DÜZENLENDİ
YAZAR NOTU 1: Bölümler birkaç bölüm yazardan ilerleyecek şekilde devam ediyor. Ali, Melek, Celil ve Armağan kardeşler. Sima ile de Alperen kardeş. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
YAZAR NOTU 2: Esas kız 29 yaşında hatta 30 diyebiliriz çünkü bir kısımda yakın bir zamanda diye bahsediyorum. 17 yaşında liseden mezun olup ilk senesinde kazandığını düşünün 23 yaşında mezun olur kalan 6-7 yılı da kariyerine odaklandığını düşünerek okuyalım. Unutmayın ki bir kurgu :)
**
Odasından dışarıya çıkan genç kız neye uğradığını şaşırdı. Şuan da sırada bekleyen onlarca kişi vardı ve o kendisini çok bitkin hissediyordu. Hemen asistanına seslendi.
"Esra, güzelim bana sert bir kahve yapsana. Yoksa dayanamayacağım."
Esra, karşısındaki kadının yorgun gözlerini görünce hemen hızlı adımlarla kafeteryaya ilerledi. Yıllardır yanında olduğu kadını ilk kez bu kadar kötü görüyordu. Derin bir nefes alıp kahve işini hallettikten sonra bekleyenlerin arasından geçip odaya girdi. Genç kadın elleri başında gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Esra;
"Kahveni getirdim."
"Sağ ol canım. O kadar ihtiyacım var ki. Dün 9.5 saatlik bir ameliyata girdim ve ellerimi hissetmiyorum. Hiç dinlenmeden buradayım. Üstelik bekleyen onlarca hastam var."
"Ee ne yaparsın Armağan Akay. Sen de bu kadar başarılı ve ünlü bir doktor olmasaydın."
Genç kadın asistanının söylediklerine gülerken mırıldandı.
"Dünyaya bir daha gelsem yine doktor olurum. Bu çok yorucu kabul ama hastalarını iyileştirdikten sonra yüzlerinde oluşan o gülümseme her şeye bedel canım."
"Haklısın. Bende iznim biter bitmez döneceğim."
Esra hastanenin baş hemşiresiydi ve bir olayda yaralandığı için şuan hasta kabule bakıyordu. Ama hastanenin baş hekimi yakınıydı ve şuan da Armağanın asistanıydı. Armağan;
"Tamam canım. Sen sıradaki hastayı al bakalım içeri."
Esra kafasını sallayarak odadan çıktığında Armağan kendine çeki düzen verip üzerindeki beyaz önlüğünü düzeltti. Çok geçmeden içeriye hastası alındığında gözleri kısılmıştı. En nefret ettiği anlardan biriydi. Çocuklara kıyamıyordu ve şuan karşısında ona korkulu gözlerle bakan çocuk hastası vardı. Hemen masadan kalkarak küçük beyin yanına ilerleyip dizlerinin üzerinde çömeldi. Ve elini uzattı.
"Merhaba küçük bey. Ben Armağan. Aman Allah'ım ne kadar yakışıklısın"
Çocuk Armağanın bu sözlerinden etkilenip biraz da olsun rahatlayınca annesine baktı. Annesi de o sıra da Armağan'ın elini sıkmakla meşguldü. Armağan;
"Evet, sizi dinliyorum. Bu küçük beyin ne şikayeti varmış?"
Karşısındaki kadının yuvarlak gözleri yaşla doluyken Armağan rahatsızca yerinde kımıldandı. Kadın;
"Hocam. Benim oğlum, 2 yaşından beri kalp hastası. Damar sıkıntısı varmış sanırım. Dosyasını getirdim. Doktor doktor gezdim. Her biri kafasını çevirdi. Çok zor olamaz dediler. Sonra Cerrahpaşa'ya gittim. Orada ki Kalp Doçenti Kemal Bey, sizin adını verip yardımcı olursa Armağan olur. Ona git ve selamımı ilet dedi."
Armağan kadını dinlerken gözleri kocaman açılmıştı. Yeşil gözleri kararırken karşısındaki minik bedene bakıp gözlerini tekrar anneye çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I BERDEL
RomanceDoğu da büyümüş bir kızdan doğu hikayesi.... Klasik bir Töre hikayesi değildir. Başrol oyuncularımız okumamış veya cahil kesimden değillerdir. Hayat bazen her işi yolumda giden çok başarılı bir Doktor ile çok başarılı bir avukatı böyle birleştireb...