0.5 - the god and the sorcerer

472 42 30
                                    

Stephen, Loki'nin odasındaydı. Kendi odası Wanda'ya sahiplik yapıyordu, Loki ortada yoktu ve partnerinin odası, dinlenmek için çok güzel bir yer gibi gelmişti...

Bu odaya uzun zamandır bu kadar uzun süre bakmamıştı, ve şimdi tanımlaması gerekirse söyleyebilirdi ki odada garip bir soğukluk vardı, Loki'nin teni her bir yana işlemiş gibiydi. Soğuk ama tanıdık, sürekli yüzüne çarpan bir esinti ve Loki'nin, hiçbir insandan alamadığı kokusu. O kadar canlıydı ki, sanki Loki odadaymış gibi. Stephen, o anda ne Yüce Büyücü'ydü, ne de Efendi Strange... Sadece Stephen Strange'ydi, Agomotto'nun Gözü olmadan, Pelerin olmadan, büyücü kıyafetleri ve eldivenleri olmadan; vücudunun etrafında sadece bir havlu ve ıslak saçlar varken. En yalın haliyle.

Normal, yoldaki birinden görünüş olarak farklılığı olmadığını düşündü Stephen, Loki'nin aynasındaki buğuyu eliyle hafifçe silip kendine bakarken. Sakalı hep olduğu şekildeydi, hala yaşlanmamıştı, hala aynı gözüküyordu. Yorgunluğu ise sadece kendisi görebildi. Stephen Strange, çok yorgundu. Derin bir nefes alıp Loki'nin yatağının üzerinde duran kıyafetlerine doğru yürüdü ve havluyu belinden çekip giyinmeye başladı, uzun zaman sonra vücudunu incelemek için vakti oldu...

Kasları ne çok fazlaydı, ne de çok az, kütlesi hep yeterince fit kalmıştı. Kendine ilk kez büyücü diye seslendikten sonra değişen tek şey ise vücudundaki yaralardı. Artmışlardı. Gövdesinde, karnında, omzunda; kasıklarında bile derin bir bıçak izi vardı. Her iz kurtarılan bir şeyin göstergesiydi ve Stephen, yaşıyordu. Ne olursa olsun. Tişörtünü de kollarından geçirdi en sonunda ve olduğu yerde kalıp derin bir nefes aldı. Çok fazla şey hissediyordu, çok azını gösteriyordu ve çok daha da azı dudaklarından ses bularak çıkıyordu. Derin, titrek bir nefes... Daha fazlası değil.

Loki için duyduğu endişe aklından çıkmıyordu.

Neredeydi? Ne yapıyordu, başını belaya sokmuş muydu? Hayal kırıklığına, ihanete uğramış mı sayıyordu kendini? Ne vardı aklında, bir plan mı kuruyordu? O da evini özlüyor muydu? Yorgun muydu?

Yeşil gözlü adamın aklından geçenleri kimse bilemezdi. Birlikte geçirdikleri uzun yıllar bile Loki susmak istediğinde bir işe yaramıyordu ve bu çok çaresiz hissettirdi, sanki çocuğunu kaybetmiş bir anne gibi. Anne değildi Stephen, ama o da karşısındakinin elini tutmuştu ve şimdi tutamayınca yaşadığı boşluk, çok fazlaydı.

Loki'nin yatağına kıvrıldı bu duygular içerisinde, yatak iki kişilikti ama o Loki'nin uyuduğu sağ kısmı pas geçip sol kısma kıvrılmaya karar verdi. Sanki Loki varmış gibi kafasını Loki'nin uyumaya alıştığı yere attı ve yorganına sımsıkı sarıldı. Çok muhtaç gözüktüğünü düşündü ama bir kerelik kendine izin verdi ve yorgunluğundan olacak ki, dakikalar içerisinde uykuya daldı.

Loki ise büyük bir kafa karışıklığıyla bedeninin üzerine bilmeden de olsa yerleşmiş, kafasını onun üzerine koymuş, huzurla uyuyan adamı izliyordu.

Aslında, ona huzur veren yerden hiç ayrılmamıştı bile. Sadece yatağının soluna uzanmış, mabetteki sessizliği ve odasındaki adamı izliyordu.

Kendini görünmeyen formunda tuttu ve adamın kolları arasındaki yerinin keyfini çıkardı. Yorgundu ve burnuna gelen temiz koku, odadaki hafif nem ve Strange'in tekrarlı, tekrarlı olduğu kadar da güçlü kalp atışlarıyla beraber o da uyumanın hayalini kurdu. Üzerindeki bu yeşil perdeyi kaldırmak geçti aklından, Stephen'ın da onu hissetmesini istedi.

Ama yapmadı.

Sadece başını yana çevirdi, yerinde hafifçe kıpırdanarak adamın kolları arasına tamamen yerleşti ve zihnine dinlenme izni verdi.

Becoming of The Scarlet WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin