Düğün

644 20 70
                                    

~ Satır arası yorumları unutmayın.~

Şaşkınlıkla sordu Kerim.
"Kiminle?"
Merve "cidden mi?"dercesine bakıyordu
Kerim'e.
"Ay saçma saçma konuşma Kerim bizimle değil heralde."
Saadettin ve Derin gülümseyerek bakıyordu ikiliye.
"Ya iyi ama çok erken karar vermediniz mi?"
Kerim'in sorusu Saadettin ve Derin'de etki yaratmazken Merve tamamladı Kerim'i.
"Yani daha doğru düzgün tanımıyorsunuz bile birbirinizi."
Saadettin'in yüzündeki gülümseme silindi.Ve söylediği için pişman olacağı o sözler döküldü ağzından.
"Siz Kerim'le 18 yıldır birbirinizi tanıyorsunuz da noluyor?Paramparçasınız ikiniz de.Hadi biz birbirimi tanımıyoruz.Bu yüzden istemeden zarar verebiliriz.Ya siz?Birbirinizi bu kadar iyi tanırken neden zarar veriyorsunuz birbirinize?"
Masadaki tüm bakışlar Merve'ye çevrildi.
"Haklısın."
Sesi titreyen Merve yavaşça kalktı masadan.Gözleri çoktan dolmuştu.
"Merve öyle söylemek istemedim.Özür dilerim."
Bir şey söylemeden evden çıktı Merve.Gözyaşları gözlerini acıtmaya başlamıştı.

Merve'nin arkasından çıktı Kerim.Adımlarını hızlandırarak düşük omuzlarla yürüyen kadına yanaştı.
"Merve dur.Saadettin öyle demek istemedi."
Merve yüzünü döndü adama.Gözyaşları çenesine doğru bir yol çizmişti.
"Saadettin haklı Kerim.18 yıldır birbirimizi tanıyoruz ama aslında tanımıyoruz.Tanıdığımızı sanıyoruz.Sürekli inatlaşıyoruz.Birbirimizi yaralamaktan başka bir işe yaramıyoruz.Kerim en iyisi biz iki yabancı olarak devam edelim."
Kerim başını eğdi yere.Ufak bir gülümsemeyle gözlerini Merve'ye yöneltti sonra.
"Tamam o zaman."
Elini uzattı Merve'ye.
"Kerim Adil Sağlam ben.Yeni taşındım buraya.Komşuyuz yani."
Yüzünde anlamadığını belli eden bir ifade vardı Merve'nin.
"Kerim napıyorsun?"
"Sen demedin mi birbirini tanımayan iki yabancı olalım diye.Ben de kendimi tanıtıyorum işte.Bir nevi her şeye baştan başlıyoruz seninle.Yeniden doğmak için önce ölmek gerekir.Birbirimizi baştan tanıyıp eski Merve ve Kerim yokmuş hatta hiç olmamış gibi davranırız.Böylece eskilerle kıyaslayıp üzmeyiz kendimizi."

Merve gözlerindeki yaşları sildi elinin tersiyle.
"Merve Benal ben de.Komşu olmamıza sevindim.Çok monotondu bu aralar buralar heyecan olur bana da."
Kerim bir adım attı Merve'ye doğru.
"Bence de çok güzel oldu komşu olmamız.Anladığım kadarıyla buralarda kafa dengi insanlar yok."
Merve kendisine yaklaşan adama baktı.
"Yalnız siz böyle flörtöz davranırsanız sorun çıkar aramızda."
"Siz beni yanlış anladınız Merve Hanım.Ben sadece yakından tanımaya çalışıyorum sizi."
"Öyle mi?Tanıyın bakalım Kerim Bey."
Üzerinde basa basa söyledi adamın adını.
"Buyrun size bir kahve ikram edeyim Merve Hanım."
Kendini tutamayıp kahkaha atmaya başladı Merve.Onu kahkaha atarken görünce Kerim de keyiflendi ve yeniden eve döndüler beraberce.

