Kahvaltıdan eve geldiklerinde Louis ikisine de keyif kahvesi hazırladı ve salona oturdular. Louis'nin konuşması gereken bir konu vardı sevgilisiyle. Ve söyledi, artık ailesinin de ilişkilerini öğrendiği için Harry'ye taşınabileceğini. Harry hissettiği ani heyecanı kanepede zıplayarak gidermeye çalıştı ama sevgilisini kahkahayla güldürdüğünü farkedince heyecanı arttı. Kanepede ayakta durur vaziyette sordu:
"YANİ ARTIK BERABER Mİ YAŞAYACAĞIZ LOU?"
"HEP Mİ BERABER?"
"HER SABAH SENİ Mİ ÖPECEĞİM?"
"BEN SANA EN GÜZEL YEMEKLERİ YAPARIM LOU!"
"HADİ HADİ KALK EŞYALARINI TAŞIYALIM!!"
"Hahaha, sevgilim ben de çok heyecanlıyım ama biraz sakinleş. Otur bakalım önce."
"Tamam oturdum. Hadi taşıyalım eşyalarını."
Tekrar kahkaha atan bir Louis ile karşılaştı Harry.
"NEDEN GÜLÜYORSUN YA?!"
"Benim küçük bebeğim nasıl taşıyacakmış onca eşyayı?"
"Ben güçlüyüm Lou. Sen beni ne sandın?"
"Yerim o güçlü kollarını ama sakince düşünmeliyiz. Bu ev zaten eşyalı. Ben kişisel eşyalarımı getirebilirim sadece. Mobilyaları ve beyaz eşyaları ne yapacağız?"
"Hm, yardım kuruluşlarına verebiliriz?"
"Oh, çok iyi fikir. Tamamdır, en kısa zamanda halledelim şu işi bebeğim."
"Louuu"
"Oi oiii!"
"Hihi! Niall'ı artık çağırmamız gerek ve bu akşam yemeğe çağırabiliriz benceee, eğer istersen."
"Olur, aslında Liam ve Zayn'e de haber versek iyi olabilir."
"EVEETT! Ama ne pişireceğiz?"
"Pişireceğiz?"
"Yemek yapmayı bilmiyorsun diye ayaklarını uzatıp tv mi izleyeceğini sandın koca oğlan?"
"Sofrayı kurarım diye düşünmüştüm..."
"Markete gitmeliyiz hadiii!"
Heyecandan eli ayağına dolaşan ama sakin kalmaya çalışıp bütün yemekleri mükemmel yapmak isteyen Harry ve yemek yapmaya yardım edeceği için madur hisseden Louis markete doğru yola çıktılar. Gerekli bütün malzemeleri alıp eve döndüler.
"Markette terledim, ben duşa giriyorum sevgiliiiiim!"
"LOU BURAYA GEL"
Evdeki tatlı kovalamaca hali ikisini de güldürmüştü. Harry duşa girmesini engellemişti sevgilisinin. Eline telefon tutuşturmuş ve arkadaşlarını arattırmıştı. Marketten geldikten sonra aramaları da biraz saçmaydı aslında. O yüzden, Harry müsait olup olmadıklarını öğrenesiye kadar telefon konuşan Louis'yi rahatsız etmişti "GELECEKLER Mİ, MÜSAİTMİŞLER Mİ?" tarzında sorular sorarak.
"Müsaitlermiş sevgilim. Ama bu heyecanını kıskanmaya başlayacağım neredeyse."
"Hayır Louu, ben en çok sana heyecanlanıyorum. Göstereyim mi?"
"Göster."
Biraz uzaklaşıp koşarak kucağına atladı sevgilisinin. Her zaman olduğu gibi biraz geriye sendeledi Louis. 'Ben seninle ne yapacağım böyle?' bakışı attıktan sonra banyoya ilerledi küçüğüyle. Her ne kadar şu an yemek hazırlamaları gerekse de arkadaşları yabancı değillerdi ve büyük haberler verecekleri için stresten sıyrılmaları gerekiyordu.
Harry ne zaman Louis'nin kucağına atlasa tüm dünyayı unutuyordu. Tek düşüncesi mavi gözlü adam oluyordu. Louis'nin de yeşil gözlü çocuk. Sabahkinin aksine romantik bir sevişme olmayacaktı bu seferki. Aceleci ve sert olacaktı. Harry bunu hissetti ve hiç oturamayacağını anladı. Louis atak yapacağı sırada onu durduracak bir cümle söyledi ardından:
"Lou, sana bir blowjob verebilir miyim?"
"Sadece beklersen, çok isterim."
Soyundu Louis ve Harry'yi de soydu. Küçüğünün genelde amatörce davranması onu iyi anlamda çıldırtıyordu. Fakat bazı anlar Harry bir profesyonelmişçesine davranıyor ve Louis'yi şaşırtıyordu. O anlardan birindelerdi. Banyo duvarına yaslanmış, kafası geriye doğru gerilirken Louis'nin, kendinden geçmişçesine penisini emiyordu Harry. Zamanın durduğu mu desek, çok hızlı aktığı mı onca dakikadan sonra rahatlamıştı küçüğünün ağzına. Hepsini yutarak zaferle mavi gözlere bakan Harry'nin havalı davranması birkaç saniye sürecekti. Birden duvara itilen Harry, penisinde bir ağız olmasını bu kadar ani beklememişti. Aceleciydi Louis, tekrar sertleşmemek için. İyi de Harry bu kadar hıza dayanamazdı ki! Bir eliyle düşmesin diye Harry'nin belinden sıkıca tutan Louis, diğer eliyle gayet güzel işler çıkarıyordu. Birkaç dakikanın ardından küçüğü de boşaldı ve hızla kalkıp tuttu onu Louis. Tuttu. Tutmasa düşecekti Harry. Ve gözlerinin içine bakarak o da yuttu menisini. Ardından öpüştüler soluk soluğa ve kucaklayıp mutfağa götürdü Louis sevgilisini. Sandalyeye oturttu ve bir çikolata verdi. Enerjisini toplaması gerekti. Yedikten sonra kendine gelen Harry, ani gelen cesaretiyle yaptığı blowjobu hatırladı ve hafifçe kızararak yemek hazırlamaya başladı. Beraber uslu durmayı başararak yemekler pişiren Larry, biraz yorulmuş bir halde salona geçti ve misafirlerin gelmesini bekledi.
~~
Birkaç saat sonra yemekler yenmiş ve genel itibariyle konular konuşulmuştu. Şimdiki aşama, her misafirlikte olduğu gibi çay aşamasıydı. Herkesin çayını dolduran Harry tam salona geçecekken mutfağa gelen Niall'ı görünce duraksadı.
"Yani şimdi cidden, cidDEN, CİDDEN BERABER Mİ YAŞAYA—"
Ağzı küçük ellerle kapanan Niall konuşamadı.
"Bağırma deli! Yanlış anlayacaklar."
"Aman yeaa ne desem yanlış anlıyor zaten onlar. Ne var yani sofrada 'DÜĞÜN NE ZAMAN' diye birazcık heyecanlanmışsam?"
"Heyecanlanmak hakkın sarı civcivim fakat biz bile konuşmadık düğünle alakalı şeyleri"
"Tamam ben konuyu soktum onun kafasına bir kere. Düşünür artık"
"Dengesizsin fakat seni seviyorummm. Ayy acaba nasıl teklif eder?"
"Bunu şu anda bana soruyorsun ve bağırmamı istemiyorsun? Hayal kurarken bağırırım, beni tanımıyor musun sen?"
"Tanımam mıııı? Lisenin ilk gününden beri!"
"Gençler, çaylar nerede kaldı?" Mutfağa gelen Zayn'di.
"Tam getiriyordum, Niall oyaladı Zaynie."
"Ah bu Niall! Sofradaki bağırışın neydi öyle? Liam'la ben evlenmeden önce de böyleydi bu. Devamlı bağırırdı beş çocuk yapmalısınız diye."
Sonra hepimiz kahkahalara boğulduk. Evleneli yaklaşık bir sene olmuştu Ziam çiftinin. Harry nasıl Niall'la lise arkadaşıysa onlar da üniversite arkadaşıydı. Hatta Louis ilk gün Liam'la tanışmıştı, sonra Zayn'le. Zayn çok utangaç olduğu için Liam'la pek kaynaşamamıştı başlarda. Ama Louis onun Liam'dan hoşlandığı için utandığını anlamıştı. Çünkü Louis'den utanmıyordu, yalnızca Liam'dan çekiniyordu. İkisinin arasını yapan Louis, düğünlerinde nikah şahidi bile olmuştu! Ziam aceleciydi ama Louis'nin aklına evlenmek fikri gelince büyük bir heyecana kapılıyor ve belki de hazır değilizdir diye geçiştiriyordu.
~~
Misafirler uğurlandı ve ertesi günün sendromlu Pazartesi olacağı bilinerek erken yatıldı. -Aslında Harry, sevgilisinin uyuduğundan emin olduktan sonra bir saat kadar Niall'la dedikodu yapmıştı.-
Alarmı duymayan Louis, sevgilisi tarafından dürtülerek uyandırıldı.
"Ah, ne güzel bir gün!"
"İşe gitmen gerek Lou, uyan!"
"Beş dakika dahaaaa."
"Anne moduna bürünüyorum senin yüzünden Pazartesi'leri!"
Masaya birkaç kahvaltılık dizdi Harry. Dün gece uyumadan ütülemişti okul kıyafetlerini. Ve tabii sevgilisinin de takım elbisesini. Çayları doldururken gözleri yarı açık bir Louis girdi mutfağa. Takım elbisesini giymiş fakat kravatını bağlamayı başaramamış bir Louis. Sevgilisinin saçını düzeltti eliyle Harry ve kravatını bağladı. Ardından uykusu hâlâ açılmamış olan sevgilisiyle kahvaltı yaptı ve sonra onu işe yolladı. Mutfağı topladı ve okula doğru yola çıktı.
Harry'yi ve sarı civcivini müthiş bir gün bekliyordu (!) Okulun bahçesine girdiğinde Niall'ı gördü. Formasının üzerine, üzerinde "I hate Monday" yazan bir kazak giymişti. Sendromlu bir halde sınıfa girdiler ve üst üste bir sürü derse sabretmeyi denediler.
Eve geldiğinde telefonuna baktı ki Louis aramıştı. Sessizde olduğu için duymadım herhalde diyip aradı sevgilisini. Eşyalarını getirecek olan bir araba olduğunu söyledi Louis. Evde yalnız olmasını istemediğini, Liam'ı çağırdığını da ekledi. Çünkü kendisi işten geç gelecekti. Adam sanki beni yiyecek diye düşünen ama bir yandan da bu kıskançlık hoşuna giden Harry, Liam'ı ve eşyaları beklemeye koyuldu.
Bir süre sonra zil çaldı. Gelen Liam'dı.
"Hoşgeldin Liam!"
Sarıldılar ve konuştu Liam:
"Hoşbulduk Harry. Eşyalar geldi mi?"
"Gelmedi, bekliyorum. Senin işin yoktu değil mi?"
"Sıkıntı değil, yanlış anlamanı istemem. Her zaman yardıma gelirim ama nasıl bir sevgilin var bazen anlayamıyorum Harry."
"Ne oldu ki?"
"Kendisi işten izin almak yerine bana işimden izin aldırdı. Bunun mantığı nedir?"
"Hahaha, Louiiiis! Eğer izin alırsa haftasonu bir gün çalışmak zorunda kalıyor. Öyle lanet bir sistemi var çalıştığı yerin. Ve benimle vakit geçirmek istediği için sana söylemiştir."
"Biliyor mu acaba benim de bir sevgilim var ve iznimin bitmesini ben de istemiyorum?"
"Ama siz evlisiniz ya zaten hep görüşüyorsunuz. Biz beraber yaşamaya yeni başladık."
"Senin başında Niall, benim başımda Louis. Hangisi daha beter karar veremiyorum."
"Tartışmasız Niall. Siz evlenmeden size takmıştı. Şimdi de bize."
"Hahaha daha çok çekeceksiniz."
Zil çaldı, eşyalar taşındı ve Harry teşekkür ettikten sonra gitti Liam. Biraz ciddi cümleler kurardı ama konuşurken hep gülümserdi Liam. Sıcakkanlı oluşunu seviyordu.
Artık Louis tamamen taşınmıştı sevgilisinin evine fakat mutlu mesut olmaları beklenirken bir sıkıntısı vardı Harry'nin. Kesinlikle matematiği berbattı ve dersten kalması an meselesiydi. Niall kopya çekerek hepsinden geçmişti fakat Louis sevgilisinin kopya çekmesini yasaklamıştı. Özel hoca tutmasını teklif edecekti Harry, fakat sevgilisinin kıskançlığından dolayı bunun gerçekleşeceğinden hiç de emin değildi...
Heyoo! Sizleri bütün sevgimle selamlıyorum okuyucularım. Umarım çok güzel bir gün geçiriyorsunuzdur. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Green&Blue'
RomansaBenim gibi dramadan sıkıldıysanız ve çoğu kısmı romantik bir Larry kitabı arıyorsanız doğru yerdesiniz bayan/bayım. Hikâyemde Harry 13, Louis de 18 yaşındayken hoş bir tesadüfle tanışıyorlar. Sizlere asıl aktarmak istediğim aralarındaki o muazzam...