. Ya da bir eşini bulup çoğaltsalar!
Ufff!! Ne diyorum ben? Kendine gel Zeynep. Espri demeye bin şahit isteyecek sözlerinin de kurgunu da al git at kendini bir yerlerden at!
''Günaydın arkadaşım. Üsküdar da sabah olmuş olabilir ama Kadıköy Zeynep Yılmaz'ın şahsi odasında henüz sabah olmadı. İyi geceler'' diyorum bir umut onu başımdan savmayı umarak. Bu umut bi bende var bi de Müge Anlı' da zaten. Hayır kadındaki nası bir şevk ve umutsa herkesin kayıbını buluyor. Benim giden aklımı da mı bulsa acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
RomanceHayatından nefret eden bir kadınla, hayatında en güvendiği kadından bir kazık yiyip, iki kız çocuğuyla tek başına hayatta kalmaya çalışan bir adam! Bu iki kişi hiç ummadıkları bir zamanda karşılaşıyorlar.. Ve birbirlerine sevgiyi, aileyi, mutluluğu...