Aradan 3 ay geçmiş,hava ısınmaya başlamış,Saadettin ve Derin'in düğün tarihi de gitgide yaklaşmıştı.Düğüne kalan son 1 hafta herkesin üzerine tatlı bir telaş serpmişti.
"Merve sence nasıl olacak düğün?"
"Nasıl olacağı mı var Sadettin?Hem ben organize ediyorum hayatım düğünü.Kötü olma ihtimali var mı?"
Saadettin gülerek başını sallarken bir yandan da üzerindeki takımı düzeltiyordu.
"Oldu mu bu?"
Merve koltuktan kalkarak Saadettin'e doğru yürüdü.Adamın yakalarını düzelttikten sonra geriye çekilerek süzdü karşısındaki adamı.
"Ay şimdi ağlıycam benim oğlum damat oluyor diye.Çok yakışıklı oldun sen."
"Sana kurban olurum gel buraya."
Merve dolu gözlerle sarıldı Saadettin'e.
"Kurban olurum ne ya?Hiç elit değil."
"Hay senin elitini yesinler."

Onlar alt katta damatlık seçerken Derin ve Kerim de üst katta gelinlik bakıyordu.
"Eee nasıl olmuş bu saygıdeğer Gandalf?"
"Güzel olmuş işte."
"Ne yani bu kadar mı?"
"Çok güzel olmuşsun benim canım ikizim.Oldu mu?"

Aylardır kimseyi terk etmeyen telaş düğün gününde de herkesi esir almıştı.
"Milaaa hadi ama annecim."
Eli ayağına dolaşmış olan Merve kızını hazırlamaya çalışıyordu.
"Beyaz ayakkabılarımı bulamıyorum anne."
"Milacım dolabına baktın mı tatlım?"
Mila çoktan odasının kapısına ulaşmış annesine bakarak kafasını olumlu anlamada salladı.Merve bileğindeki fuları çözüp Mila'ya verdikten sonra kızın dolabını açtı ve dakikalardır aradığı beyaz ayakkabıyı çıkardı.Mila şaşkınlıkla kendini savunmaya geçti.
"Ben baktığımda orda değildi anne gerçekten."
Bir öpücük kondurdu kızının yanağına.
"Hadi prensesim giy ayakkabını sonra doğru aşağıya."
"Tamam annecim geliyorum."
Merve aşağı indiğinde bahçe kapısının dışında bekleyen Kerim'i gördü.Gülümseyerek yaklaştı kapıya.
"Ooo Kerim Bey bu ne şıklık böyle?Takımlar,ayakkabılar falan.Sevgiliniz kıskanmasın?"
"Merve Hanım siz benim sevgilimi tanımıyorsunuz tabi.Tanısaydınız kıskandığında nefesimi keseceğini bilirdiniz."
Merve kahkaha atarak Kerim'i içeri çekti.
"Gel buraya Kerim."
Kocaman sarıldı sevdiği adama.Merve'nin elleri Kerim'in boynuna dolanmışken Kerim de ellerini Merve'nin beline dolayıp havaya kaldırdı kadını.Merve'nin topuklularına rağmen kapanmayan boy farkı böylelikle kapandı.
"Özlemişim seni."
Merve'nin sözleriyle yüzünü ciddileştirdi Kerim.
"Yani özledin ama farkında değilsin öyle mi?"
Kerim'in omzuna hafifçe vurdu Merve.
'Kaşınıyorsun ama sen."
Mila'nın da hazırlanıp aşağı inmesiyle ayrıldılar evden.Kerim belli etmemeye çalışsa da içindeki heyecanı bastıramıyor ve bu heyecan hareketlerine yansıyordu.
"Kerim arabayı ben kullanayım."
"Ben kullanıyorum ışte Merve.Ne gerek var senin kullanmana?"
"Ellerin titriyor Kerim.In hadi ben kullanıcam."
Mila arka koltukta oturmuş,yüzünde bir sırıtmayla onları izliyordu.
"Çok mi komik geldi küçük hanım?"
Kıkırdayarak Kerim'e cevap verdi.
"Evet çok komik.Seni ilk kez böyle gördüm.Bebek evimi bulduğumda ben de böyle olmuştum."
Mila'nın söylediklerine gülerken çoktan gelmişlerdi.Derin'in isteği üzerine çok büyük olmayan bir mekanda kır düğünü yapılıyordu.Arabadan indiklerinde Merve kızının elini tutarken Kerim de kolunu Merve'ye uzattı.Kapıdan girerken gerçek bir çift gibi görünüyorlardı.

Acının İlacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin