"Genceli Nizami'nin dediği gibi
Taşı onunla yıkasalar
Üzerinde akik biter,
Bakışların ki..İkinci bir parıltı var senin bakışlarında
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni."Sıkıntıdan defterine Süreya'nın bu şiirini yazmıştı Harry. Irkı, dini, hayat felsefesi farketmeksizin her şairi severdi. Son zamanlarda şiirlere gömülmüştü. Sebebi de stresten arınmaya çalışmasıydı. Sınav haftasında stres olmayan mı vardı ki?
Okuldan sonra fizik hocaları Niall ile Harry'yi çalıştıracaktı. Harry tamamen sözeldi ve sayısal olan her ders sinirini bozardı. Niall ise, ... Niall ders sevmezdi. Onun ilgi alanı tamamen uzaydı. Zaten ileride bir yolunu bulup bu lanet dünyadan uzaklaşacak ve Plüton'a kaçacaktı. En azından bunun umuduyla yaşıyordu.
Harry ve Niall'ın sınav haftalarında birbirlerine destek olmaya çalışmaları dıştan çok şirin gözükürdü çünkü ikisi de "İSYAAN!" diye bağırmak isteğiyle dolup taşsa da birbirlerine teselli vermeye çabalarlardı. Öyle ya, dostluk demek; zorluklara beraber sabretmek demekti.
Son ders zili de çaldığında fizik çalışmak üzere okulda kalacağına dair Louis'ye mesaj attı Harry. Onaylayan Louis ardından ısrara başladı. Israr ettiği konu ise... Gelin bir bakalım:
My Blue💙 : Benim minik şairim o minik saçlarını uzatacak mı?
My Blue💙 : Yoksa papatyalardan taç yapmak isteyip, uzun saçlarını örmek hayaliyle yaşayan maviyi kıracak mı?
- Yaa daha karar veremedim
- Okulda buna izin yok galiba bir de
My Blue💙 : Toplarsan ya da topuz yaparsan hiç sorun olacağını sanmıyorum
- Haklısın aslında
My Blue💙 : Artık umutlanabilir miyim?
- Huh, umutlan. ♥️
My Blue💙 : Seni seviyorum. Dersini iyi dinle sevgilim.
- Ben de seni seviyorum. Dinleyeceğim. Xx"Harry, hoca mesaj atmış. Öğretmenler odasına gitmeliyiz."
"Nii"
"Efendim?"
"Sence uzun saç bana yakışır mı?"
"Uzun saç dünya üzerinde en çok sana yakışır."
"Yaaa gerçekten mi? Lou uzatmamı istiyor ama ben pek emin değilim."
"Ben de bir zamanlar sarı saç konusunda emin değildim ve kim değiştirdi fikrimi? (; Şu kararsızlığı bırak ve saçlarını uzat prenses!"
"Ben değiştirdiiim hehehe"
"Ve ayrıca, BEN PRENSES DEĞİLİM NIALL"
"Küçük prenses fizik çalışmalıııı! Hadi yürü"~~
Fizik faslı bitmiş ve kendini eve atmıştı Harry. Yine de sevinçliydi çünkü bir şeyler anlayabilmişti. Şimdi ise tembel tembel tv izliyor ve mutfakta sevgilisinin yemek hazırlamasını bekliyordu.
Duruma şaşkındı aslında çünkü Louis asla yemek yapmamıştı şimdiye kadar. En fazla sandviç yapmayı biliyordu. Hatta bir gün Harry hastayken ona çorba yapmayı denemiş ve ona içirmişti. Burnunun tıkanıklığı biraz açılınca çorbayı ısıtıp tekrar içmek isteyen Harry bir yudum almış ve asla yutamamıştı. Tat almadan içebildiği o zehirli çorba vücudundan atılasıya kadar midesi bulanmış ve bunu Louis'ye belli etmemekte zorlanmıştı.
Şimdi ise bir hayli korkuyordu ama mutfaktan da çok güzel kokular geliyordu. Neden bu soğuk kış gününde birden bire yemek yapası gelmişti ki? Belki de sınav haftasından bunaldığından dolayı onu neşelendirmek istemişti."Yardıma ihtiyacın var mı Louu?"
"Kesinlikle yok. Her şey çok güzel gidiyor. Birazdan seni çağıracağım!"Birden aklına, yurtdışından ona alacağı hediye geldi. Doğru ya! Onu verecek olabilirdi. Düşünmeye başladı Harry. Belki bir ayıcıktı, kocaman; belki bir elbise idi, mavi çiçekli; belki deee... Bilemiyordu ve daha da heyecanlanmıştı. Özel bir yemek olacağının farkına daha bir varınca televizyonun karşısından kalktı ve koşarak odasına gitti. Çok şık giyinmek istemedi, sonuçta hediye verip vermeyeceğinden emin değildi. Toz pembe bir sweatshirt, rahat bir şort ve diz üstü çorap giydi. Dışarıya kıyasla ev sıcaktı, o yüzden şortla üşümeyeceğini düşünüyordu.
Ardından Louis'nin seslenmesiyle heyecanla mutfağa doğru adımladı.İçeri girdiğinde gördüğü her şey şok olmasına sebep olmuştu. Masa düzeni, ortadaki mükemmel çiçek, bir profesyonel aşçının elinden çıkmış gibi görünen yemek...
Kendi deyimiyle "chicken stuffed with mozzarella wrapped in parma ham with side of homemade mash" yapmıştı Louis. Şaşkınlığını atmaya çalışarak masaya oturdu Harry. Masanın güzelliğini mi seyretse, yemeğe mi dalsa yoksa Louis'nin sevgi dolu gülümseyişinin fotoğrafını çekip çerçeve mi yapsa bilemedi. Büyük bir mutluluk içerisinde yemeklerini yediler, birbirlerine bol bol romantik sözler sarf ettiler. Özel bir gün olmamasına rağmen neden bu denli özel bir yemek yediklerini anlamaya çalışıyordu Harry. Derken Louis izin isteyip kalktı. Geri geldiğinde elinde bir hediye paketi vardı.
"İlk önce bu hediyeni vereceğim. Diğerini zaman ilerlediğinde göstereceğim."
"Çok merak ediyorum Louis..."
(Medyadaki)
"Aman tanrım! Bu çok anlamlı bir kolye sevgilim"
"Bunu gördüğümde kesinlikle almam gerektiğini düşündüm. Ve bir gün bunu dövme olarak yaptırmalıyız bence sevgilim."
"Yaptırmalıyız. Bunun gibi birçok anlamlı dövme yaptıralım hatta."
"Şimdi izin verirsen bu oğlan seni dansa kaldırmak istiyor."Heyecandan ve sevinçten uçar vaziyette saatlerce dans ettiler. Başta romantik dans ederken sonrasında hareketli parçalara geçtiler.
Saatin nasıl geçtiğini anlamayan çift kendilerini yorgunlukla kanepeye bıraktı. Derken aklına diğer hediyeyi vereceği geldi Louis'nin. Sevgilisine baktı, tam soft bir kıvamdaydı. Birazdan kaybettiği enerjisinin iki katı olarak döneceğinden habersiz...Elleri arkasında içeri girdi Louis. Tek eliyle sevgilisini ayağa kaldırdı. Dudaklarına anlamlı bir öpücük kondurdular sonra dizlerinin üzerine çöktü. Harry hiçbir şey anlamadı. Ardından arkasındaki elini ortaya çıkardı. Ve, Harry'nin gözünden bir damla yaş düşmeye başladı, anlamıştı çünkü. Kutuyu açarken şunlar döküldü mavi oğlanın dilinden:
"You and I
We don't wanna be Iike them
We can make it till the end
Nothing can come between you and I
Not even the Gods above can separate the two of us
No, nothing can come between you and I...
Will you marry me darling?""Louis ben, ... Seni çok seviyorum. Evet! Evet, sonsuza dek!"
Birbirlerini senelerdir tanımalarına rağmen hâlâ yaşamadıkları heyecanlar vardı. Elbet gün gelecek hepsini yaşayacaklardı. Bugün tattıkları bu fazla aşk heyecanını yalnızca alışılageldik bir şey normal seviyeye getirebilirdi. O şeyden normal seviye diye söz ediyorum , çünkü şu an nirvanadalardı.Ve elinden tuttu yeşil mavinin. Yatağa doğru koştular ve akıllarına kazınacak bir gece yaşadılar...
Merhaba değerli insanlar! Aslında bunu öğlen yayınlayacaktım ama yazarken uyuyakalmışım. Sonrasında da biraz ilham gelsin diye küvette vakit geçirdim, sonra da karnım acıktı... Kısacası kendimle ilgilendikten sonra yazmaya devam ettim ve anca gece bitirebilirdim. Her neyse, sizleri seviyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Green&Blue'
RomanceBenim gibi dramadan sıkıldıysanız ve çoğu kısmı romantik bir Larry kitabı arıyorsanız doğru yerdesiniz bayan/bayım. Hikâyemde Harry 13, Louis de 18 yaşındayken hoş bir tesadüfle tanışıyorlar. Sizlere asıl aktarmak istediğim aralarındaki o muazzam...