Tartışmasız bütün insanların doğasında kontrol edilme isteği vardır. Bazen zaman kavramının bizi ne kadar ele geçirdiğini fark etmeyiz bile bu yüzden. Bundan yıllar önce insanlar mekan ve zamanın iki ayrı boyut olduğuna inanırlardı. Einstein bu düzeni bozacak bir teori atmıştı ortaya: "İzafiyet Teorisi". Mekan ve zamanın ayrılamaz bir bütün olduğunu burada anlamıştık aslında. Bütün fizikçilerin aksine Einstein, yine herkesten farklı olduğunu ortaya koymuştu. Size bunu açıklamak çok zor inanın bana ama bir şekilde anlatmaya çalışacağım. Yer çekimine yakın olan yerde zaman çok daha yavaş akar, yer çekiminden uzaklaştıkça zaman gittikçe hızlanır. Yani bir dağın zirvesindeyseniz, size nazaran magmaya yakın olan insanlardan daha hızlı yaşlanıyorsunuz demektir. Korkmayın, dünya için bunlar sadece nano saniyelerden ibaret. Ancak, uzayda bir kara deliğin etrafındaysanız işte işler o zaman birazcık karışacak demektir. Kara deliğin etrafında ki çekimden dolayı zaman sizin için yavaşlayacak ama dünya için aynı hızda ilerleyecek demektir. Bu da dünyaya döndüğünüz zaman geleceğe gitmiş olduğunuz anlamına gelir. Tebrikler! zaman yolculuğu yaptınız.
Uzun yıllar boyunca, zaman yolculuğu insanlar için hep bir merak ve gizem olmuştur. İzlediğiniz bir çok filmde, okuduğunuz bir çok kitaplarda, popüler kültüre göre insanlar zamanda yolculuk yapmak için ışınlanmış gibi gösterildiğini biliyorum ama zaman yolculuğu mümkün olmasının yanı sıra düşündüğümüzden çok daha farklı bir şekilde yapılabiliniyor. Her ne kadar geçmişe gitmek Hawking'e göre teorik olarak imkansız olsa da neden olmasın diye insanı düşündürmüyor değil.
İşte şimdi bana geliyoruz, bundan yıllar yıllar önce ben tam yedi yaşındayken ilk zaman yolculuğumu yaptım. Gelecekten bir güne gittim ve hala o günün gelmesini istemiyorum. Aslında bunu anlatmakta istemiyorum. Her neyse, zaman yolcuğu bizim ailemizde genetik bir hastalık. Dedem buna "karadelik" hastalığı diyormuş. Ben dedemi hiç görmedim çünkü otuzlu yaşlarının sonunda ortadan kaybolmuş. Gençken gelecekte yaşamak istediğini, hatta bu zamanda bile olabileceğini düşünüyorum.
Başka bir zamanda sıkışıp kalma korkusundan dolayı bu zamanda insanlarla arkadaş bile olmamaya çaba gösteriyorum. Bu yüzden hakkımda bir sürü takma isim bile var. ama çoğunlukla "asosyal" diyip kenara çekilirler. Artık takmamayı öğrendim bu yüzden okula gidip derse girip başka bir şey yapmadan çıkıyorum. Yaptığım zaman yolculuklarından dolayı çoğu dersi kaçırıyor olsam da okula gelebilmek için elimden geleni yapıyordum.
Bir adım, iki adım, üç adım. Etrafta bulunan uğultuyu es geçerek günün ilk dersi olan matematik dersine girmek için kendimi eskimiş ama yumuşak tahta kokusunun hakim olduğu amfide ki en ücra köşeye sıkıştırdım. Hala şu durumu kontrol edemediğim için aniden kaybolma ihtimaline karşılık kendimi bir şekilde korumaya alıyordum. İşin komik tarafı zaten kimsenin benden haberi yoktu. Belki başka zamanda sıkışıp kalsam bile beni fark eden olmayacaktı. Kulağımda ki küpeyle oynarken, önüme not almak için çıkardığım deftere bir şeyler karalıyordum. Hocayı beklerken fazlasıyla sıkılmıştım ve zaten matematik dersiyle pek aram olduğu söylenemezdi. Bandanamı düzeltip kafamı sıraya koydum. Kapının açılmasıyla içeriye giren bedenin parlaklığı bütün amfiye hakim olmuştu. Bütün okulun bu yakışıklı bedene karşı zaafının olmasını her zaman normal bulmuştum. Benim için sadece bir insandı ve kendi problemlerim nedeniyle bir insanla ilgilenmem en olanaksız şeylerden biriydi. Sadece yakışıklı olması değil, her konuda ki başarısı onu çekici kılmaktan başka bir işe yaramıyordu. Ailelerinde ki genetik olan zekadan dolayı sanırım derslerde çok başarılı olması onun sınıf atlamasına bile sebep olmuştu. Hocaların gözdesi, okulda ki herkesin hayali olan Jeon Jungkook, yine bütün dikkati üstüne çekmişti. Önümde ki karalamaya döndüğümde kapının tekrar açılmasıyla içeriye giren hocayla göz teması kurmamak için etrafa bakınmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the blackhole | taekook
Fantasy"Senden nefret ediyorum Jungkook, her zaman senden nefret edeceğim." Sıcak nefesi boynumdan çıktığında, herkesi yerle bir eden gülüşüyle bana baktı. Büyük ve parlak gözleri, gözlerimin derinliklerinde ki ona ait olan aşkı bulmuştu. Bu gülüş onun za...