Arkadaşlar evet kehanetimizde geldi. Bu arada lütfen diğer hikayem olan OLİMPOS ve MELEZ MÜCADELESİ 1 # Kayıp Tanrıça kitabına göz atın. Teşekkürler :)))
PIPER
Percy'nin gitmesine herkes üzülmüş görünüyordu, hatta buna Ares kulübesindekiler bile dahildi. Bense delirtmek üzereydim. O benim kardeşim gibiydi, yeşilinin kaptanımda o. O, Percy Jackson'dı. Resmen kampta rüzgâr yerine hüzün esiyordu. Jason, yediler kehanetinde çok anlaşamamış olsada sonunda Percy'le barışmıştı ve birbirlerinin en yakın arkadaşları olmuşlardı. Hep birbirlerinin tarafını tutarlardı. Anlayacağınız onun da yüzünden düşen bin parçaydı. Kheiron, eğittiği bir Kahraman'ın daha öldüğüne şahit olmuştu. Bay D. Bile üzgün görünüyordu. Zeus yine melezler bizden iyi olamaz triplerine girip Olimpos'u kapatmıştı. Poseidon hiç durmuyordu, Dünya'nın her yerinde depremler oldu. Denizde dalgadan geçilmiyor.
Percy'ye kefen hazırlamak için bütün kulübeler gönüllü oldu. Hatta en sonunda birlikte hazırlamaya karar verdik ama Annabeth buna izin vermiyor, onun hala yaşadığına inanıyor. Özellikle Rachel'in ona söylediklerinden ve ettiği yeminden sonra çok ciddi. Rachel toplantının akşam olacağını söyleyince kendini kitaplara verdi. Sabahtan beri kulübesinden hiç çıkmadı. Söylediğine göre furialar hakkında araştırma yapıyormuş. Iyiki bir Athena melezi değilim.
Neyse, şimdiki zamana dönersek; Rachel'in yanına gittim.
"Rachel'in gerçekten kehanet geldi mi?"
"Evet"
"Peki neden daha önce söylemedin."
"Aslında bu kehanet yeni gelmedi ama taşlar yerine oturmaya başlıyor. Yani anlayacağın bu kişinin Percy olduğundan emin değildim, hala emin değilim ama denemekten zarar gelmez. Değil mi?" deyip sırıttı. O haline kahkahalarla gülebilirdim ama Percy'nin yasını tutarken bu doğru olmaz diye düşündüm. Birlikte biraz vakit geçirdikten sonra ben okçuluk dersime oda mağarasına doğru ilerledi.
****
"Okçuluk dersinden nefret ediyorum.." diye homurdandı yanımda biri. Yüzüne bakınca bunun Jessica olduğunu anladım.
"Ahh Jessica, kesinlikle haklısın."
"Çok saçma bir ders bence."
"Percy gibi konuştun."
Söylediğim şeyin farkına varınca hemen özür dilemeye başladım.
"Yani Jessica ben öyle söylemek istemedim.... yani bu senin suçun değil... sen olmasan bile Percy, Annabeth'i kurtarmak için bunu yapardı."
Kafasını yere doğru eğip, gözlerini toprağa dikti ve konuşmaya başladı.
"Piper, sakin ol. Ama tüm kampçıların dediği gibi bu benim suçum."
"Hayır canım. Eğer suçlu sen olsaydın, emin ol yaşıyor olmazdın. Annabeth'le ellerini kana bulamış olurdu."
Biraz önce telaşla çıkan sesim, şimdi kararlılıkla çıkıyordu. Jessica'da bu söylediğimden etkilendi sanırım. Gülümsedi. Biraz daha ok denen şeyi çözmeye çalıştıktan sonra toplantı için Büyük Ev'e doğru yürümeye başladık.
Büyük Ev'e vardığımızda herkes oradaydı. Bende hemen iki sandalye çekip birine oturdum, diğerini de Jessica'ydı oturması için işaret ettim. Ardından Kheiron konuşmaya başladı.
"Öncelikle neden başdanışman olmayan birinin toplantıya katıldığını merak ediyorsanız açıklayayım. O tam olarak bir melez sayılmaz. Melez kadar gücü var ama aura'sı bir melezinkinden çok farklı ayrıca Percy Jackson kaybolduğunda oda oradaydı."
Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.
"Asıl konumuza dönersek, bildiğiniz üzere Percy Jackson kayıp. Furialar la savaşırken kayboldu. Ona ne olduğu konusunda bir fikrimiz yok ama Kahin Rachel'in söylediğine göre elimizde bir kehanet varmış. Birlikte bunu değerlendirmeliyiz."
Sonra Rachel'e dönüp 'söyle' dercesine kafa salladı. Rachel'de kehaneti söylemeye başladı.
"Ölümlü Tanrıça bulunduğunda
Kayıp kahraman geri dönecek
Hainlik ne demek o zaman görecek
Beklenmeyen kişi onları ölüme götürecek
Kayıplar verilecek
Asıl düşman ortaya çıkacak
Buna Deniz'in oğlu kılavuz olacak
Bilgeliğin verdiği söz yerini bulacak
O zaman Olimpos'un düşmanı yok olacak"
Herkes şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu. Hiç ölümlü tanrıça diye bir şey duymamıştık hiç birimiz. Ama Annabeth konuşmaya başlayınca bütün bakışlar ona döndü.
"Tamam. Biz Athena kulübesi olarak, ölümlü tanrıçanın ne olduğunu araştırabiliriz."
Gerçekten heyacanlıydı. Percy gittiğinden beri ilk defa kendindeydi.
"Peki ama bu göreve kaç kişi gidecek ve bunlar kimler?" Diye zeka seviyesini belirten bir soru sordu Travis.
"Öncelikle, gidecek ilk kişi Annabeth." dedi Kheiron.
"Ve Percy yaşıyor.." dedi Annabeth ciyaklarcasına. Onun yanına gittim ve gülümsedim. Ardından aklıma gelen şeyle kıkırdadım. Herkes bana şaşkınca bakınca açıklama gereği duydum.
"Biri, kâhinimize biraz önce bulunduğu büyük kehanetten bahsetsin."
Bir kaç kişi Rachel'e kehaneti anlattı. Ardından Jason ani bir hareketle bize döndü.
"Bence bu durumdan Roma kampındakilerinin de haberi olmalı. Hem belki onlar bir şey biliyordur."
Geldiğinden beri hiç konuşmadığı için varlığını unuttuğum Thalia konuştu.
"Bunu birtek sen yapabilirsin Jason."
Bu sözleri üzerine herkes ona döndü.
"Romalılarla savaşa girmeyecek olsak bile onlarla konuşmamız bile tanrıların şizofren olmasını sağlıyor. Yani bir Romalı onlarla iletişime geçmeli. Eğer büyük bir savaşa hazırlanıyorsak tanrılara ihtiyacımız var."
Herkes onu onaylarcasına sesler çıkarınca Kheiron araya girdi.
"Tamam, o zaman Jason sen Roma kampındakilerle görüş. Annabeth siz Athena kulübesi olarak ölümlü tanrıçayı araştırın. Hermes kulübesindekiler sizde şansınızı deneyin belki Olimposlular ya da Poseidon ile iletişime geçebilirsiniz. Ayrıca sana gelirsek Jessica sende git ve yeteneklerini çözmeye çalış. Bunun dışında söyleyeceğiniz bir şey varmı?"
Ben tam 'yok' diyecekken Michel Yew araya girdi.
"Percy kayıp ama ondan önce bir görevden dönmüştü, bunun sonucunu bildiğimizi sanmıyorum."
Kheiron, Annabeth'e dönüp soran gözlerle baktı.
"Annabeth, Percy sana anlatmış olmalı."
Annabeth sıkıntıyla içini çekti.
"Haberler kötü. Öncelikle Zeus, Olimpos'u kapattı. Hera güçlerini kullanamıyor ya da kullanmıyor. Hades, yeryüzünde görülmeye başlanmış."
"Olimpos'u mu kapatmışlar yine?"
Bunu soran bendim. Çünkü en son kapattıklarında Dünyayı başımıza yıkıyorlardı.
"Tamam. Michel cevabını aldığına göre, herkes kulübelerine dönsün ve unutmayın zamanımız yok." dedi Kheiron benim sorumu görmezden gelerek.
Tam kulübelerimize dönecektik ki dışarıdan gelen tiz çığlık sesiyle hepimiz oraya döndük.
Sizce çığlık kime ait? Ölümlü tanrıça kim? Jessica ne? Percy nerede?
Sorulara cevap bekliyorum. Ayrıca hikayeyi en heyacanlı yerinde bırakmak çok keyifli...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERCY JACKSON ve ÖLÜMLÜ TANRIÇA
FanfictionBu bir Percy Jackson fanfiction kitabıdır. Zamanı Gaia zaferinden sonradır. Tabi ki Olimpos'un Kanı kitabında Gaia'nın yenildiğini farz ediyorum. Kitabın içinde Percabeth göreceksiniz. Kitap Olimpos tarafından seçilen bir ölümlü ve onun Percy ve Ann...