eight

2.6K 292 65
                                    

Eve döndüğümde, bilgisayarın başına geçmiş ve "sarışın idoller" adlı bir liste bulmuştum.

Fakat ülkenin saç boyası stoğunun yarısını kullanan bu idoller, hemen hemen bir kere bile olsa saçlarını sarı yapmışlardı.

Tamam, sorun bu değildi tabiki. Bana son zamanlarda saçı sarı olan idoller lazımdı.

Fakat aramaya yazdığım grup resimlerinde, birden fazla sarışın oluyordu ve idollerle ilgilenmediğim için hangi fotoğraf yeni, hangisi eski bilmiyordum.

Pes edip bilgisayarı kapattığımda saat 4'e geliyordu. Teyzemin işe gitmemiş olabileceğini düşünmüştüm ama geldiğimde evde yoktu.

Hamile olduğunun farkında değil miydi acaba? Çünkü bana okuma yazması varmış gibi geliyordu ve o kağıtları da leylekler çantasına koymuş olamazdı.

Bu eve bir çocuk fazlaydı. Aslına bakarsanız, bu eve babasız bir çocuk fazlaydı.

Kötü olacaktı, bizim için değil. Teyzem sanıldığı kadar sorumluluk sahibi biri değildi.  Yanında kalıyordum, çünkü annem yoktu.

Ve benim çocukluğum bu ailenin içinde en trajik olandı. Kabullenemediğim bir çok şey vardı ve teyzemin bu aileye yeni bir çocuk getirmesi, bana olan her şeyin ona da olacağı hissini yaşamamı sağlıyordu.

Ben sorunluydum. Ve daha doğmamış birinin de benim gibi olmasını istemiyordum.

Annem de teyzem gibiydi. Ve ikisi bu kadar çok benzerken, kimse o çocuğun kaderinin benden farklı olacağına beni inandıramazdı.

Teyzem dağıtacaktı. Ve ben toplamaya çalışacaktım. Benim ne kadar dağılacağımı ise tanrı bilirdi.

Telefonum çaldığında, yerimden kalkıp masanın üzerinden aldım. Tanımadığım bir numaraydı.

"Alo?" dedim, son zamanlarda tanımadığım numaralar çok arıyordu.

"Seorin?" dedi, tanıdık ses. "Ben Jungkook."

"Ne istiyorsun?"

Daha birkaç saat önce görüşmüştük. Bir gün içinde bu kadar rahatsız edilmek, hiç hoş değildi.

"Konuşmamız gereken şeyler var," dedi. Arkadan gelen insan seslerini duyuyordum, sanırım biri çığlık atmıştı.

"Konuşalım," dedim. "Yarın mesela?"

"Bugün halletmeliyiz," dedi, arkadaki sesler kesildiğinde, uzaklaştığını anladım. "Haber çıkmadan önce, emin olmam gerekiyor."

Gerçekten o kıza değer veriyor olmalıydı.

İlk defa ona acıdığımı hissettim. Birine değer vermek iğrenç bir şeydi. Sırtıma binen yükten daha kötüsü, kalbine binen yük oluyordu.

Kalbimin yumuşadığını hissettiğimde, ilk defa biri için iyilik yaptığımı farkettim. Tamam, karşılığında bir şeyler alacaktım ama sonuçta bunu benden başka yapabilecek kimse yok gibiydi.

Sevimli, diye düşündüm. Sayende siktiğimin sevenleri ayrılmayacak, Seorin. Hamburger servis etmek dışında insanlığa bir yararın daha oldu.

"Nerede konuşacağız?" dedim, beni ayağına falan çağırmayacaktı umarım. "Evim boş. Yanlış anlama, seni yatağa atacağımdan değil."

"Konum atabilir misin?" dedi, hiçbir duygu belirtisi olmayan, düz bir sesle.

••••

Yüzü gözükmeyen çocuğu içeri aldığımda, idol olmanın akıl kârı olmayan bir iş olduğunu anladım.

training wheels | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin