Jongin köşedeki durağın biraz ilersinde Kyungsooyu bekliyordu. Markete gideceğim diye tutturmuş ama Jonginin yanında gelmesine izin vermemişti. Ne olabileceğini bilmiyordu ama eğer ısrar ettiyse sevgilisi bir bildiği vardır diyerek sakince onu bekliyordu. Ellerini direksiyona yaslamış , kafasını da direksiyona yaslamıştı. Derslerde fazla efor harcamış ve yorulmuştu. Tam uykuya dalmak üzereydi ki kapı açıldı ve müptelası olduğu kokuyu duydu. Kafasını kaldırdı ve gülümsedi.
"Hoş geldin aşkım."
Kyungsoo gelen iktidarla gülümsedi ve eğilip yanağını öptü sevgilisinin.
Jongin derin bir iç çekti. Ulan şu gülüşe bir ömür yetmez doymaya bu karşısındaki adama nasıl yetsin!? Değil bir ömür yüz ömrü olsa da sevgilisine doymaya yetmezdi.
"Hoş buldum, sevgilim. Hadi evimize gidelim. Bizim için birkaç bir şey aldım açsındır çabucak hazırlarım sonra uyursun. Çok yorgun görünüyorsun ayrıca rengin de solmuş hasta olacaksın kesin."Jongin gülümsedi ve kafasını sevgilisinin omuzunda dinlenirdi.
"Bir şeyim yok, karanfil kokulum. Çok fazla sensiz kaldım, ondandır bu halim. Sen sınavlara çalışırken, ben sınavlarınızı hazırlayıp kendi sınavlarıma çalışırken yıprandım. Senden de sınavlar yüzünden ayrı kalınca, halim ortada."
Kyungsoo, sevgilisinin saçlarını okşadı ve öpücük kondurdu.
"Evimize gidelim o zaman bir tanem. Hasret giderelim bugün, hımm?""Gidelim, biriciğim." Jongin kafasını kaldırdı sevgilisinin omuzunun üstünden ve arabayı çalışırdı. O yavaş yavaş arabayı sürerken Kyungsoo sevgilisinin yüzünü izliyordu. Nasıl da girmişti hayatına, nasıl da bağlamıştı kendine öyle. Elini uzattı ve yanağını okşadı Jonginin.
Beraber olmaya başladıklarından beri 8 ay geçmişti ama her gördüğünde o eski kütüphanede ilk görüşüymüş gibi hissediyordu. Artık Jongin tamamen Kyungsoo ile kalıyordu. Sınav haftası olduğu zaman Jonginin evine geçiyorlardı. Jongin daha rahat çalışsın diye. Orada da kendilerine güzel anılar oluşturuyorlardı. Ama özlüyorlardı o zamanlar. Hatta bir gün sınavdan çıkıp koştura koştura gelmişti Jongin eve sınavı bitirip arabasını unutmuş, koşa koşa gelmişti sevgilisinin koynuna girmişti. Kyungsoo da sıkı sıkı sarmıştı sevgilisini. Tabi bu minik sarılmanın sıcaklığı artmış, Jonginin altında bulmuştu kendini.
"Güzelim özledin beni, seni özlediğim gibi biliyorum da artık evimize girelim. Biraz daha bana bu şekilde bakmaya devam edersen arka koltuğa geçeriz kkkk~"
Kyungsoo sadece kafa salladı ve poşetleri kapıp hızlıca eve girdiler. Jongin Kyungsooyu kucakladı ve odalarına götürdü. Nazikçe yatağa uzamasını sağladı. Üstüne uzanıp kafasını, Kyungsoonun karnına koydu. Öpücükleri eksik olmuyordu.
"Jongin, yorganın altona gir. Ben de sana bir şeyler hazırlayayım." Sevgilisini önce öptü sonra her yerini yorgan ile örttüğünden emin oldu. Ağzına bir ateş ölçer koyup bekledi sonuçlanmasını. Gelen bip sesi ile ateş ölçeri ağzından çıkardı. Fazla ateşi yoktu. Ancak bir çorbadan sonra soğuk duş alırsa daha iyi olacağına emindi.
"Bu şekilde beni bekle çorba yapıp geleceğim Nini~"
Yanağına minik bir öpücük kondurdu ve hızla mutfağa indi. Çabucak çorbayı hazırladı. Yanına şu ve içmesi için birkaç ilaç koydu. Hızlı bir şekilde tekrar odaya gitti. Gördüğü manzara gülümsemesine neden oldu. Jongin üstünün birazını açmış, Kyungsoonun yastığını kolları arasına almış burnunu yastığa yaslamış kokluyordu. Eşindeki tepsiyi sehpanın üstüne bıraktı ve yanına gitti. Önce saçlarını okşadı sonra eğildi kocaman öptü."Jongin, sevgilim uyan da yemeğini yedireyim sana."
Jongin gözlerini açtı ve şirince gülümsedi. Kafasını salladı ve oturur hale gelip sırtını yatak başlığına yasladı.
"Yoruldun, değil mi? Sınavların yeni bitmişti bugün bizim günümüz olacaktı, özür dilerim kış güneşim."
