SAMANYOLU SAPAĞI / BÖLÜM 1

198 15 5
                                    

Bazı günler vardır. Takvimden yaprağını söküp atsan bile yaşadıklarını değiştiremezsin.

Yatağında uykuyla olan savaşını kaybedip doğruldu. Saate baktı ve uykunun onu neden sevmediğini anlamaya çalıştı. Diğer herkes gibi uyku da onu sevmiyordu. Ve o etrafa gösterdiği mutluyum maskesini uykuya da gösterecekti, belki işe yarardı.
Kafasındaki düşünceleri bir kenara atıp bedenini aynanın karşısında buldu. Yüzüne dokunduğunda karşısındakinin aslında ona ne kadar yabancı olduğunu farketti.
Saçları dağınık, yüzü hafiften solmuş, gözlerinde ışık olmayan bu beden onun muydu gerçekten.
Acilen kendini toplaması gerekiyordu. Onun mesleğini yapan biri için uyuyup dinlenmek büyük lüsktü.
Üzerine dolapta bulduğu bir kaç şeyi geçirip arabasına bindi. Gördügü rüyayı unutmak zorundaydı. Babası gitmişti ve önemli olan nasıl gittiği değildi. Bir şekilde gitmişti. Gözünde birikmeye başlayan yaşları sildi. Ağlamanın sırası değildi merkeze gelmek üzereydi. Babasına ihtiyacı olan küçük bir kız çocuğu değil de güçlü bir kadın olması gerekiyordu.

Merkeze ayak bastığında o günü diğerlerinden ayıran bir şey olacağını bilemezdi. Kimse bilemezdi.
Kalabalığın arasından Pınar'ı buldu.
"Ne oluyor" diye sordu ama ne olduğunu tahmin etmek zor değildi. Insanlar yalnızca kötü bir şey olduğunda bu kadar fazla bir arada olurlardı.
"Seri bir katil vakası var karşımızda, al şu kahveyi gün uzun olacak olay yerine gitmemiz gerekiyor,atla arabada anlatırım" dedi Pınar.
Sadece bir saat fazladan uykuya dalmıştı ve şimdi olanlara inanamıyordu. Pınar'ın uzattığı, masada durmaktan soğumuş kahveyi aldı. Nereye gidiyorlardı böyle.Seri katil vakası onu ismiyle bile ürkütüyordu. Şüphesiz bütün katiller acımasızdı, ama seri katiller bunun çok daha fazlasıydı.

"Yakın yerlerde bulunan iki kadın cesedi. Otopsi raporu daha çıkmadı ama muhtemelen cinayetin işleniş yöntemi aynı. Her şey aynı. Kadınlar çıplak bir şekilde ağaca bağlı bulunmuş. Cinsel istismar için detaylı bir rapor gerekiyor ama ilk gözlemlere bakılırsa buna dair bir ize rastlanmamış. Kurbanların yaşları birbirine yakın. Muhtemelen de donarak ölmüşler. Gerisini olay yerinde daha iyi anlıcaz. Ama bizi uykusuz geceler bekliyor."
Pınar'ı elinde tuttuğu kahve fincanını sıkı sıkı sararak dinledi. Babası gittiğinden beri uyuyamıyordu zaten. Uyuyamamak onun için sorun değildi. Asıl sorun masum insanlar öldürülürken bir şey yapamamaktı.
Araba olay yerine vardığında kafasındaki düşünceleri bir kenara attı.
Kurbanın bağlı olduğu ağaca yıldızlar çizilmişti. Samanyolundaki yıldızları andırıyolardı. Kurbanın bedenine eğildi. Dokunduğu beden bir kaç gün önce nefes alıyordu. Canlıydı. Bunu bilmek tüylerini ürpertti. Kurbanın koluna kazınmış 'D' harfini gördü. Bedeni yakından inceledikce göğsünün altında da 'Z' harfinin olduğunu gördü.
D ve Z neyi ifade ediyordu?
Katil bir mesaj mı vermek istiyordu?
Ağaca neden yıldız çizmişti?
Neden kurbanları soyuyor ama cinsel istismarda bulunmuyordu?
Onlardan ne istiyordu?
Kurbanın bedenini kapattı. Ona ve diğerlerine ne olduysa bulmak zorundaydı.
Pınar'a döndü. "Diğer kurbanın üzerinde harf buldun mu? " diye sordu.
"Sen de mi buldun?"
Aynı anda konuştular.
"D ve Z mi?" Ve aynı anda başlarını evet anlamında salladılar.
"D ve Z ne olabilir bir fikrin var mı Zeynep."
"Hayır. Ama olacak. Hiç bir sır sonsuza kadar kilitli kalmaz Pınar."
Konuşuyolardı ama onları izleyen bir çift gözden habersizlerdi.
"Kokumu alabiliyor musun Zeynep. Beni bulmak istediğini görebiliyorum. Soğugu hissedebiliyor musun? Bir gün Zeynep. Bir gün senin için gelicem. O sen olucaksın. Korku Zeynep. Onu iliklerine kadar hissediceksin. Yaklaşıyorum Zeynep. Geliyorum. "

SAMANYOLU SAPAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin