Jessica
Biran ölüp ölmediğimi merak ettim. Hayatımın kahramanıyla tanışmıştım ayrıca Yunan Tanrılarının gerçek olduğunu öğrenmiştim. Deliriyorum galiba. Kheiron, yanıma bir kampçı verdi ve kampı gezmemi söyledi. Percy'ye gelirsek, ondan haber alınamıyor. O buradaki en yüksek seviyedeki kampçı, kamp lideri, Poseidon kulübesinin baş danışmanı, mavi takımın kaptanı ve en çok göreve giden kampçıymış. Annabeth'den bahsetmek gerekirse o delirmek üzere. Resmen delirmek üzere. Long Island Körfezine bakan tepede tek başına oturuyor. Hemde tam 1 gündür. En yakın arkadaşı ve yediler kehanetinden bir kız aynı zamanda Aphrodite kulübesinin baş danışmanı Piper ona yemek yedirmeye çalıştı ama o umursamıyor bile. Kıpırdamıyor. Ayrıca bu duruma sinirli olan tek kişi o değil. Los Angeles'ta depremler oluyor. Denizde dalga hiç durmuyor. Percy son gittiği görevden kötü haberle dönmüş zaten. Gaia ortaya çıktığında ki gibi Olimpos, Zeus tarafından kapatılmış. Tanrıça Hera'nın güçleri etkisizmiş. Hades insanlara görünüyormuş. Olay karışık yani.
Piper bana kampı gezdirdi. Yediler kehanetindekilerin ne yaptıklarından bahsetti. İlk ve ikinci büyük kehanetten bahsetti, kampı, kulübeleri tanıttı. Percy burada çok değerliymiş. İlk ve ikinci büyük kehanet'de ondan bahsediyormuş çünkü. 3000 yıldır gelmiş en başarılı kahramanmış ve aynı zamanda en cesur olanıymışta. Kılıç derslerini o veriyormuş. Suçluluk duygusu hissediyorum, Percy benim kampa gelebilmem için geride kaldı sonuçta ama Piper, Percy'nin döneceğine inanıyor. Sonuçta Tartarus'tan dönmüş kişi o.
Ayrıca kampta Piper'in sevgilisi Jason'la, Leo ve Kalipsoyla, Travis'le, Conner'la, Drew'le, Kahin Rachel ile ve bir sürü kampçı ile tanıştım ama hiç birinin neşesi yok. Bunun haricinde Artemis Avcıları'nın lideri Thalia, Percy ve Annabeth'in en yakın arkadaşıymış. O yüzden Annabeth'e destek olmaya geldi. Onunla da tanıştım.
*****
Şuan belirsiz melezlerin kaldığı Hermes kulübesinde kalıyorum. Sahiplenilene kadar bütün melezler burada kalırmış. Neyse sabah kahvaltıda zar zor yer bulabildim ve yemek yedim. Şimdi Büyük Ev'e doğru gidiyorum. Bugün Percy'nin en yakın arkadaşlarından olan bir satir gelecekmiş. Toynaklı ihtiyar heyetindeymiş aynı zamanda ve Pan'ın ruhunun son parçasını taşıyormuş.
Büyük Ev'e girdiğimde içeride Rachel vardı.
''Merhaba Jessica''
''Merhaba Rachel''
Çok hüzünlü görünüyordu.
''Rachel iyi misin?''
''Ben mi? Ben.. ben iyi değilim Jessica. Percy benim bu dünyaya geçiş yapmamı sağlamıştı. Bana bir sürü macera yaşatmıştı. Annabeth ile ilk tanıştığımızda anlaşamamıştık ama şuan en yakın arkadaşım ve o da bitik durumda. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Şuan Kıvırcık'a ihtiyacım olduğu için çağırdım. beni anlayabilecek sayılı kişilerden biri o.''
''Sanırım anladım.''
''Jessica baksana.''
''Efendim?''
''Percy'nin son sözleri neydi?''
''Şeyyyy sanırım 'Annabeth senden istediğim, ne olursa olsun sadece yaşa. Seni seviyorum.' dedi. Evet kesinlikle böyle söyledi.''
''Evvet'' dedi Rachel sevinçle.
''Ne oldu Rachel?''
''Benimle gel.''
Onu takip ettim. Birlikte kampın içinden geçtik. Arenayı, kulübeleri geçtik ve Annabeth'in oturduğu (daha doğrusu kendine ölümebıraktığı) yere geldik. Rachel yanına gitti ve oturdu. Annabeth'de hiç tepki vermedi. Sonra Rachel konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERCY JACKSON ve ÖLÜMLÜ TANRIÇA
FanfictionBu bir Percy Jackson fanfiction kitabıdır. Zamanı Gaia zaferinden sonradır. Tabi ki Olimpos'un Kanı kitabında Gaia'nın yenildiğini farz ediyorum. Kitabın içinde Percabeth göreceksiniz. Kitap Olimpos tarafından seçilen bir ölümlü ve onun Percy ve Ann...