PERCY JACKSON ve ÖLÜMLÜ TANRIÇA

Bölüm 1 Görev

Percy

Gaia zaferinin üzerinden yaklaşık 1 yıl geçti. Bu sürede Roma ve Yunan kampları iyice kaynaştı. Bizim yediliyi merak ediyorsanız; Frank, Hades'in evinde aldığı praetorluğu hala elinde tutuyor, Hazel'de onunla birlikte Roma kampında. Jason ve Pıper kışları Roma kampında kalıyor, yazın melez kampına geliyorlar. Leo ve Kalipso da buradalar.

Bize gelirsk, Biz Annabeth'le tamamen melez kampında kalıyoruz artık çünkü iyice büyüdük ve kokumuz artık canavarların dikkatini daha çok çekiyor. Ayrıca sadece bize değil ailelerimizde zarar verebiliyorlar. Ama boş zamanlarımızda annemi görmeye gidiyoruz. Eğer 2-3 gün boşumuz olursada San Fransisco'ya Bay Chase'i görmeye gidiyoruz. Gitmişken Roma Kampına uğramayıda unutmuyoruz tabi ki. Neden tek başınıza gitmediğimizi merak ediyorsanız, Annabeth annemi seviyor, hem tek kalmamızda istemiyor. Benim gönlüm de onun San Fransisco'ya tek gitmesine razı gelmiyor. San Fransisco çok uzak. Onun dışında haftada bir, bazen 2 haftada bir araştırma görevlerine, melez bulmaya ya da daha küçük görevlere çıkıyoruz.

Günümüze dönersek, Şuan Temmuz ayındayız. Yani Jason ve Piper burada. Çoğu kampçı burada. Tyson henüz izin alamadığı için gelemedi. Kıvırcık'ta hem doğa ruhlarını eğitiyor, hemde melez arıyor. Koç Hedge, karısı Melina ve çocuğuyla mutlu. Bende şuan boş boş geziniyorum. Çünkü, dün bayrak yakalamacada bayraklarını aldığım için bana biraz kızgın. Yine de pes etmiyor, benle aynı takımda olmuyor ve bir gün beni yeneceğine inanıyor.

Gezerken Travis'e rastladım. Bana Kheiron'un beni çağırdığını söyledi. Kesin yeni bir görev verecek bize. Büyük Ev'e doğru yürümeye başladım. İçeride Kheiron ve Annabeth beni bekliyordu. Yüzünde sinsi bir sırıtmış vardı. Bunu anlayabilecek kadar çok tanıyordum onu.

"Eee. Bilmiş kız söyle yine ne düştü bana?"

"Percy, bu sefer çok şanssızsın!"

"Neden?"

"Çünkü yeni meleze ben gidiyorum, sen kamptasın."

"Ne? Hayır. Olmaz. Yani...Kheiron?"

"O istedi"

Ben biraz homurdandıktan sonra, evin içindeki çeşmede bir parıltı olduğunu gördüm. Birisi bize ödemeli İris mesajı atmış. Hemen oraya doğru gittim ve Annabeth'e sordum

"Bir sikken var mı Ann?"

"Yosun kafa çeşmenin dibine bak."

Gerçektende orada bir sürü Altın Drahmi vardı. Hemen bir tanesini havaya attım.

"Ey, tanrıça İris kabul et adağımı. Göster bana."

Görüntüde Kıvırcık belirdi. Gülümsedim ve ona baktım.

"Hey, iyi misin dostum?"

Ama o mutsuz görünüyordu, yüzü bembeyazdı.

"Değilim Percy. Hemde hiç, baksanıza."

Bize ölü bir beden gösterdi.

"Sanırım Apollon meleziydi, kardeşide ölümlüydü. Onu korumak isterken öldü. Anlamıyorum, şehirdeki tüm bebekler bir kaç güne kalmadan öldürülüyor. Melez olmayanlar bile."

"Peki biz ne yapabiliriz?"

"Bir melez daha var, yani sanırım..."

Lafını kestim.

"Sanırım mı?"

"Evet, çünkü biraz karışık. Çaylak bir satirin melez sanacağı türden bir aura'sı var ama ben anlayabiliyorum tam olarak değil. Bir melez kadar güce sahip, canavar değil ve hiç birşeyin farkında değil. Onun yanındayken, öldü bu Apollon melezi zaten."

Kheiron sıkıntıyla sakalını sıvazladı. Ve bize döndü. O hala bebeklerin öldürülmesinde kalmıştı sanırım.

"Ikinizden birini araştırma görevine yollamak zorundayım ve bu Annabeth olamaz."

"Neden?" dedik ikimizde şaşkınlıkla.

"Yani Percy gidiyor."

"Bize yanıt vermiyorsun." dedi Annabeth sinirle.

"Bakın, görev Tanrıça Hera ile ilgili...."

"Kesinlikle olmaz." dedim kararlılıkla.

"Percy gidiyorsun."

"Ama Kheiron başka biri gitse olmaz mı?"

"Hayır, sen gidiyorsun."

"Peki görev ne?" dedi benim bilmiş kızım.

"Baksanıza bebekler ölüyor."

"Ama bize ne?"

Annabeth bana dik dik baktı ve açıklamaya başladı.

"Percy gerçekten Yosun Kafasın. Tanrıça Hera bebeklerin ve doğumun tanrıçasıdır."

"Sanırım anladım."

"Ve boşanma oranlarıda arttı. Kesinlikle bir problem var. Annabeth bu senin bulacağın melez hakkındaki bilgiler. New York'tan bir lisede okuyor."

Annabeth'e bir dosya uzattı ve oda okumaya başladı. Bende Kheiron'dan nereye gideceğimizi öğrendikten sonra kulübeme gidip yattım.

Ilk bölüm kısa oldu ama hemen devam ediyorum.