when we first came here

6.6K 486 74
                                    

markette çalışmak jimin'in çalışmak istediği son işlerden biriydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

markette çalışmak jimin'in çalışmak istediği son işlerden biriydi. içerisi rutubetliydi ve müşterileri her zaman çok kabaydı. şehrin en kötü semtlerinden birinde oturması bu durumu doğuruyordu. yağmalanacağı veya bıçaklanacağını ya da her ikisinin de gerçekleşeceğini düşündüğü kaç gün geçirdiğini hatırlamıyordu bile.

ama bilirsiniz. para paradır. bu bokluklara göğüs germeniz gerekse de.

jimin'in en sevmediği şeylerden biri de bir grup havalı çocuğun gelip sanki marketin sahibi gibi yürümeleriydi.

patronu jimin'i bu tipler hakkında uyarmıştı. istediklerini çaldıklarını ve umursuzca rafları dağıtıp gittiklerini.

serseriler, demişti onlardan bahsederken.

hatırlanması gereken en önemli şey, onlar çalarken buna izin vermekti. bıçakları ve silahlar olabilirdi. jimin'in güvenliği öncelikli gelmeliydi. ama bu siktiriboktan ergenlerin böyle kibar bir insandan çalmaları jimin'in zoruna gidiyordu.

bugün de kasada durduğu durgun akşamlardan biriydi jimin'in. böyle boş olduğu zamanlar genellikle kasa masasının kenarında çalışır veya ödevlerini bitirirdi. patronu buna izin vermişti.

pazartesi akşamları haftalık ödevlerini bitirdiği geceler olurdu. haftanın en yavaş ve boş geçen günüydü.

yazdığı nota o kadar odaklanmıştı ki içeri giren müşteriyi fark etmedi bile jimin.

kasanın ön tarafında duran küçük oyuncak zile vurana kadar da fark etmemişti. jimin kafasını kaldırdı ve kötü çocuk sözcüğünün, sözlük anlamını karşılayan çocuğa baktı. tamamen siyahlar üzerine giydiği siyah deri ceketi ve boynunda beliren dövmesiyle bayağı yakışıklıydı.

"oh, özür dilerim. nasıl yardımcı olabilirim?" jimin yumuşak ses tonuyla sordu.

"bir paket sigara." emredercesine kaba bir şekilde konuştu.

"tabii. $15."

"ne? bir sigara için mi?"

"nikotin için yeni vergi geldi. akciğer kanseri istiyorsanız bunun için ödemelisiniz." jimin dudaklarını büzdü.

"bu vergi değil. fiyat şişirme." siyahlı çocuk yüksek sesle iç çekti. hiçbir kelime söylemeden kasanın önünde duran şeker kavanozunu aldı ve çıkışa ilerken birini açıp ağzına attı.

"hey bunu yapamazsınız!!"

"izle beni."

ve böylece karanlık sokakta kayboldu.

okuyan çıkarsa şimdiden teşekkürler
💌🥺💌

convenience store :: jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin