~~~~
Sabır öyIe bir iptir ki; sen kopacak sanırsın, o gittikçe güçIenir. Sen bitecek sanırsın, o gittikçe çoğaIır.
~~~~~
ZEYNEP' DEN
Evleneli iki gün oluyordu. ayni odada kalmak zorundaydık. odamız oldukça büyük ve farah bir odaydı, bahçeye açılan kocaman bir penceresi vardı. sinan ses etmeden koltukta yatmayı kabul etti, biri girecek olursa da hemen yatağa geliyordu,
ailesi çok sıcak dı, her sabah mineyle oturup sohbet etmeye başladık, bir anda aklıma sinanın babası geldi, ona sormaya korkuyordum, babası konusun da çok hassas dı. çok merak ettiğim için mineye
" mine sana bir şey sorabilir miyim" dedim
" tabi ki sorabilirsin" dedi gülerek
" baban, yani babanı nasıl kaybettiniz? "
mine bir anda ciddileşti,
" sinan anlatmadı mı sana"
" hayır anlatmadı "
" sinan hem bu olaydan kendini sorumlu tuttu, bu yüzden de hep içine kapanık biri oldu"
" neden kendini sorumlu tutuyor ki"
mine derin bir nefes alarak anlatmaya başladı
" sinan daha beş yaşındaydı, pazar günüydü annem ben , babam, sinan birlikte kahvaltı yapıyorduk, yine sinan komik şakalar yapıyordu bizi güldürüyordu.
babam sinanın anlattığı herşeyi dinler sonra da aferin benim oğluma derdi.yemek yerken bir anda yanık kokusu geldi, ev tutuşmuştu babam zar zor hepimizi dışarı çıkardı, daha sonra sinan babamın ona aldığı kamyoneti odasında kaldığı için koşarak yanan eve girdi bi anda, babam da koşarak onun arkasına gitti.
babam kucağında sinanla gelirken yandaki duvar babamgilin üstüne çöktü, babam daha duvar çökmeden sinanı kucağından öne doğru attı, babam da duvarın altın da kaldı, işte o günden sonra sinan hep sorumlu tuttu bu olaydan kendini, hic bir zaman içten gülmedi, işte böyle zeynep" dedi
gözyaşlarını sildi, galiba yarısına dokunmuştum kollarını sıvazladım, demek sinanın acı geçmişi buymuş, bu yüzden bu kadar karanlık ve kaba.
bir anda kendimi çok kötü hissettim , yaşadığı bu durum çok kötüydü. nasıl dayanmış buna, nasıl vicdan azabı çekmiştir kim bilir.
bu olay benim başıma gelmiş olsaydı, benim yüzüme babam ölseydi kendimi asla effetmezdim hem de asla
~~~~~~
akşam olmuştu canım birşeyler istiyordu kek gibi , aşağı mutfağa indim
kek yapmaya başladım , babamın en sevdiği ıslak keki yapacaktım. bir kaç dakika sonra sinan geldi" Napıyorsun burda " dedi
" kek yapıyorum, canım istedi "
artık herşeyi akışına bırakmıştım eninde sonunda aileme kavuşacaktım, bu yüzden normal davranmaya karar verdim, sinan şaşırdı biraz
" kek mi yapacaksın?"
" evet ne oldu yapamaz mıyım ?"
" yooo yaparsın, bende yardim edebilir miyim" dedi
şaşırdım biraz,
" tamam dolapta un var biraz ver bakalım "
" bu dolapta mı"
" evet bak orda"
unu alıp geldi, kapağı açmasını bekledim. ama açamadı bir türlü, daha da zorlayinca kapak bi anda çıkıverdi, un her yerimize sıçradı. sinan elinde kutuyla kalakaldı, yüzünü bana doğru çevirdi, bana bakarak bi anda kahkaha atmaya başladı, karnını tutarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARİM OLASIN
Spiritualateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında; sevdalanmış onun deli dalgalarına. hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa... ...demiş ki suya: gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol... su dayanamamış ateşin gözlerinde...