Sabahı zor etti Merve.Bütün gece dönüp durmuş,uyumaya çalışmış fakat kafasındaki düşünceler onu rahat bırakmamıştı.
Gözüne düşen güneşle gözlerini araladığında yüzünü buruşturdu.Aşağıdan gelen sesler zar zor yakaladığı uykusunu berbat etmişti.Sinirle kalkıp banyoya gitti.Elini yüzünü yıkayarak sakinleştirdi kendini.Sabahlığını alarak aşağı indiğinde koşarak kucağına atlayan kızını sarmaladı.
"Annecim sana çok güzel bir masa hazırladık babamla.Gel hadi."
Kızın yanağına bir öpücük kondurarak indirdi kucağından ve elinden tutarak mutfağa doğru ilerledi.Mutfakta donatılmış masayı görünce hafifçe gülümsedi."Altından ne çıkacak acaba Serhan Bey."düşünceleri kafasını kurcalarken oturdu sofraya.
Mila'nın tatlı lafları eşliğinde edilen kahvaltıyı Serhan'ın telefonu böldü.Serhan kiminle konuştuğunu söylemesede Oya'yla konuştuğunu anlamıştı Merve.
"Merve bugün Mila bende kalsa olur mu?Yarın da ben bırakırım okula."
Merve elindeki bıçağı sertçe tabağına bıraktı.
"Şimdi anlaşıldı niye böyle kahvaltılar hazırladığın."
"Ya ne alakası var Merve ben onun için mi hazırladım sanki kahvaltıyı?"
"Tamam Serhan boşuna debelenme.Mila istiyorsa kalsın sende."
Kahvaltıdan sonra kızını okula hazırladı.Serhan ve Mila evden çıktıktan sonra günü kendine ayırmaya karar verdi.Koca bir tabak mısır patlattı kendine.Televizyonun karşısındaki koltuğa kurulduğunda çoktan gözleriyle film seçmeye başlamıştı bile.Televizyondaki ok "Rüzgar Gibi Geçti"nin üstüne gelince durdu Merve.Bir süre eli kumandada oyalandı.En sonunda ufak bir gülümseme bırakarak değiştirdi filmi.Izleyeceği filmi seçtiğinde dünyanın en mutlusu gibiydi.Kararsızlıktan nefret ederdi.
Bu yüzden aldığı kararları pek düşünmez hemencecik uygulamak isterdi.Çünkü düşündükçe kararsızlığa düşer ve kendini bitirirdi.
Filmin sonlarına doğru sıkılmış,koltuğa uzanmıştı.Tam uykuya dalacakken çalan kapı ile sıçradı yerinden.Ayaklarını sürüyerek kapıya gitti Merve.Kapıyı açtığında yerinden hiç kalkmamış olmayı diledi."Selam.Kerim'in yanına gidiyordum da belki bişey söylemek istersin diye sana uğrayayım dedim."
Karşısındaki kadına baktı uzun uzun.Içinden kadına lanetler yağdırırken bir yandan da"bunun için mi kalktım cidden?"diye düşünmeyi ihmal etmedi.
"Bişey söylemek istersem gider kendim söylerim.Şimdi çek git uykum iyice dağılmadan.Sinirlerim de bozulmadan."
Lisa samimiyetsiz bir gülümseme bırakarak uzaklaştı.Kadının arkasından sinirle kapıyı çarptı Merve.Ayaklarını vurarak yürüdü ve koltuğa attı kendini.Sinirlendiğinde yaptığı gibi tırnaklarının kenarlarını kemirmeye başladı.Düşüncelerinin arasına dalarken yine; kapı çaldı bir kez daha.Bıkkınlıkla yürüdü.İçinde bastıramadığı öfke yeniden gün yüzüne çıkıyordu."Kapıyı söktürsem benim için daha hayırlı olabilir"diye söylenirken çoktan açmıştı kapıyı."Saadettin'i boğabilirim."
Burnundan soluyan Derin'e baktı.Belli ki gün kimse için iyi geçmiyordu.
"Neymiş?Biz beraber olamazmışız.Beyefendi silahlarla yaşıyormuş.Karanlık işler yapıyormuş."
"Derin.Bi sakin ol.Geç otur öyle konuşalım."
Derin'e bir bardak su verdikten sonra sordu Merve.
"Eee sen ne dedin?"
Sakinleşmiş görünen Derin yeniden dişi bir aslan yırtıcılığına büründü.
"Al silahınla yat dedim."
Merve dudaklarının kıvrıldığını hissedince birbirine bastırdı dudaklarını.Içinden geçen kahkaha dalgasını dizginleyip yeniden döndü Derin'e.
"Zaten Kerim de eve Lisa denen aptalı almış.Yarı çıplak geziyor evde.Elimde kalıcak en sonunda."
Kadının adını duyunca gözlerini kapattı Merve.Aniden konuyu değiştirdi.
"Siz ne zamandan beri Saadettin'le berabersiniz?"
Derin 'in yüzündeki kızgınlık ifadesi yok olmuş,yerine ufak bir tebessüm gelmişti.
"Sen bizi kahvaltıya çağırdığından beri.Yani o gün Mila'yı okula bıraktıktan sonra biraz sohbet ettik.Sonra da işte..."
"Anladım ben sizi.Dur bakalım halledicem ben onu.Bende o iş."
"Dur Merve.Sen karışma bakalım beyefendi kendisi ne yapacak."
"Sen de az değilsin Derin."
Iki kadın gülüşürken bahçe kapısından gelen Arzu'yu gördüler.Biricik dostunun yüzündeki ifadeden ve yürüşünden kızgın olduğunu anlayabiliyordu Merve.