Ana beni sürüklemiş devasa evin devasa cam tavanlı terasına çıkarmıştı. Utanmasam para sıçmak da özel güçlerinden biri mi diye soracağım. Karşılıklı ortasında çinlilerin kullandıkları basaları hatırlatan yer minderlerine oturduktan sonra bana burada beklemem gerektiğini söyledi ve gitti. Elinde tahta oyma desenli ayakkabı kutusu büyüklüğünde bir kutu ile gelmesi beni şaşırtmıştı. "Cass söze çabuk gireceğim." dedi. Bende kafa salladım.
Kutuyu açtı. Bir kez daha şaşırmama engel olamadım çünkü kutunun içinde birkaç farklı kutu, birkaç parça bez ve anlamadığım daha bir çok şey vardı. Elini kutuların üzerinde gezdirdi ve bir tanesini seçti. Açtı ve masanın üzerine bıraktı. Kutunun içinde mavi -terasın loş ışığında görülebildiği kadar mavi-bir toz vardı. "Bunu kontrol edebilirsin. Açıkçası hayatımda gözlerimle gördüğüm ilk melez sayılırsın. Ama daha önce hikayelerini çok dinledim anlatayım mı ?" dediğinde. "Her şeyi bilmek istiyorum" dedim.
"İlk olarak bizim olayımızda melez demek bir kurt ve bir vampir demektir. Bu savaş demektir. Ancak bebekleri o kadar mucizevidirki görmek için çok şanslı olmak gerekir. Bebeğin özel güçleri vardır. 18 inde her biri teker teker ortaya çıkacaktır." sözünü kestim ve "Yani bunun için bir seneden az bir vakit mi var ?" diye sordum."Bunu birtek sen hissedebilirsin çünkü muhtemelen bildiğin doğumgünün gerçek doğumgünün değil çünkü bu güçler ortaya çıktığında bir çok kişi onu elde etmeye çalışacak bu yüzden bu saklanması gerekenlerdendir. Her neyse devam edeceğim. Bebek hiçbir zaman normal olmayacaktır her ortamda farklılık gösterecektir. Bu nedenle her ortamdan soyutlanmalıdır. Bu özel güçler yaş arttıkça baskılanamaz bir hale gelir ve bir yerden patlak verir. Dünya üzerindeki ilk melez olan Hena üç yaşına geldiğinde başka bi öğrenci vampire zarar vermekten ve ailesinden dolayi öldürülmüştür çünkü dediğim gibi vampirler ve kurtlar yakınlaşamaz bu kesin bir gerçektir. "
"Ama bu aşk" diyip sözünü kestim. "Kan bağı her zaman önemlidir. Farklı kanlar birleştiğinde problem doğacağına inanılır."
"Ne gibi problemler ?" diye sorduğumda biraz düşündü.
"Aslında onların problem olarak nitelendirdikleri şey üstün ırk . Bilinen ikinci melez Daniel ki bu bir erkek melez, annesinin soyunu katletti. Çünkü annesinin soyu babasını öldürtmüştü ancak bir vampir soyu katletmek o kadar kolay değildir ki Daniel'in bunu kendi kendine başarması problemleri ortaya çıkardı. Yani üstün ırkı"
"Yani beni öldürecekler ?" diye sordum bütün sakinliğimle. "Deneyecekler ancak eğer onsekizine girersen bu o kadar kolay olmayacak." dediğinde biraz garipsemiştim. "Bütün hayatımı kaçarak geçirmek istemiyorum" diye kestirip attım. "Cassandra bu kadar Drama Queen olmasanda biraz yaşamaya çalışsan" diye sorduğunda ona mal mısın gibisinden baktım.
"Hayatım dram Ana. Beni döven uvey babam, kimsenin bilmediği bir öz babam, beni istemeyen öz annem, beni istemiş ama ölmüş üvey annem, beni umursamayan ev arkadaşım, bana sürekli kızgın olan bir Ray ve sen varsın Ana ki seni azıcık bile tanımıyorum " dedikten sonra "Ben ve Dram ?"diye sordum. "Oh peki konuşmuyorum anlatmaya devam edeyim.Onsekizine girebilen bir melezin yapabilecekleri konusunda çok az bilgim var çünkü bizlere öğretilen önemli şeylerden biri Eğer melez görürseniz derhal bildiriniz dir. " onu kesip "Beni neden bildirmiyorsun peki "dediğimde "Bizim ailemizdede bir melez vardı Cassandra ancak onu beşiğinde gözlerimizin önünde öldürdüler Ray ve benim melez olmadığıma inandıklarında serbest bıraktılar ama o bebeğin ölüşü bizi fazla etkiledi sanırım ilk gördüğüm melez sayılırsın derken bundan bahsediyrdum" dedi sonuna doğru kısılan sesi ile. Daha sonra devam etti. "Melez farklı güçlere sahip olur ve öğrenilen güçler tamamen onsekizinde yerine oturur ve melez yüzyıllarca yaşamış bir vampirin ve kurdun bilinçliliğine zekasına ve yeteneklerine sahip olur ancak onsekizine kadar yenidoğan bir vampirden veya ilk kez dönüşmüş bir kurttan daha çaylaktır.Bu bir lanet gibi. Ama sende küçük bir sorun var. Annen Lea . O da muhtemelen vampirliği seçmiş bir melez yani sen öldürülmesi gerekan en üstün ırksın. Sonuçta şifacılık bile yapabileceğin rivayet ediliyor."
