Neden her zaman evdeki çöpleri ben atarım ki? Ne güzel Tumblr'da takılıyordum uslu uslu. Rahat bozmakta üstünüze yok cidden. Üstümü değiştirmeden Betty Boop'lu pijamalarımla aşağı indim. Değiştiremem çok üşeniyorum.
"Geliyorum anne!"
Tanrım. Bu da ne böyle. Ne var bunun içinde, bir insan ölüsü falan mı? Suratımı ekşiterek annemin elindeki çöp topbalarını aldım. Her seferinde -bu sefer ben atmayacağım- desemde atmak zorunda kalıyorum. İğrenç.
Çöp kutusuna pek fazla yaklaşmak istemediğim için genelde bir kaç metre öteden sallarım poşetleri. Bu da bir tarz. Ama emin olun ki sizde aynısını yapıyorsunuzdur.
"Gerçekten çok tatlı görünüyorsun, okulada böyle gelsen fena olmaz."
Bir kaç saniye yaşadığım şoku atlatamamış olmalıyım ki arkama bakmayıp sadece öyle durdum. Eliyle omzumu dürttü.
"Merhana Bayan Wanson, ben buradayım."
Bir insanın kim olduğunu kokusundan bile anlar mısınız?
Evet Fabian. Klasik mükemmel, harika, müthiş, seksi. Pekala bu kadar yeter. Yavaş ve şaşkın bir biçimde ona döndüm.
"Ne kadar güzel bir karşılaşma (!)" Dedim gözlerimi devirerek.
"Ne işin var bu saatte burada?" Çok güzel salağa yatıyormuş şu anda bunu anladım.
"Sence?"
"Prensesler çöp atmaz diye düşünüyordum." Laf mı soktu şimdi? Ah Tanrım ona cevap vermeyeceğim. Yanından geçerek yürümeye başladım. Kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Tabii aramızda sentimler olması da ayrı bir ironi. Amacı ne?!
Kolumu elinden çektim. Evet çok derin ve güzel bakıyor fakat beni etkileyemez. (Tabi cnm jjsdsfadsf)
"Niye öyle bakıyorsun?"
"Asıl sen niye öyle bakıyorsun?"
"Kolumdan çeken sensin Fabian!"
"Refleks olarak, yani, bilerek olmadı, aslında-"
"Açıklama yapmana gerek yoktu fakat sağol."
Diyerek yapmacık bir şekilde gülümsedim. Buraya gelirken her günümün bu kadar çok atraksiyonlu geçeceğini bilseydim daha önceden gelirdim açıkçası. Sinir bozucu ama bir o kadar daha eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.
"Hem zaten senin ne işin var burada?"
"Merak etme seni görmeye gelmedim."
"Benden seni dört gözle beklemiyordum Bay Grand!"
"Arkadaşım şurada oturuyor, bir partı varmış gelmek istermisin?" Dedi evi gösterirken. Harika fikir, ama her zamanki gibi ailem izin vermeyecek. Her neyse.
"Hayır teşekkürler eve gitmem gerek." Elindeki kağıdı avucumun içine sıkıştırdı.
"Pekala, sen bilirsin." Diyerek göz kırptı ve uzaklaştı. Tanrım bu çocuk telefon nunarasını cebinde mi taşır. Ukala işte ben ondan telefon numarasını istemedim ki!
◇◇◇◇◇◇
Telefonumun yastığın altında sinir bozucu bir şekilde titremesiyle gözlerimi açtım. Jenn daha saat 6 ne istiyorsun! 6 mı! Saat 8. Lanet olsun. Jenn'in telefonu meşgule atıp koltuğun üstündeki siyah dar pantolonumu üstüne yarım gri t-shirt'ümü giyip banyoya koştum. Makyajımı ve saçlarımı yaptıktan sonra merdivenlerden aşağı indim. Yani dsha doğrusu yuvarlandım gibi birşey oldu.
"Geç kaldığının farkındamısın prenses?"
Babamın prenses demesi aklıma Fabian'ı getirdi. Şu çocukları aklımdan çıkartmanın bir yolu olmalı.
"Evet baba hoşçakalın!" Dedim kapıdan çıkarken el sallayarak. Rekor kırdım galiba 15 dakikada evden çıkarak. Evet şimdi yek sorun okula yürüyerek gitmem. Babamdan arabanın anahtarını istesemde vermeyeceği için tek çare yürümek.
◇◇◇◇◇◇
"Siz ikiniz! Amacınız ne?"
"Seninle cezaya kalmak olmadığı kesin Berry."
"Tamam, sakin ol, abartılacak bir şey yok al tarafı bir ceza. Dostum sanki hiç kalmıyoruz."
Fabian'ı ilk kez böyle görüyoruz arkadaşlar. Ah Tanrım bunlar Justin'le arada sırada rolleri falan mı değişiyor. Tabii suçlu olunca böyle sakinleştirmeye çalışıyor.
"Ne diye o siktiğimin kağıdını fırlatırsın ki kafama Fabian!"
Dedi sinirden kızarmış bir şekilde Justin. Aslında o an herşey çok komikti fakat Bayan Ster biraz fazla bağırınca tersine döndü.
"Bu kızın bir şuçu yokken onu da bizimle birlikte sürükledin!"
"Gülmesi benim suçum değildi. Ben mi dedim ona kahkaha at diye!"
Çocuklar benim için kavga etmenize hiç gerek yok derdim eğer Fabian gibi bir karakterim olaydı.
Kapıya yaslanmaktan vazgeçip bir sıranın üstüne oturdum. Eve gidince annemlerin beni öldüreceği gerçeği de aklımdan çıkmıyor tabii.
Justin'in Ağzından
O olabilme ihtmali çok yüksek eminim. Hatta aslında bu bir ihtimal bile değil. Tesadüflere inanırım fakat bu kadar fazla tesadüf olabileceğini sanmıyordum. Ne işi var burada? Uzaklara gittiğini duymuştum. Şimdi burada bu kadar sağlıklı bir şekilde olması beni çok şaşırtıyor. Bir o kadar Fabian'ı da.
"Sence o mu?" Dedim kısık bir sesle.
"Eminim o."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Let You Go
FanfictionHer zaman yeni bir hayata başlamanın mükemmel bir sonuca varacağını düşünürdüm. Kocaman bir aşkın içinde kaybolup paramparça olacağımı değil.