"Eklinde olan bir şey değil ama özür mü diliyorsun? Saçmalama Jongin. Hem bu şekilde de bizim günümüz olur, ne fark eder biz beraber olduktan sonra günün nasıl geçtiğinin. Şimdi bu yemeğini güzelce yedirmeme izin ver sonra duş alalım,hmm?"Jongin kafasını salladı ve kucağındaki çorbadan yedirmeye başladı minik sevgilisi. Tabağın bitmesi ile eline ilacı aldı ve dudakları arasına bıraktı. Suyu da içildikten sonra tepsiyi mutfağa bırakıp geri geldi. Banyoya girip suyu açtı küvetin dolması için. Odaya geri döndü ve sevgilisinin yanına oturdu.
"Halin var mi banyoya kadar yürümek için yoksa bekleyelim mi?"
Jongin kafasını iki yana salladı. "Şimdi gidelim, güzelim."Kyungsoo, Jonginin sevdiği kalp gülümsemesini ona gösterdi ve dudaklarını öpüp onu yataktan kaldırdı. Bir kolunu beline attı, sevgilisine destek olarak küvetin köşesine oturmasına yardımcı oldu. Önce gömleğini çıkardı sonra da çorap ve eşofmanını. Dikkatli bit şekilde küvetin içine girmesine yardımcı oldu. Saçlarını ıslatırken Jongin bit çırpıda minik penguenini kucağına çekti.
"Ağğağağa! Jongin napıyorsun? Sırılsıklam oldum."
Jongin gülümsedi ve dudaklarını öptü."Hani beraber yıkanacaktık? Sözünde dur baykuşum."
Ellerini minik ayıcığının boynuna doladı.
"Tamam da sevgilim önce ateşini düşürmek istemiştim. Sonra zaten gelecektim.""Sen kucağıma otur ben başka bir şey istemiyorum güzelim, boşver ateşimi hadi üstüme uzan da şurada huzur bulalım."
"Jongin deli misin? Zatürre olacaksın bu gidişle yıkanıp yatağa gideceksin ne uzanması?"Yan taraftan bir şampuan aldı ve saçlarına sürdü. Yumuşak saçların köpürmesine sebep oldu. Tepesinden şu dökmek için hafif doğrulmasıyla Jonginden gelen inleme ile gözleri kocaman açıldı. Cidden mi? Hasta
haliyle bile ne düşünüyordu bu minik ayıcık? Beline dolanıp kendine bastırmasıyla işin ciddiyetini anladı,Kyungsoo.
"Jongin, hastasın. Yapamayız. İyice hasta olacaksın. İyileşene kadar bekleyebilirsin. Ben hep buradayım.""Güzelim, ölmem ne olur yapsak? Sana hasret kaldım şu 3 haftada. Biliyorsun hasretine dayanamıyorum."
Kyungsoo gülümsedi ve dolgun dudaklara dudaklarını bastırdı.
"Yarın iyileşmiş oluşan istediğini alırsın, bir tanem? Anlaşalım, hmm?"
"Pekâlâ, bunu fena ödeyeceksin minik penguen."
Şampuanlamayı bitirip vücudunu lifledi ve küvetten çıkıp ikisi için de havlu getirdi. Aynı dikkatli sevgilisini yatağın üstüne oturmasına yardımcı oldu. Saçlarını kuruladı ve kıyafetlerini giydirip yatağa uzamasını sağladı. Ağzına da ateş ölçeri yerleştirdi. O sonuçlanana kadar Kyungsoo da kıyafetlerini değişmiş, sevgilisinin koynuna girmişti bile. Aletten gelen bip sesi ile ağzından çekti ve sonuca baktı, normal seviyeye inmişti. Rahatlama ile bir nefes verdi ve kafasını sevgilisinin göğsüne koydu.
"Ateşin düştü sonunda, aşkım yarın da kendine gelirsin büyük ihtimalle."
"Teşekkür ederim, güzelim. Sen de olmasan ölüp giderdim bu evde. Kimsenin de haberi olmazdı."
"Saçma saçma konuşma. Belli ki senin ateşin hâlâ düşmemiş. Uyu da kendine gel."
Jongin gülüp saçlarını öptü sevgilisinin. Kollarını ona sıkı sıkı sardı ve gözlerimi yumdu.
"Her şey için teşekkür ederim, sevgilim. Seni seviyorum."
" Teşekkür etme, Jonginie~ ben de seni seviyorum."
Dudaklarını Jonginin göğsüne bastırdı ve gözlerimi yumdu.
°•° °•° °•°
Everett bir bölüm daha yazdım niyeyse böyle şeyler yazmak hoşuma gidiyor. Kaos yazamıyorum. Yani benim gibi minnoş birinin eline yakışmıyor. Kaoslar, korku gerilim, polisiye tarzı yazımlar zor oluyor anlatımı. Bir kere ödev için yazmış olsam da içime sinmeyen bir hikâyeydi, hocaların beğenmesine karşın.
Her neyse iyi geceler. Kontrol etmeden paylaşıyorum çünkü temize çekmem gereken defterler var.
Tekrar iyi geceler ve sizi seviyorum :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Answer Is You..
FanfictionBu hikâye, Kim Jongin ve Do Kyung Soo'nun aşklarına duyulan hayranlık ve aşklarına olan aşk ile yazılmıştır. Aşklarının güzelliği ellerinin birleşiminde oluşan küçücük araya sığacak kadar büyük, o küçücük araya iki hayatın birleşimi, aşkı, özlemi, h...