"Bunlar benim için çok fazla" dedim yüzümü buruşturarak."Tamam tamam sus şimdi bir şeyler deneylim" dedi.
İlk önce büyük kutudan keskin bir bıçak çıkardı. "Kolunu uzat" dedi. İlk başta kafamı iki yana sallasamda kolumu tuttu ve bıçakla derin bir şekilde kesti. Kanım yavaşça süzülürken "Aman tanrım kanının kokusu"dedi gözlerini kapattı daha sonra kafasını iki yana salladı ve "sakinim" diye mırıldandı. Gözlerini açtığında garip renkle parlıyorlardı. Mavi tozun olduğu kutuya gözlerini dikti bir eli kolumu tutarken diğer eli harekete geçti ve hiçbir temas olmayan mavi tozlar havada süzülmeye başladı. Yüzü gerilirken kaşları çatıldı ve eli havada duz bir şekil çizdi. Mavi tozlar kolumdaki kesiğe yerleşirken yara yavaş yavaş kapandı ve kolum eski haline geri döndü. Ben gözlerimi kocaman kocaman açmış ona bakarken o sadece hafif bi tebessümle bana sırıtıyordu. "Bu i-imkansız " diye mırıldandığımdan kahkaha atmaya başladı. Ona baktığımda ise "Şu haline bak sıra sen sen deneyeceksin " dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.
"Yo hayır hayır hayır bu imkansız" dediğimde " Hiçbir şey imkansız değildir Cassandra" dedi.Bir kolunu tuttum ve bıçağı aldım çok derin olmayan ve hafif kan sızan bir sıyrık açtım. Kan kokusu burnuma dolduğunda dişlerimin değiştiğini hissedebiliyordum. Bir anda Ana kolumu tuttu. "Cassanda bana bak " dedi .Ona baktığımda gözleri o kadar kocaman oldu ki ben bile korktum diyebiliriz. " Gözlerin mavi parlıyor "dediğinde şaşırdım. "İzin verirsen şunu bir deneyeceğim dediğimde bana baktı ve kafasını salladı. Mavi tozlara odaklandım ve elimi hafifçe yukarı hareket ettirdim havalanan küçük toz parçalarını koluna doğru ilerlettiğimde burnumdan sızan sıcak sıvıya aldırmadan yarayı onarmalarını bekledim bir türlü yaraya gitmiyorlardı biraz daha zorladım daha sonra yaraya değen tozlar yarayı kapatmaya başladı. tamamı ile yara yok olduğunda yaranın üzerinde koyu lacivert küçük bir şekil belirdi. Kıvrımları ve düzenli bir şekli vardı elimi burnuma götürdüm ve çektiğimde parmaklarım bordoya bulanmıştı . Ana kutunun içinden bir mendil uzattı ve burnuma tuttum.
"Sen garip bir şifacisin " derken bir yandan kolunu inceliyordu. Lacivert şekil yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. Kenarları silikleşmişti ama hala hafifçe parlıyordu. "Bilmiyorum" diye mırıldandım. "O Adelphe türü bir şifacı" gelen ses ile arkamı döndüğümde sandalyenin kenarına yaslanmış bir Ray görmeyi beklemiyordum.
"Adelphe öldü onun türü yok edildi bu imkansız " dedi Ana . "Melezlerde imkansızdı" dedi Ray. "Ana odaya geri döneceğim" diye mırıldandım sesizce kafasını olumlu olarak salladı.
Odaya gitmek için Ray'in yanından geçtim arkamdan gelen ayak sesleriyle odanın önüne geldiğimde sertçe arkamı döndüm. "Rahat bırak beni " dediğimde sertçe kolumu tuttu. "Üzgün değilim " diye mırıldandığında sinirle elimi ondan kurtardım. Kapıyı açtım odaya sertçe girdim kapıyı kapattım. Arkamı döndüğümde birden beni duvara yasladı. "Sürekli bunu yapmayı kesmelisin" diye mırıldandım. "Bana o kelimeyi kullanmamalıydım" dediğinde "Bana tokat atmadan önce bunu söyleyebilirdin " dedim. Onu sertçe ittiğimde geriledi. "Bana böyle davranamazsın" diye mırıldandım. Bana yaklaşırken " Sana nasıl davranıyormuşum" dedi. Gözlerimi devirdim ve ona en kötü bakışlarımdan birini gönderdim bir elini karnına koydu ve "Ah tanrım bu bakış beni öldürüyor "dedi ve ölüyormuş taklidi yaptı. "Senden nefret ediyorum "diye bağırdım sertçe.
"Yalan söylemeye gerek yok bir o kadar beni sevdiğini biliyorum" dedi pişkince. "Neden rahat bırakmak nedir bilmiyorsun " dediğimde bu sefer bakışlarında tuhaf bir değişim oldu. "Merak ediyorum da beni hiç mi sevmedin " dedi bana garipçe. "Fazla ilgi görmediğim için senin ufacık ilgini gözümde büyüttüm kusura bakma Ray" dedim. Garip bakışları devam etti daha sonra kapıyı çekip çıktı. Bende kendimi yumuşacık yatağa güzel bir uyku için bıraktım. Günlerin bu kadar dolu geçmesi yorucuydu.
