9. Bölüm

279 26 19
                                    

Merhaba! 

Beni özlediniz mi? Ben sizi özledim! 

Şey... geçen zaman sağolsun karakterleri benimseyememiş olabilirim. Bu yüzden kendim için bir alışma bölümü oldu. Dolayısıyla birazcık kısa ve önceki bölüme zıt bir bölüm oldu. Alıştıkça normale döneceğiz efendim ama kaos yazmayı sakin bir şey yazmaya tercih ederim her zaman. 

Siz ne düşünüyorsunuz?

İyi Okumalar!

Tony'den

Tabağımdaki son patates kızartmasını ağzıma atıp çiğnerken sabırlı olmaya çalışıyordum. Nat'i seviyordum ama kini beni sıkıyordu. Thor'un instagramda attığı son post onu çıldırma noktasına getirmişti. Onun gibi kızıl saçlı bir kızla içli dışlı bir fotoğraf görmek kanının damarlarında neredeyse kaynamasına sebep olmuştu. Ve eminim ki eğer mümkün olsaydı şu anda kulaklarından buhar çıkıyor olurdu. 

"Nat." dedim sakince "Thor geçen senenin mevzusu değil mi? Bırak öyle kalsın." dokunmadığı yemeğini Rhodey'e doğru iterken mırıldandı. "O herifin kasıklarına sert bir tekme atmamı engellemeseydiniz bugün bunlarla uğraşmazdık." Rhodey önündeki patatesleri iştahla ağzına tıkarken homurdandı. 

"Ne kadar acıyacağını biliyoruz, izin veremezdik." Nat patateslerini onun önünden alıp ayağa kalktı. "Tarafını doğru seçmeliydin." ilerleyip yemeğini çöpe döküşünü gözlerimle takip ederken dikkatimi çeken şeyle konudan uzaklaştım. 

Ah Bucky... Gözlerimi onlara diktiğimi fark eden ilk kişi Steve oldu ama göz temasını keserek önüne döndü. En azından sır saklamakta iyiydi. Cebimden telefonumu çıkartıp ona mesaj attım. 

Soyunma odası tuvaletleri. 

Oturduğum yerden kalkıp plastik tabağı alırken Rhodey'e hızlıca gülümsedim. "Derste görüşürüz." Tabağı çöpe atıp Steve'e bakmadan dışarı çıktım ve basketbol sahasının soyunma odasına ilerledim.

***

Steve'den

İçeri girdiğimde ortak anlaşmamız olan son kabine ilerledim ve kapıyı açıp içeri girdim. Duvara yaslanmış ve kollarını önünde bağlamış Anthony Stark'ın gözlerinde arzudan çok öfke vardı. Hiçbir şey demeden bana ilerledi ve aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatıp beni sertçe öpmeye başladı. Öpüşüne karşılık verirken elleri boynumda arsızca dolaşıyordu.

Ufak bir inilti dudaklarımın arasından kaçtığında hırsla alt dudağımı ısırdı. Acıyla onu kendimden iterken kanın paslı tadını alıyordum. "Delirdin mi?" elim hızla dudağıma gidip akan bir iki damla kanı sildi. 

"Barnes?" dedi soru soran bir tonda. Aramızdaki durum başlayalı neredeyse 1 hafta olmuştu. Düşündüğümün aksine iyi gidiyorduk. Yani herhangi bir yerde gizlice öpüşüp elleşmek ne kadar iyi gidebilirse o kadar iyiydi. 

Cevap vermememe kızarak konuştu. "Barnes'la ne işin var?" gülümsememe hakim olamayarak başımı iki yana salladım. "Bana neden hesap soruyorsun ki?" Elleriyle yüzünü ovup bir süre bekledi. 

"Okulda istediğin herhangi birisiyle olur. Bilgin olsun Loki de eşcinsel. Barnes olmaz ama." işaret parmağıyla dışarıyı işaret ederek konuştu. "O kırmızı çizgi." Tek kaşımı istemsizce kaldırmıştım. Tüm çizgileri o çekiyordu. 

"Bana karışamazsın." elimle ikimizi işaret ederek konuşmaya devam ettim. "Sen bunu ne sanıyorsun? Sen benim sahibim falan değilsin." Kaşları öfkeyle çatılırken konuştu.

"Sana iyilik yapmaya çalışıyorum." Başımı iki yana salladım.

"İyilik falan yapmana gerek yok. Biz sadece-" parmaklarımla hayali tırnak işaretleri yaptım "takılıyoruz. Unuttun mu? Ben senin küçük pis sırrınım. Senin dışında da bir hayatım var." Bir an duraksayıp devam ettim. "Yoksa erkeklerden mi hoşlanmaya başlıyorsun? İbne kulübümüze katılmak istiyorsan sen de bizimle oturabilir-"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 14, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zararlı İlişkilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin