5-Çökmüş Kanatlar

75 4 1
                                    


Kapıyı yavaşça kapatıp,istemeyerek çıktım.

Hastaneden çıktığım an,keskin bir soğuk sardı çevremi ama soğuk boşa çıkıyordu.Kalbim uzun zamandır eski ritmini unutmuş ve yeni ritimler keşfetmeye devam ediyordu.Kafamı iki yana sertçe sallayıp hızlıca ilerledim.

Aniden durup arkama dönüp olduğu odanın penceresine baktım.Şimdi ya uyuyor ya da gözleri tavanda, yaşlar yine adeta sel gibi boynuna doğru yol alıyordur.

Derin bir iç çekip adımlarımı hızlandırdım.Saate bakmak için cebime elimi attım ama telefonum yoktu.Acaba olay yerinde mi düşürdüm?

Olay yerine doğru ilerledim.Doğrusu orada olsa bile, bir çok insan vardı,elbet birisi almıştır.

Gittiğimde iki kişi bekliyordu.Birisi idollere taş çıkaracak kadar yakışıklı,diğeri ise uzun ve sakindi. Birbirine sarılmış birisi ağlıyor,uzun olan ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu.Acaba yakınları falan mıydı?

İyi olduğunu söylemek için adımlarımı hızlandırdım.Beni görünce hemen göz yaşlarını silmeye çalıştı.

"Burada olan kazada, yaralanan kişinin yakınları mısınız?"Birbirlerine bakıp uzun olan

"Arkadaşlarıyız"dedi.

"Şu anda hastanede kendisi zaten o kadar uzakta değil yürüme mesafesi."

Arkama baktığımda aslında o kadar da kısa olmadığını anladım.Onu hastaneye götürürken sanki dahada azdı.Ya da o an kollarımdaki bedene odaklanmaktan kendimi kaybetmiştim.

Yakışıklı olan birden tekrar ağlamaya başlamıştı.

"Neden?neden sanki bu acılara katlanmak zorunda!Anlamıyorum.Bir gün bunlara dayanamazsa..."

Hıçkırıklar içinde yere çöktü.Yanındaki beden onu kaldırıp küçük bir teşekkürler
deyip,elindeki telefonu bana uzatıp"Bu sizin olmalı."
onaylayıp aldığımda,koluna arkadaşını aldığı gibi ilerlediler.

Acı derken, neyi kastetmişti.
Ne olmuştuda o melek bu kadar çok yorulmuştu.

Yine çevremi sarmış sorular eşliğinde,sokakta dolaşıyordum.Beni sevse,güvense acısının dermanı olmak için elimden gelen her şeyi yapardım,her şeyi.

Birden denizin o yosun kokusu burnuma dolunca,yine o banktaydım.

Nedense kendimi hep burda buluyorum.Acaba yine gelirmiydi.Yeniden ağlasam yine gelip silermiydi o büyülü elleriyle.

Doğrusu daha yeni kaza geçirdi.Benim düşündüklerime bak.

Acaba o iki adam kim di?Neden bu kadar endişeliydi.Hiçte buralarda gördüğüm tiplere benzemiyorlardı.Kim bilir.

Soğuk kendini hissettirince eve gitmeye karar verip kendimi dahada büzüştürüp ilerledim.

Kapıyı açtığımda içerideki sıcaklık vurup o kadar mayıştırdıki, direk kendimi koltuğa atıp uyumuşum.Kalktığımda çoktan hava kararmıştı.Acıktığımı hissedip dolabı açtım.Bir gün önce aldıklarım yerlerinde duruyorlardı.

İçlerinden birini alacakken kapı sertçe vurulmaya başladı.Birden sıçrayıp bekledim,gece gece kim olabilirdi?

Kapıya vurmayı bırakmıştı.Işığı açıp kapıyı açtığımda,yerdeki bedene şaşkınca bakmıştım.

Biraz gözlerini aralamıştı ve elini güçsüzce kaldırmıştı,sanki yardım istercesine.Hemen havadaki elini omzuma atıp belinden kavrayıp kucağıma aldım.Kapıyı ayağımla kapatıp koltuğa yavaşça o yorgun bedeni yerleştirdim.
Yanına çökerek
"Neler oldu sana hastanede olman gerekmiyor mu?"Gözlerini güçsüzce aralayıp

"Hastane beni çok sıktı.İlk başta bir kafeye girdim. Hastanede danışmandan ismini almıştım.Orada ki çalışanlara sordum seni,onlarda burada olduğunu söylediler."

Odama gidip battaniye yi aldım.Aşağı koşar adımlarla ilerleyip yavaşça üzerine örttüm.
Sıcaklığı hissetmiş olmalıki yüzünü küçük bir gülümseme sardı.Anında kendini uykuya vermişti.

Gerçekten bir an insan olduğundan şüpelenmiştim.Bir insan olmak için bu kadar kusursuz olunamazdı değil mi?Ve bu kadar kısa bir zamanda iyileşmesiYanında çökmüş, başımı koltuğa dayayıp bir iki dakika baktım.Bu şansı kaçıramazdım değil mi?Yerimden yavaşça kalkıp mutfağa parmak ucuyla ilerledim.

Açsa ona bir şeyler hazırlamam lazımdı.Suyu kaynatmak için tencereye su ekleyip ocağa yerleştirdim.Dolaptaki erişteleri alıp tezgâha indirdim.Acaba domatesli sever mi?Sırtımı tezgâha yaslayıp düşüncelerin beni sarmasına izin verdim.

O iki adam acı derken neyi kastetmişlerdi.Ona bu kadar zarar veren kimdi?Doğrusu kızın bir ailesi varmıydı?Bunca olay geçmişti ve o iki kişiden başka kimseyi görmemiştim.

Onun bir an içeride olduğu aklıma gelince içimi saran heyecanla yerimden irkilip ocağa döndüm.
Su kaynamaya başlamıştı.Hemen altını kapatıp eriştelere ekledim.Çıkan güzel kokuyla uyanmış olmalıki içeriden ayak sesleri geliyordu.

Kapının yanına ilerleyip ucundan baktım.Başını pencereye yaslamış dışarıyı seyrediyordu.Bu anı bozmak istemeyerek sessizce yanına ilerledim.Dışarısı bembeyaz olmuştu.Ne zaman bu kadar kar yağmıştı?

"Bana nedense kış, diğer mevsimlerden daha iyi gelmiştir."

konuşmamla irkilmiş,biraz uzaklaşmıştı benden.Yüzündeki korkmuş ifade silinip yerini bir tebessüme bırakmıştı.Kafasını yukarı aşağı sallayarak onayladı.
Biraz sustuk.Sadece yağan karı seyrettik.Bu sefer sessizliği o bozdu.

"Adım Sun hi."

Elini uzatmıştı.Hiç bekletmeden tuttum.

"Jungkook"

"Evet biliyorum."dedi ve elini yavaşça çekti.Bakışlarını pencereye çevirip

"Burada tek mi yaşıyorsun?"

"Evet"

"Şey,seni gece gece rahatsız ettiğim için çok özür dilerim."Birden ayaklandı.

"Ben gitsem iyi olur.Her şey için teşekkürler."

Tam sırtındaki battaniyeyi koltuğa bırakıp gidecekken,kolundan tutup durdurdum.Bana dönünce dudakları aralanmıştı.Kolunu yavaşça bırakıp

"Aç olmalısın,bir şeyler yemek zorundasın.Israr ediyorum."

Reddedemeyeceğini anlayıp başıyla onayladı.

Mutfağa ilerlediğimde arkamdan beni takip ederek çekingen bir şekilde ilerledi.Oturması için sandalyeyi çekip oturmasını bekledim.Yavaşça gelip tereddütle oturdu.Tezgâhın üztündeki erişteleri alıp bir tanesini onun yani sun hi nin önüne koydum.

İsmi buydu sun hi.

Önündeki erişteye bakıp kokladı.

"Çok güzel koyuyor."

Ağzımdaki eriştelerden dolayı konuşamayıp gülümsemeye çalışmıştım.Bana bakarak dudaklarından bir kıkırdama çıktı.O kadar güzelki az kalsın boğulacaktım.Son anda boğazımdan geçti.Fark ettiememek için masanın altından göğsüme vuruyordum.
Sessizliği bozarak.

"Ailen var mı?"Dikkatimi eriştelerden çekip soruya yönelttim.

"Hayır,yani evet."Dediğimden anlamamışcasına kaşlarını çattı.

"Beni bırakıp gittiler desem sadece."
Beni onaylayıp önündeki erişteyi çubuğuyla karıştırdı.

"Peki senin?"dediğimde.

"Yok."Üzgün bakışlarım onu bulduğunda 

"Bir yangında sadece beni kurtarabilmişler."

Bunları söylerken birer damla göz yaşı yanaklarından masaya düşmüştü.Onu böyle görmek o kadar acı veriyor ki.

"Bence bu hayatta illaki anne ya da babaya aile denmemeli.Aileyi aratmayacak kadar güzel insanlarla karşılaşabilirsin."Yaşlarını silip gülümsemişti.

Masada ne kadar konuşmuşuz hatırlamıyorum ama en güzel anım olarak zihnimde kalıcağı kesindi.

844kelime

Oy vermeyi unutmayınız.💜

Ay Işığındaki Çiçekler | JKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin