"Bunu bugün bitirmemiz gerekiyor," dedi siyah saçlı çocuk. Sinirliydi çünkü, seksi oyuncuları az önce bayılmış ve hastaneye kaldırılmıştı.
Nedenini tabiki biliyorduk. Seol Hyun'un hamsterı.
Onu aylardır soyunma odasında besliyordu ve kızı oraya gönderirken hey, orada bir hamster besliyoruz, sorun olur mu? diye sormamıştım. Daha sonra yerde yatan bir kız görmemle, hata ettiğimi farketmiştim.
Seol Hyun'u az önce aşağıda görmüştüm, baygın kızı hastaneye kaldırırlarken orada oturuyor ve ülkemizi kötü tanıttığı için ağlıyordu.
Gerçekten, buna gülmemek için dişlerimle dudağımı ezmem gerekmişti.
Kız koreli değildi ve Seol Hyun ülkesini kötü tanıttığı kanısına varmıştı.
Şaka gibiydi.
Hamster'ın ona ait olduğunu söylemedim, bu konuya karışmak istememiştim.
Her neyse. Klip benim değilse, problemde benim değildi.
Yönetmen olduğunu düşündüğüm adam ellerini havaya kaldırıp herkesi susturdu. ''Şimdilik solo kısımları çekeriz,'' dedi.
"Yeni bir oyuncu bulamaz mıyız?" dedi, içlerinden biri.
"Jungkook," dedi zavallı adam, yüzündeki siniri okuyabilmek kolaydı. Ben burada ölü domuzlarla ve canlı olduğuna bile şüphe duyduğum marullarla uğraşmaktan nefret ederken, bir grup ergenle uğraşmak onun için zor olmalıydı. "İki sahne için uğraşmamıza değmeyecektir."
Fakat, şu kıçı güzel olan çocukla özel olarak ilgilenmek isterdim.
"Bugün halledebilseydik, iyi olurdu," dedi güzel kıçlı çocuk.
Yönetmen arkasını dönüp ellerini kafasına koydu. ''Evet, ama yapabileceğimiz bir şey yok."
Daha sonra benimle göz göze geldi. Tezgahın arkasına sinmiş ses çıkartmamaya çalışıyordum. Seol Hyun hamsterın ona ait olmadığı yalanını uydurmuştu. Kabak her an benim başıma patlayabilirdi ve bunu istemezdim.
''Sen sarışınsın,'' dedi tezgaha yaklaşıp. Ellerini gözümün önünde salladı.
Evet, kuaför paramı öderken kalbime ağrılar saplansa da, sarışındım.
''Evet,'' dedim sessizce. Benimle konuşmasına şaşırmıştım ama bozmak istemedim. "Boyatmak için bir böbreğimi verdim."
Parmaklarını şıklatıp çocukları çağırdı. Yaklaşık 10 saniye sonra tezgahın önünde beni izleyen 8 kişi toplanmıştı.
''Size sarışın birini buldum,'' dedi. ''Üstelik bayılmadan giyinebilmiş.''
Giyinebilmiş?
Benim nefret ettiğim bu aptal kıyafeti giydirip bir kızı klipte oynatacak olmalarına oldukça şaşırmıştım aslında ilk başta.
Belki de sevgili patronum bunu reklam için yapıyordu.
Yani ünlü bir grubun klibinde adınız çıkardı ve sizde onlara burada klip çekmeleri için izin verirdiniz.
Oldukça mantıklıydı, o sarışın kızın bu kıyafetlerle buraya gelmesine şimdi anlam verebilmiştim.
Daha sonra üzerimdeki gözlere dikkat ettim ve yapmaya çalıştıklarını anlayınca bir adım geri attım. Benden twerk yapmamı isteyebilirlerdi. Diğer kızı sırf bunun için seçmiş olduklarını düşünmüştüm.
O kıçı tanrı vermiş olamazdı, 'ben spor salonlarında hayatımı harcadım' kıçıydı o.
Nereden çıktığını bilmediğim bir adam da tezgaha yaklaştı ve kafasını salladı. Ben hala boş boş karşımda beni izleyen gruba bakıyordum. ''Hayır,'' dedi. ''Bize seksi bir sarışın lazım, bu kız değil.''
''Evet, bende sizin klibinizde oynamayacağım zaten.''
Çocuklardan biri arkasını dönüp giderken ''İyilik yapmış olursun,'' dedi. Diğerleri de peşine takıldığında,tezgahın önünde kimse kalmadı. Gerizekalı diye düşündüm. Gayet seksiydim. Sadece aptal kıyafetin içinde domuz yağı kokarken biraz gizleniyordu.
Yönetmen de onun gibi döndü ve arka kapıdan dışarı çıktı. Bunlar aptal mıydı? Neden benim isteklerim sorulmadan, sırf sarışınım diye ortaya atılmıştım?
Ayrıca doğal bile değildi, kim anne karnından platin sarısı çıkardı ki?
Kafaya takmamaya çalışarak arkamı döndüm ve mutfağa girdim. Sinirleri bozuk olmalıydı, halden anlardım.
Hayır, aslında anlamazdım ama yediğim boklar arasına bir ünlüyü dövmek girsin istemiyordum.
