8. Playboy (Liam Payne)

11.4K 226 38
                                    

Üzerimdeki yarım turuncu-beyaz üst ve mini pileli eteğimle tam bir ponpon kız kaptanını temsil edebilecek konumdaydım. Bankın üzerindeki turuncu ponponları alıp soyunma odasındaki diğer kızlara döndüm.

"Acele edin, maç başlamak üzere." Kızlar beni onayladıktan sonra soyunma odasından çıkıp hızla basketbol maçının yapılacağı salona doğru yol aldım. Dizimin hemen altında biten beyaz çoraplarımı eğilip çekiştirdim.

"Umarım salonda hareketlerine dikkat edersin." Arkamdan gelen kalın sesi duymamla birlikte kısa bir çığlık kopardım. Arkama döndüğümde elim kalbimin üzerindeydi. Beni fena korkutmuştu. "İlk defa mini etek giyiyormuş gibi davranıyorsun." Liam önümde durduğunda alt dudağını dişlerinin arasına alıp başını yana eğdi ve bacaklarıma doğru baktı.

"Seni aptal! Beni korkuttun." Liam'a bağırdım. Ardından kaşlarımı çatıp ona sinirli bir şekilde baktım. "Koridorda benden başka kimse yok sanıyordum. Ayrıca sana neden hesap veriyorumki ben. İstediğimi yaparım!

Liam derin kahve bakışlarıyla gözlerimi deldi geçti. "Emin ol yakın zamanda o attığın çığlığın daha yükseğini gerçekleştireceksin ve bu yine korkudan olacak." Gözlerimi devirdim. Hiç pes etmiyordu. Altı aydan beri peşimde dolaşıyor sözde tacizde bulunuyordu. Hareketlerimi kısıtlamaya çalışıyordu, sanki sevgilimmiş gibi!

O popüler olandı, peşinde bir sürü kız vardı. Bir geceliğine kullanıp bir daha yüzüne bakmadığı kızları saymıyorum bile -onları saymam için neredeyse bir günü ayırmam gerekir-. Ona bu yüzden yüz vermiyordum ama işin garip kısmı, bana olan ilgisi hoşuma gitmiyor değildi.

"Seninle ilgilenmiyorum, Liam. Peşimi bırak artık." Elimle omzuna hafif bir şekilde baskı uyguladım. Omzu bir santimetre bile olsun hareket etmemişti. Ellerini, gerinip turuncu şortunun ceplerine soktuğunda kalın sesini tekrar işittim.

"Tam tersine benden apaçık hoşlanıyorsun." Başını benimkine yaklaştırıp kalın, loş ışıkta dahi tonunu belli eden pembe dudaklarını ileriye doğru uzatıp küstahça konuştu. "Benim için yanıyorsun." Fısıldayışı tüylerimi diken diken yaparken onun sırıttığını gördüm. "Her gece sert vuruşlarımı içinde hissetmenin hayalini kuruyorsun." Kollarını belime sıkıca sarıp beni kendine çektiğinde hazırlıksız yakalanmıştım. "Benimle bir gece dahi geçirmek için nelerini vermezdin." Kelimelerin dudaklarından yavaşça dökülüşünü izledim. Ellerimi göğsüne bastırdım. "Bu dudakların seninkilerle dans etmesini o kadar çok arzuluyorsunki." Gözlerimi dudaklarından gözlerine çıkardığımda koyu, parlak kahveleri başımı döndürdü. Onu gerçekten arzuluyor muydum? Parmakları sırtımın bitişi-kalçamın başlangıçı olan kısma baskı uyguladığında baştan aşağıya titredim.

"Geç kalmayın dedi, sinirlendirmeyelim şunu. Çabuk olun!"

Kızların sesini duyduğumda hızla Liam'dan ayrıldım. Arkamı döndüğümde onun tok sesini duydum. Kelimeleri seri bir şekilde dudaklarından döktü.

"Bu gece."

Dudağımı ısırıp adımlarımı hızlandırdım. Salona giriş kapısını açmadan önce derin bir nefes alıp saçıma çeki düzen verdim. Ben yerimi aldıktan kısa bir süre sonra kızlarda geldi. Bir iki tane sarı-kafa bana ters ters baktığında görmezden gelmeye çalıştım. Bizi görmüşler miydi? Okulda biriyle adım çıkacaksa bu kişi Liam olmamalıydı. Bir 'playboy'la değil.

Maç sona erdiğinde muhtemel bir şekilde Liam'ın kaptanlık ettiği takım kazanmıştı. O çok becerikliydi. Omuzları, kolları nefesimi kesiyordu. Oyun boyunca en çok sayıyı atan kişi oydu. Saçının şeklinden ayakkabı bağacıklarına kadar 'hey b*tch, ben mükemmelim' havasındaydı. Ve.. Saçlarının ıslak olmasına neden olan o ter.. Onu daha cazip kıldığı için içimden bir küfür savurdum.

One Shots [One Direction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin