Dayanamam diye söylemiştim.

3.7K 303 367
                                    

3. Dayanamam diye söylemiştim.


Anne kavramı. Benim yerimde başka biri olsaydı annesine gittiği için mutlu olabilirdi. Annesiyle paylaştığı anılar, ettiği sohbetler... Ben geçmişe ve kaldığım eve baktığım zaman kocaman bir boşluk hissediyordum. Annem, babam... Hepsi benim için bitmemiş bir kitap, hatırlanmaması gereken gizli bir kalp kırıklığıydı. En çok da Kim Myung Soo biliyordu ailemi, hissettiklerimi... 

Şimdi yatak odasındaydık ve ikimiz de yatakta öylece uzanıyorduk. Çok nadir zamanlarda buluşurduk yatağımızda. Lambaderin ışığını loşa ayarlamıştı. İçeriye hafif bir sarılık hakimdi ve o elinde telefonuyla birileriyle mesajlaşıp gülüyordu.

'' Benden ne istiyorsun? Yarın anneme gitmemek için ne istiyorsan yaparım. ''

Telefona çevrili bakışlarını kısa bir süre için benimle buluşturmuş, sonrasında da gülümsemişti. Gülümsemesi sıcak, samimi ve benim için güzeldi. Ne yaşatırsa yaşatsın onun o güzel gülümsemesini inkar edemezdim.

'' Senden istediğim hiçbir şey yok ki karıcığım. ''

Sinirle önüme gelen saç tutamlarımı kulağıma iliştirmiştim. Bu evliliği neden devam ettiriyorduk biliyordum. Biliyordum ve bu beni nefesimi kesecek kadar zorluyordu.

'' Kim Myung Soo. Yıllar sonra senden ilk kez bir şey  istiyorum, anneme götürme beni. ''

Gözlerim dolmuş, sesim titremişti. Kendime engel olmak istesem bile engel olamıyordum. Yaşlı gözlerimi o görmesin diye aksi yönüne çevirmiştim ama onun umurunda bile değildi. Biraz sonra birini görüntülü aramış ve yanımda konuşmuştu.

'' Ji Hye... Sana tapıyorum hayatım. Karım mı? Duyuyor. Sorun değil... Evet, birbirimizi karşılıklı olarak rahatlatmamız lazım. ''

Üzerindeki beyaz iç çamaşırı ile birlikte yatak odasında bulunan banyodan içeriye girmiş, su sesini açmıştı. İnlemelerini ve kıkırdamalarını duyabiliyordum ve tanrı şahit kalbim çok acıyordu. Eun Sang'ı aramıştım. En azından onunla dertleşmek istiyordum. Telefon numarasını tuşladığımda çok geçmeden sesini duymuştum. Ona has bir enerjiyle benimle konuşuyordu.

'' İyi akşamlar güzellik. Bir sıkıntı mı var? ''

Evet, çok büyük bir sıkıntı vardı. Tırnaklarımı etime geçirip kanatmaya devam ediyordum. Dudaklarım dişlenmekten kanamaya başlamıştı. 

'' Gözlerimin içine baka baka... Bir başkasıyla konuşuyor. İsimler her seferinde değişiyor ama hissettiğim acı hiç değişmiyor, Eun Sang. ''

Bir müddet duraksamış ve derin nefesler almıştı.

'' Ne dersem diyeyim acını hafifletemem. Biliyorum... Ama artık kabullenmiş olman gerekmez mi? Boşan. Boşan ve kurtul ondan. ''

Yapamazdım. Sebebini kendime bile itiraf etmek istemiyordum. Başımı olumsuz anlamda iki yana sallamıştım. Onun görmeyeceğini bile bile...

'' Yarın anneme gitmek istemiyorum Eun Sang. Beni her seferinde... Beni her seferinde daha kötü bir şekilde yaralıyor. Hayır diyorum, hayır ben onu yeneceğim... Ama gün sonunda kalbimin kırıkları benim bileklerimi kesiyor. Bazen... Bazen yaşamak istemiyorum. Bunun sadece Myung Soo ile alakası yok. Derin bir nefret besliyorum kendime karşı.  Benliğimi en iyi tanıyan kişi benim, bu yüzden sen ya da başkaları ne derse desin kendime olan nefretimden vazgeçmeyeceğim. ''

Mücevher - Jeon Jungkook.  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin