Gökyüzünün mavi iniltisinin arasındaki kızıl, camdan duvara yansıma yapıyordu.Gözlerimi zorla açmamla tavana yapıştırdığım yıldızların bana bakması bir olmuştu
Boynumdan omurga köküme doğru sızan ağrı kendisini belli ederek yüzümü buruşturmama sebep olsada zorla yatağımda doğruldum .Gökyüzü yine tüm güzelliğiyle karşımdaydı.Güneş yeni doğmak üzereydi, havanın soğukluğunu camın ardından bile hissedebiliyordum.
Lavaboya gitmek üzere doğrulduğum sırada
birden kendime engel olamayarak yeri boylamıştım .
Dudağımdan dökülen boğuk sesle beraber acı bakışlarımı ayağıma çevirdim.
Şişmişti ve sanırım dün geceden kalma olarak kendisini belli ettirmişti.Harika
Dudağımın kıvrılmasına bir an engel olamamıştım çünkü benim hesap terzi kendi söküğünü dikemez misaliydi.Hemşire olup severek nöbete kaldıktan sonra her sabah bu şekilde kalkıyordum.
Muhtemelen hastaya işlem yapacağım sırada ayağımı etajere vurmuştum.Kendime sövmelerim ardından ağrıdan daha kötü bir felaketle karışlaştım.
"İyi misin?"
Kapının arkasındaki sesi sevmiyordum,onun görmeyeceğini bile bile gözlerimi devirerek odanın çıkış kapısının yanındaki lavaboya doğru emeklemeye başladım"Evet,sorun yok" tabi emeklerken bu pek mümkün olmuyor.
Kapının pervazından destek alarak doğruldum ve kendimi lavaboya attım. Hemen aynamın yanındaki dolapları açarak bir tane pomadı kaptığım gibi ayağıma sürmeye başladım ve bu sırada kapının arkasındaki sesin yok olduğunu farkettim.
Ayağımın Üstüne bastırdığım anda acıyordu .Tüm ayak kemiklerimin birbirine girdiğini hissediyordum sanki üstüne tuğla atmışlardıLavabodaki işlerimi hallettikten sonra seri adımlarla odama geri dönüp toparlamaya başladım .Bir yandan da ayağımın acısını unutmaya çalışıyordum.
İşlerimi bitirip odamdan çıkacağım esnada tekrar geri dönüp beyaz masamın üstündeki laptobumu kapattım, bu evde hiç kimseye tam anlamıyla güvenemezdim.Babam bana hep çok soğuk oldu , değişik bir şekilde de olsa anlaşamıyorduk.
Annem ise ne kadar destek olsa bile çoğu kez anlaşamadığım bir insan olmuştu.
İçimdeki küçük lalin bana boş gözlerle bakınıyordu.Odamın kapısını kapatıp mutfağa yürümeye başladım .Her taraf sessiz görünüyordu ve çevre olduğundan daha dağınıktı . Aynanın önünde komidinin üstündeki her şey yerdeydi ,yerdeki halı olduğundan daha yamuk duruyordu ve bu durum kaşlarımı istemsizce yukarıya kaldırdı
"Lalin?" Arkamdaki beni irkiltecek derece yüksek sesteydi."Neden sıçradın?" Arkamı dönerek abime baktım , daha doğrusu karnına çünkü boyu beni oldukça aşıyordu.
"Sıçramadım?" Karşımda önce cümlemi anlamaya çalışıp daha sonra gülmeye başlayan bir adam vardı ve ben bu adamı sebepsiz seviyordum . Güldüğü zaman dudağının sol kısmında hafif bir gamze oluşuyordu ve ben ne zaman bunu dile getirsem 'kızım o gamze değil ' diyerek sustururdu , vücudundan salgılanan naneli koku ve saçlarının bir tutamının alnına düşmesi sanki ona has tasarlanmış gibiydi.
"Etrafı neden bu kadar incelediğini anlamadım" diyerek yanımdan sıyrılıp mutfağa yürümeye başladı.Üstünde siyah atlet ve altında her an belinden düşecek gibi eşofmanı vardı. Açıkcası erkeklerin neden bu kadar düşük bel giydiğine anlam veremiyorum, bizler ise yüksek bel olsun derdindeyiz. Sanırım cinsiyetler her yerde kesişiyordu
"Annem bugün evde yok ve bende birazdan çıkarım. Sen hastaneye gidecek misin?" Elinde ki yıkamadığı elmayı ağzına götürdü , bu durum biraz iğrençti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Dibinde
Misteri / ThrillerGecenin zifiri karanlığında dolunayın aydınlattığı izler mi? Yoksa güneşin loş ışığındaki gölgem mi benliğimi buldurdu?