Öyle yorgundu ki genç adam artık yaşamak bile ağır geliyordu yüreğine. Merhametin kırıntısı bile kalmamamışken içinde, sanki bütün hislerini anne ve babasıyla beraber gömmüştü.Hissizleşmişti artık. Nefret dolu bir kalbi vardı. Sevmeyi bile unutmuştu. Mesela en son ne zaman mutluluktan göz yaşı dökmüştü onu bile hatırlamıyodu. Ama acıdan inlerken göz yaşı döktüğü çok olmuştu.
" Aşkım kahvaltı hazır "
Kerem'in düşüncelerinden sıyrılmasına neden olan Ebru'nun seslenmesi oldu. Aynanın karşısında durmuş donukça solmuş suretini izliyordu. Kafasını iki yana sallayarak bu saçma düşünceleri beyninin ücra köşelerinden kovarak, komidinin üzerinde duran saatini takmış ve salona inmişti. Genç adam sandalyelerden birini çekmiş ve oturup çayından bir yudum aldıktan sonra konuşmuştu
" Kahvaltıya gerek yoktu Ebru. Çıkmam gerekiyor zaten "
Ebru kaşlarını çatarken konuştu
" Aşkım daha doyamadım bile sana "
Kerem sinirle bir soluk verdi ve oturduğu yerden kalkıp Ebru'ya üstten bir bakış attı.
" Çocukça davranmakatan vazgeç Ebru . Hadi ben çıkıyorum yarın görüşürüz"
Ebru hiçbirşey demedi. Sadece iç çekerek Kerem'in evden çıkmasını izledi. Biliyordu Kerem'in onu sevmediğini ama hep bir ümit beklemişti. Sevdiği adamın da gözlerine aşkla bakacağı günü beklemişti genç kadın .
Onur dedesine ne dediyse desin ikna edememişti. El mahküm vosvosu dedesinden aldığı adrese götürmek için ayaklandı .Kerem'e haber vermek istemişti ama dedesi ant verdirmişti. Eli kolu bağlanmıştı genç adamın . Depoya geldiğinde vosvosun anahtarlanı cebinden çıkarıp kapısını açtı . Koltuğa oturup anahtarı çevirdiğinde memnuniyetsizce homurdandı .
" Ah dede ah Kerem bizi asla affetmeyecek "
Yaklaşık otuz dakikalık bir yolculuğun ardından Sarıhan Holdingin önüne geldi Onur. Arabadan inip kapısını kapattığında gözündeki gözlüğü çıkardı ve holdinge kısa bir bakış attı .Ayakları geri geri giderek içeri geçti genç adam. Yüreği el vermiyordu böyle bir kötülüğü kuzenine yapmaya ama dedesi mecbur bırakmıştı.
Kapıdaki güvenlik Onur'u gördüğünde yüzüne samimi bir gülümseme yerleştirdi ve
" Hoş geldiniz Onur Bey " dedi .
Onur karşısındaki güvenliği başıyla selamladıktan sonra içeri girdi . Zemin kattaki asansörün önüne geldiğinde içeri girdi ve 8. katın düğmesine basarak çıkmaya başladı .Birkaç saniyelik yolculuktan sonra asansörden indi ve Cihan Sarıhan'ın odasının önüne geldi . Kapıyı iki kere tıklattıktan sonra karşı taraftan
" Gir " komutunu duydu. Elindeki anahtara kısa bir bakış attıktan sonra gözünün buğulanmasına mani olamadı . İçeriden tekrar "Gir " diye bir ses duyduğunda kafasını iki yana sallayarak bu düşüncelerden sıyırılıp içeri girdi . Cihan Bey karşısında Onur'u gördüğünde memnuniyetle gülümseyerek konuştu
" Hoş geldiniz Onur Bey "
Onur karşısındaki adamın yüzüne iğneleyici bir bakış atarken araladı dudaklarını .
" Cihan Sarıhan . Hoş buldum"
Cihan Bey gülümserken koltuklardan birini işaret etti
" Lütfen oturun. Bir şeyler ikram edelim size"
Onur kafasını olumsuz anlamda sallarken konuştu
" Gerek yok. Bende bir emanetiniz var onu bırakıp gideceğim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
FantasyBir adam düşünün.. Amansız bir kazada ailesini, canın diğer yarısını kaybetmiş. Bir adam düşünün.. Tüm hasretini ailesinden kalan sarı vosvosla gidermeye çalışan. Peki dedesi bu vosvosu satılığa çıkarırsa? Vosvos'un satılması ailesine dair her şeyi...