jungkook için markete uğramadığı ilk günler kolay geçmişti.
ama sonrasında her gece kendini bir blok ötede marketin penceresinden huzurlu bir şekilde sarışın çocuğun kitap okumasını izlerken buldu.
içeri girip onu rahatsız etmek jungkook için şu an çok cezbedici görünüyordu. yapacak iyi bir şeyi de yoktu zaten.
ikinci ve son olan görüşmelerinin ardından bir hafta geçtikten sonra çocuğun kasasının önünde dikildi jungkook.
"görüşmeyeli uzun zaman oldu." jimin siyahlı çocuğu içeri girer girmez, jimin'in yönüne bakma fırsatı bile vermeden, karşıladı.
jimin'in dürüst olması gerekirse, çocuğu canlı olarak tekrar gördüğü için mutlu olmuştu. son gördüğünde yarı ölü gibi görünüyordu.
"beni bu kadar çok mu özledin?" siyahlı çocuk sataştı. jimin ise sadece gözlerini devirdi.
jungkook'un ihtişamına düşmeyen birkaç insandan biriydi jimin. ve jungkook bu durumdan kesinlikle onurunun zedelendiğini düşünenlerdendi ama jungkook onu bu yüzden suçlayabilir miydi? eğer dükkanından sürekli bir şeyler çalmaya çalışan bir çocuk onunla flört etseydi jungkook da baya sinirlenirdi.
yine de bu durum onu üzdü.
"ne okuyorsun?" jungkook kasadan uzanarak bakmaya çalıştı.
"hayvan davranışı bilimine giriş."
"kulağa vahşi geliyor."
"öyle. çokça, uhm , fotoğraf falan." jimin boğazını temizledi.
"okuyorsun demek, huh?"
"mhm evet, sen?"
"hayır. benim tarzım değil."
jimin buna çok şaşırmamıştı. şu an ön yargılı davrandığının farkındaydı ama bir şeyleri tahmin etmek zor değildi. "ne yapıyorsun burada?" jimin gerçek bir merakla sordu.
"ne? bir markete girmek için neden belli değil mi?" sinsi bir şekilde gülümsedi parasını ödemediği başka bir şekeri daha ağzına atarken.
jimin tropikal meyveli şekerin onun favorisi olduğunu düşündü. (ç)aldığı tek şeker türü onlardı.
jimin onunla tartışmak için çok yorgundu o yüzden sadece iç çekti. ardından cüzdanını çıkarıp onun aldığı şeyin parasını tekrardan ödedi.
"faturam büyük olucak galiba?"
"ödesen iyi edersin."
"göreceğiz."
"saat geç. olman gereken bir yer ya da çalman gereken şeyler falan yok mu senin?"
jungkook omuz silkti. "eğer olmam gereken bir yer olsa burda olur muydum sence?"
jimin cevap veremeden jungkook cebinden sigara paketi çıkardı. içinden bir tanesini çektikten sonra jimin'in önünde sigarayı yaktı.
"hey, içeride sigara içemezsin!" jimin onu azarladı.
"izle beni."
jimin onu tekrar azarlamak yerine ağzından sigarasını çekti ve yere atıp üstüne basarak söndürdü.
"ne halt ediyorsun?"
"pasif içicilikten kaynaklanan bir kansere yakalanmak istemiyorum. kapı hemen şurda, dışarıda iç!"
"ama senin yanında olmak istiyorum."
jungkook jimin'in yanağında oluşan pembeliklere gülümsedi. sinirden ya da utançtan, neyden kaynaklanıyorsa kaynaklansın. jimin'den böyle bir tepki almak hoşuna gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
convenience store :: jikook
أدب الهواةjungkook için marketten bir şeyler çalmak jimin işe alınmadan önce daha kolaydı. sigaralar jimin işe alınmadan önce bu kadar pahalı da değildi! her ne kadar buraya gelmeyeceğini söylese de jungkook kendini jimin'in ekseni etrafında dönerken buluyor...