4 gün sonra yazılılarım başlıyor hayırlısı arrrrtık
■
çok hızlı koşuyoruz
ve asla bakmıyoruz arkaya
ve neyim eksikse
sen tamamlıyorsun
gerçekten iyi bir takım olduk
ama herkesin görmemesine rağmen
biz aramızdaki bu çılgınca kimyayı tutturdukMasaya yaslamış olduğu dirseği ile birlikte başını sol eline koymuş, melek sesli oğlanı dinlerken gözlerini de ondan ayırmıyordu Mark.
Donghyuck'un çalıştığı yerde sabahları canlı müzik, geceleri ise DJ bulunurdu. Fakat bu sabah şarkıyı söylemesi gereken kişi hasta olduğu için gelememişti ve onun yerine Donghyuck çıkmıştı sahneye.
Kendini müziğe kaptırmış, ortamın da yarattığı sarhoşlukla gözlerini kapatmış, şarkısını söylüyordu.
arabaya bin çünkü bu şehir can sıkıcı
bakkaldan elektronik sigara alarak
küçük turumuzda yeni klişeler yaratarak
gezelimİzleniyormuş hissine kapılıp gözlerini araladı ve etrafına bakındı esmer tenli oğlan. Bar tezgahına yaslanmış, kendisini izleyen patronuyla göz göze geldiğinde kalbi hızlanmıştı. Sevimli bir şekilde gülümseyip selam verircesine başını salladı. Ardından tekrar gözlerini kapatıp şarkısına devam etti. Aksi takdirde heyecandan şarkı sözlerini unutabilirdi.
O sırada Donghyuck'un kendisine gülümsediğini fark eden Mark ise dakikalar boyunca göz kırpmadan onu izlediği anlaşılmasın diye toparlanmaya çalışırken az daha yaşlanmış olduğu masadaki bardağı yere düşürüyordu.* Kendine gelip dudaklarına yerleştirdiği kocaman gülümsemeyle oğlanın baş selamına karşılık verdi.
seni seviyorum demek için seni seviyorum demene gerek yok
tüm kayan yıldızları ve gümüş rengindeki ayları unut
biz morun tonlarından kırmızı ve mavi çıkartıyoruz
hasta edercesine bal gibi tatlı, paraya gerek yok
tüm ihtiyacım sensin
tüm ihtiyacım sensinSözleri sonlandıran Donghyuck dinleyenlere teşekkür edip sahneden inerek Mark'ın yanına ilerledi.
Mutluluğu yüzünden anlaşılıyordu küçüğün. Karşısındakine sarıldı, "Hyung!! Hangi rüzgar attı seni buraya? Odandan çıkmazdın."
"Kardeşimi getirdim. Bizim barı görmek istedi." dedi Mark yanındakinin saçlarını karıştırırken.
"Haechan benim en sevdiğim barmenim olur. Yeteneklerini görmen lazım."
"Ah, öyle deme hyung. Şımarıyorum sonra."
"Şımar tabii. Hakkındır."
"Donghyuck! Ben çok- b-ben çok düştüm galiba. Bayağı düştüm. Üfff neden bu kadar düştüm?"
Donghyuck, yanına gelen Jeno'yu kendine çekip kulağına eğildi, "Ne saçmalıyorsun Jeno?! Patronum burada, sessiz ol! Hem ben barda bana 'Donghyuck' adıyla seslenme demedim mi aptal?!"
Siyah saçlı, diğerlerine göre daha kaslı, sevimli çocuk gözlerine taşan gülümsemesiyle üzerindeki gömleği düzeltti ve onlara merakla bakan çocuklara elini uzattı, "Kusuruma bakmayın. Sıkılmıştım da biraz, saçmaladım işte. Jeno ben. Lee Jeno."
Karşısındaki çocuk da aynı şekilde gülümseyerek Jeno'nun elini sıktı. "Jaemin ben. Na Jaemin. Memnun oldum."
"Ah, Haechan senden bahsetmişti. Ben Mark. Buranın sahibiyim."
"Memnun oldum." diyerek Mark'ın da elini sıktı Jeno.
Jeno'nun Jaemin'e olan garip bakışlarını ne kadar komik ve tatlı bulsa da ayakta dikilmekten yorulan Mark tekrar söze girdi, "O zaman biz masaya geçelim. Bize her zamankinden hazırlar mısın?"
"Tabii ki hyung. Hemen getiriyorum."
Jaemin son kez gülümseyip abisinin peşine takılırken Jeno da daha fazla sapık sanılmamak için Jaemin'in arkasından bakmak yerine Haechan'ın yaptığı gibi bar tezgahına yöneldi.
■
ay bir şeyler yazdım da ne bu bilmiyorum ve hatam varsa affola
* cümle uzun olmuş inş anlaşılmıştır hdjebdkndks
umarım beğenmişsinizdir~
NoMin de sevin lütfen *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bar || markhyuck
Fanfictioncanadianboi: ne demiş şair 'seven sevdiğine nude atsın' haechanie: ?? ■ bölümler biraz küfür, ucundan kekoluk ve ergenlik ama aynı zamanda bol sevgi, minnoşluk, hoş sesler ve tatlı şarkılar içerecektir. klişe cümlecikler, olaylar görebilirsiniz çünk...