16. Geceler doldu içime cevap veremedim.
Ben de yıkıldım yalnızlıkta
Ben de kırıldım paramparça
Bu yolun sonu yok, biliyorum
Üzülsek de, kırılsak da, darılsak da
Sen de kabul et ikimiz de seviyoruzSanki bir uçuruma yalınayak yürüyoruz
Yine de bir yerlerde arıyoruz
Ruhumuzu, ufkumuzu, sevgimizi
Yine de bir yerlerde buluyoruz
Geçmişe dair unutulmayan ne varsa
Ben sende yandım, sende söndüm
Çıkar yol bulamadım bu sensizliğe
Geceler doldu içime, cevap veremedim
Sadece gözyaşlarım kaldı sayfalarda.
Köhne bir barın içerisindeyim zaman ve mekan algımı yitireli çok oldu. Yanımda Yoongi var, kafamın çoktan uyuştuğunu hissedebiliyorum ve tüm ihtiyacım olan da bu. Jungkook beni zehirlemişti, bütün ruhumu onarılamaz bir şekilde paramparça etmişti. Gelişi de gidişi de yıkımdı benim için. Sabahtan beri ağlıyordum, dağılmaya ve ardından toparlanmaya ihtiyacım vardı ve Yoongi beni bulmuştu. Sabahtan beri beni susturmak için uğraşıyor, bana sevimli hediyeler alıyordu. Becerememişti. Beni yakan o değildi bu yüzden söndüren de o olamazdı zaten. Konuşamıyordum, kelimeler tutuklu kalıyordu dilimde. Dudaklarım mühürlenmiş gibi, sadece ağlamaya yarıyorlardı. Konuşmak istiyordum, bağırmak ya da çığırmak. İşte bu yüzden Yoongi beni bir bara getirmişti. İçeride fazla insan yok denilebilirdi. Biz kuytuda kalan bir masaya oturmuştuk. Yoğun bir şekilde müzik çalmıyordu hatta şu an Yoongi'den öğrendiğime göre Türk alternatif rock grubunun bir şarkısı çalıyordu. Mavi Gri- Ben sende yandım. Türkçe bilmiyordum ama şarkı içime işlemişti. Daha bir dolu hissediyordum, daha bir ağlamaklıydım şimdi. Dans pistinde dans eden insanlar yoktu, herkes adabıyla bira içiyordu ve Yoongi'ye beni böyle bir yere getirdiği için gerçekten de minnet duyuyordum. Ter kokusu ve ucuz alkol kokusu da yoktu ve bütün bunlar sakinleşmemi sağlıyordu. Kaçıncı sojumu içiyordum bilmiyordum.
'' Bir sorun var değil mi Jungkook ile? Bana anlatabilirsin, ben senin abinim Cho Hee. Bana derdini anlatmayacaksan kime anlatacaksın? '' Elinde tuttuğu birayı benim sojuma tokuşturup hafif çakırkeyif bir halde söylenmişti Yoongi. Gözleri kayıyordu ve nedense bu hali gerçekten de eğlenceli gelmişti bana. Bembeyaz teni vardı ve saçlarını yakın bir zamanda sarıya boyatmıştı. Bu ona inanılmaz bir hava vermişti. Daha erkeksi göründüğüne emindim.
'' Bu durumda ben de senin kardeşinim ama sen de bana Seulgi'yi anlatmıyorsun. Aranızda bir şey var, aptal değilim ben. Sadece neden birbirinizden uzak durduğunuzu söyleyin yeter. '' Kelimelerin dudaklarımda yayılmasını engelleyemiyordum. Gerçekten de sarhoş olmuş gibiydim. Belki aklım işlevini yitirmişti ama kalp kırıklığım hep olması gereken yerdeydi.
'' Gecenin sonunda anlatırım belki, şimdi dökülmesi gereken kişi sensin. Sevgili olalı bir ay olmadı mı siz? Her şey iyi gidiyordu, bizimle bile tanıştırmıştın. '' Yoongi dudaklarını büzüp başını ellerinin arasına almıştı. O da çok içmişti ve benim gibi sarhoştu belki de. Bir önceki sarhoşluğumda yanımda Jungkook vardı. Bunun ağırlığı yine kalbimin üzerine çökmüştü. Beraber pizza yiyişimiz, onu bir hayal sanmam burnumu sızlatmıştı. Ağlamamak için zor duruyordum şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mücevher - Jeon Jungkook. ✔
FanfictionLim Cho Hee paraya düşkün bir kızdır. 20 yaşındayken Güney Kore'nin en ünlü chaebolunun oğluyla evlenir. Jeon Jungkook adında ünlü bir mücevher tasarımcısıyla tanıştığında tüm hayatını sorgulamaya başlar. Tüm bunların yanı sıra evli olduğu gerçeği...