and when we come for you

3.2K 396 42
                                    

"jimin?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"jimin?"

"sen," jimin öfkeden köpürmüş bir şekilde jungkook'a döndü. "nasıl yapabildin?"

"ne?" jungkook yutkundu.

"ben içeriye geçtiğimde bira şişesi çaldın."

jimin öğrenmişti bile. jungkook sessiz kaldı. kendini savunmak için çok yorgundu. zaten savunulacak bir tarafı da yoktu.

"yemek almana izin verdim, sana karşı iyi davrandım. hatta seni arkadaş olarak gördüm. ve sen bu iyiliğimden yararlanıp bira çaldın, ne için? birkaç saatlik bir parti de sarhoş olmak için."

"jimin."

"senin yüzünden kovuldum." jimin tüm hüsranını bağırarak attı. gözyaşları kendini göstermeye başlamıştı. "tanrım, senden hoşlandığımı düşünmüştüm! ha! bok kafalı ben."

jungkook orada sadece durdu ve jimin'in tüm duygularını ortaya dökmesini izledi. yanakları kızarmış, gözleri yaşlı bir şekilde bile çok güzel görünüyordu.

"bir şey söylemeyecek misin?"

"özür dilerim."

"sadece bu mu?"

"seni işinden kovulmak zorunda bırakan bir pislik olduğum için özür dilerim. ama onu parti için çalmadım."

"ne diyorsun şimdi? dün bana partiye gideceğini söyledin!"

"yalan söyledim. o gece yapacak hiçbir şeyim yoktu. benimle gelmeni istedim ama senin işin olduğu için tek başıma içtim."

"tümünü sen mi içtin?" jimin yumuşamaktan nefret ediyordu. şu an bunların önemi yoktu. burdan siktir olup gitmeliydi. ama yere çakılmış gibiydi. kıprayamıyordu.

"evet, yani...çoğunu."

"of! senin sorunun ne?" jimin, jungkook'un koluna vururken bağırdı.

çok fazla sert vurmamıştı. ama jungkook omzunu tutarak geri çekildi ve acıyla tısladı. gözlerinin sulanması yalan olmadığını gösteriyordu.

"koluna ne oldu?" jimin'in gözyaşları kurumuştu. burnunu çekti ilgiyle gözüne bakarken. ileri atılmayı denedi ama jungkook tekrardan geri çekildi.

"bana dokunma."

jimin bugün ilk defa jungkook'un yüzüne baktı. gözleri her zamankinden daha çok kızarmıştı. ve kaşının kenarındaki kan pıhtı şeklinde kendini belli ediyordu.

yaralı olmayan kolunun omzuna attığı kocaman bir çanta vardı.

jimin'le takılmak için çantaya neden ihtiyacı olsun ki?

"bir yere mi gidiyorsun?" jimin'in sesi yüksek ve sinirli bir şekilde çıkmıyordu artık. kovulma meselesi bekleyebilirdi. şu an jungkook'un konusu daha önemliydi.

"evet."

"nereye?"

"bir yere."

"gideceğin yer hemen şimdi değil sanıyorum?"

"yani.. evet. neden?"

"bugün bana sözün vardı. aç olmalısın. şimdiye kadar bir sandviç yerdin her zaman."

jungkook yine jimin'den nefret etti. bunları hak etmiyordu. o'nun böyle davranmasını hak etmiyordu. jimin'i asla hak etmiyordu. ama onu bırakamayacak kadar yanında olmayı seviyordu. jungkook hayatında ilk defa bencil olmayı seçti ve jimin'i takip etti.

az önce kral fm alt yazıda okudum jungkook jimin'e "i'm not just a fuck-up, i'm the fuck-up you need" şarkı sözlerini göndermiş.....

finale doğru acele edilmiş b.k gibi bir bölüm özür dilerim ksjdjsjs...

convenience store :: jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin