Together. (5.Bölüm)

70 6 2
                                    

ARKADAŞLAR KUSURA BAKMAYIN. UZUN YAZAMADIM. HATTA BAYA KISA OLDU FAKAT BUGÜN PEK İYİ BİRGÜN GEÇİRMEDİM OYÜZDEN ŞİMDİLİK BÖYLE DAHA SONRA TELAFİ EDECEĞİM. BU ARADA VOTE SINIRI KOYUYORUM +10 VOTE DAN SONRA YENİ BÖLÜM GELİCEK İYİ OKUMALAR *-*

Köprücük kemiğinin üzerinde parmaklarımı gezdirdim sonra... Bir yandan beni anlamadığını söyledim, bir yandan sevmeye devam ettim. Sustum sonra, anlamasını istedim sevgimi. Uzaklaştım, duymasın istedim bendeki onu. Nerede olduğumu ben bile bilmek istemedim. Nerede olduğumdan haberi olsun istemedim. Köprücük kemiğine bir veda idi benimkisi...

Gözyaşları oraya kadar akmıştı, ıslaktı boynu ve harf harf okunuyordu gözlerinden aşkı. Git dedi inadına. Çok sevdiğimi, kıyamadığımı, gitmeyi istemediğimi bilirdi oysa. Birinin acımasız olması gerekiyor bazen. Birinin yolu açması gerekiyor. Yolu açan oydu, gitmesem olmaz mı der gibi baktım gözlerine. Olmaz, dedi gözleriyle. Belki de haklıydı olmaz derken. Baktım dudaklarına konuşmak ister gibiydi. Gidişimi seyredecek hali yoktu, birkaç cümle söyleyecekti mutlaka. Ağır attım adımlarımı, kapıya yaklaşırken ona uzaklaşmak sanki dünyadaki tek derdimdi.

Sabah Uykum.

Elime telefonumu aldıktan sonra 'Acaba mesaj gelmiş mi?' Düşüncesi geçti aklımdan. Ya da boşver. Kimse yardım edemedi o edebilecek mi sanki? "Edecek." İç sesimin saçmaladığı zamanlardan bir tanesi daha. "Edecek." Beynim sanki bana bir oyun oynuyor gibi sürekli edecek diyor.

Biraz düşündüm de birşey kaybetmem sanırım. Mesaj kısmına gelip Justin'in numarasını yazdım.

"Şey hani sen demiştin ya-"

Bu ne ya. Ne yazıyorum ben yemek tarifi falan mı isteyeceğim?

"Bana yardım edebilirm-'

Saçmalama. Böyle mesaj mı yollanır. Saat gecenin 2'si hem zaten göreceğini sanmıyorum, uyumuştur.

Yazdıklarımı her seferinde silip silip yeniden yazdım.

"Sana ihtiyacım var sanırım." Yolla.

Gitti. Of mesaj bile gidiyor lanet olsun. Yalnızlık bu kadar başıma vurdu. Telefonumun titremesiyle irkildim.

"Geliyorum 5 dakikaya oradayım."

Vay canına. Böyle bir cevap beklemiyordum. Sanki benim mesaj atmamı bekliyormuş gibi hemen cevap verdi, ve buraya geliyor. Onun hakkında biraz olsun yanıldım galiba.

△△△

"Aşağıdayım gel hadi."

Ne kadar ikinci kattan atlamak zor olsada pencereyi açıp bacaklarımı sarkıttım. Pencerenin biraz altındaki duvardan çıkmış demire ayağımı basıp diğer ayağımı da altındaki mermere koyup yerle aramda kalan kısa mesafeye atlamayı başardım.

Arabasına yaslanmış beklerken, beni görünce kollarını açtı. Evet sarılmaya da cidden çok ihtiyacım var. Hemen koşup ona sarıldım. Saçlarımın kokusunu içine çeker gibi bir hali vardı, ama sadece tahmin. Bende onun kokusu ciğerlerime çektim. Sanki ikimizde bu anı bekliyor gibiydik.

Tuhaf ama iyi hissettirdi. Önemli olan da bu değilmi zaten? Jaxon'dan sonra ilk kez bu kadar iyi hissettiriyor biri. Bundan sonra onun farkıda bu olmalıydı bence.

Elini saçlarımın arasından çekip ona bakmamı sağladı.

"Neyin var?"

"Biri birşey mi yaptı yoksa?"

"Ağladın mı sen?"

Diye sıraladı ardı ardına.

"Önemli birşey değil, yani aslında ailemle kavga ettim ve söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama.. Babam ilk kez bana vurdu."

Sağ elini bir anda yumruk yapıp sıktı. Sinirlediğini boyununda çıkan damarlardan anladım. Elini yanağıma getirip baş parmağıyla okşadı.

"Canın çok yandımı?"

Başımı eğip cevap verdim. "Biraz." Tekrar kollarını açıp beni sardı. Sanki hiç bırakmayacak gibi sarılıyor ciddiyim. Kendimi yıllarca onu beklemiş de o gelmemiş gibi hissediyorum. Daha önceden tanıyormuş gibi. Tuhaf şeyler hissediyorum tuhaf duygular. Ona karşı.

"Şu an çok iyiyim desem inanır mısın?"

"İnanırım çünkü şu an bende çok iyi oldum."

"Senin neyin vardı ki?"

"Birşeyim yoktu. Sen iyisin bu yeterli."

Aldığım cevabı beklemiyordum. Öyle diyince şaşkınlığımı gizleyemedim.

"Seninle uyumayı çok isterdim."

Ne, dedim, ben, biraz, önce? Ah Tanrım sanki ben değilde ağzım beni yönetiyor gibi. Güldü.

"İstersen uyuyabiliriz. Ama ailenin pek hoş karşılayacağını sanmıyorum." Ona bakarak gülümsedim.

"Bence artık gitmelisin. Zaten bu bu saatte gelmen biraz delilik oldu."

"Konu sensin ve ben sana ne olursa olsun yardım edebileceğimi söyledim."

"Çok teşekkür ederim, iyiki varsın."

Never Let You GoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin