Üstüme şort ve askılığı geçirip balkona geçtim tek kişilik salıncağa geçip oturdum. Arkadansa benim en sevdiğim şarkı(Herkes Gider mi) yı açtım.
Her ne kadar hava soğuk olsada hissetmiyordum hiçbir şeyi. Önceden böyle değildi mesela herşey on yaşımdayken başladı.
Ben odamda oyuncaklarımla oynarken aşağıdan gürültü sesleri geliyordu babam yine içmişti büyük bi ihtimalle. Böyle olmasına üzülüyordum ama sırf anneme belli etmemek içi onun yanında belli etmiyordum. Aşağıdan başka bi kadın seside geliyordu. Biraz bağırışmadan sonra annem hızla gelip bavuluna kıyafetlerini ne var ne yoksa içine atmaya başladı. Nasıl olur ama masumca "anne nereye gidiyorsun"
Annemse beni sanki hiç duymamış gibi devam ediyordu korkudan ağlamaya başladım "anne neolur gitme ben seni çok özlerim" ben böyle ağlarken annem valizi alıp evden çıkmaya başladı. Yalvarmaya başladım " anne gitme nolur" kapıdan çıkarken ardından bende koştum. Bir taksi çevirip uzaklaştı. Belki gelir umuduyla ardından koşturdum. Ama O arabayla bereber gözden kayboldu. Yağmur yağıyordu ve ben yolun ortasına oturmuş ağlıyordum. Orda öylece dakikalarca oturdum yağmurun altında. Ne annem geri geldi ne ben onun yanına gidebildim aklım başıma gelince eve geçtim. Babam zaten beni oldu olası sevmezdi. Sürekli hakaret ederdi O günden sonra ise niye bende gitmedim diye hergün dövüyordu ilk zamanlarda canım çok yansa da bir süre sonra hissetmemeye başladım. Ben liseye başlayınca da aynen devam etti. Geçen bunca zamanda hiç kimseyle arkadaşlık etmedim. Babamdan kurtulmak içinde çok çalışıp istanbuldaki bir üniversiteye tam burs kazandım.
Evden çıkarkende yangın çıkmıştı nasıl oldu bilmiyorum babam içerde bağırırken çıkamamıştı dışarı bende kurtarmak için girmedim. Sadece itfaiyeyi arayıp durumu bildirdim sonrada istanbula yerleştim.
Şuan yaz tatilindeyiz ve daha okulların açılmasına bir ay var. Bende yarınki görevimin son kez üstünden geçtim. Türkiye ye yabancı ülkeden iş adamları gelicekti ve bunun üzerine verilen bir davet vardı. Bende kameralardan son anda yakaladığım bir ayrıntıyla türkiyenin en önemli şirketinin sakladığı önemli şeyi alıcaklardı. istedikleri şey ise balo binasının içindeki bir odada bulunan yüzyıllık bir özel yapım silahtı. Benim yardım etme amacımsa artık işlerimi profesyonelleştirmek istiyorum. Ve bu benim için büyük bir fırsat
Bu şirket hakkında hiç bir şey bilmiyorum ama sadece bulunduğu yer vardı. Şirketin bilgileri çok çok iyi şekilde gizlenmişti ve benim onları çözmem iki günümü alıyordu ve bu akşam son sistemide girip halledicektim o işi. her ne kadar durumum gayet iyi olsada ne kadar masum insanlara yardım etmeye çalışsamda yetmiyordu. Daha fazla kişi kurtarmam gerekiyo. Çünkü ben annem giderken o yağmurun altında kendime bir söz vermiştim. Hayatım boyunca masum insanları kurtaracaktım. Ve öylede oldu annem bana yardım etmezken kimseden iyilik beklemezken onlar beni terk etmişlerdi ama ben bir çocuğun daha hayallerinin ölmesini istemiyorum. Bu sözümüde ölene kadar tutmaya yemin ettim. Benim hayallerim yıkılmıştı bütün bu olanlardan sonra birdaha gülümsediğimi bile hatırlamam en ufak bir tebessüm bile etmedim annem gittikten sonra. Kendimi hacker lığa adadıktan sonra bulduğum en kötü insanları ormanlık bir alanın ortasındaki depoda işkence çektiriyodum. Ben mafyalık işleriyle uğraşırken yer altında hatrı sayılır bir yerim vardı. Ama beni tanımadıkları için ne önüme çıkıyolar nede buna cesaret ediyorlardı. Yer altında adım zehir. Dövüşmeyi lisede okuldan önce iki saat derslere girerek öğrendim. Silahla zaten aldığım birkaç saatlik derslerden her türlü silahla hedefi şaşmadan vuruyorum. Benim hayatımda kimse yok aslında içimde bi yerlerde büyük bir boşluk var ama duygularımı gayet iyi yönlendirebilirim. Daha fazla durmadım balkonda içeri geçip bilgisayardan güvenliğimi kontrol ettim. Saat gece yarısına geliyordu bende hemen yatıp uyudum. Yarın büyük gündü.🖤💙Deniz💙🖤
Denizi tanımak için yazıldı. Hala daha verilmeyenler var ama onlarda yazdığığım yerlerde ögreniceksiniz.
Diger bölümlerde de Bulut'u tanıcaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERKES GİDER Mİ?
Novela JuvenilPeki ya sen? Hâlâ bekliyor musun? Beklemek, şimdi hiç duymayan birine, Dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız. Peki ya umut? Umut, şimdi hiç görmeyen birine, Gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız... (Bir insanın kaderide hayatıda b...