Kaderin değişken olduğunu bilmeyen yoktur. Attığınız her adım bir sonraki saniyede bile olacakları değiştirebilir. En azından benim düşüncem hep bu şekilde ilerledi. Çünkü bulunduğum zamandan geleceğe gittiğimde mesleğimin sık sık değişiyor olmasından anlamıştım bunu.
Verdiğim kararların arkasında duramadığımı gelecekte gördükçe içten içe kendime kızmıyor değildim. Ama bir şey değişmez zaten. Hayatım boyunca bu şekilde zamanlar arası gezecek olabilirim. Bu yüzden hiçbir yere bağlanmayacak ve kendi halimde olacaktım. Yani gelecek kaygısı yaşamama gerek yoktu.
Kalbimin ağrısı bütün bedenime hakim olmaya başlamıştı. Yolculukların ardından hissettiğim bu ağrı vücudumun yolcuklar arasında yaşadığı fazla adrenalinden dolayı kalbimi yormasından kaynaklıydı. Yatağımda kıvranırken, bu sefer hızlı dönmüş olmama seviniyordum. İkinci defa bu zamanda olan biriyle karşılaşmıştım ve bu istemsizce garip hissettiriyordu. Terlemiş bedenimle beraber yatağımda doğrulup, ayaklarımı yerdeki soğuk zemine bastım. Ağrının bedenimi yormasıyla fazla bitkin hissediyordum ancak okula gitme zorunluluğum vardı ve bundan her geçen gün daha çok nefret ediyordum. Bir kaç adımın ardından ulaştığım tuvaletten içeriye girip, sıcak suyun altında öldürebildiğim kadar zaman öldürmeye başladım. En azıncan bedenimin rahatlamasına izin veren sıcak suyu seviyordum. İşim bittikten sonra çıplak bedenimden suların süzülmesine izin verdim. Oldum olası havlu kullanmaktan nefret ederdim ve saçlarımı kurutmayı hiç sevmezdim. Tek yaşadığım için çıplak gezmek hiç bir zaman sorun olmazdı. Bir süre öyle dolanmanın ardından üstüme siyah tişört ve her zaman giyindiğim siyah pantolonumu geçirip, aynanın karşısında hafif nemli olan saçlarımı düzelttim. Üniforma gibi üstümden çıkarmadığın kot ceketimi de giyindikten sonra tekrar aynada ki bedenime bakıp, kendimi dışarıya attım.
Okulun yürüme mesafesinde olmasını seviyordum. Zaten evimi de ona göre ayarlamıştım. Bu yüzden bu yolu yürümek bana zor gelmiyordu ama bugün bedenimin fazla bitkin olmasından dolayı bundan nefret etmiştim. Küfür ederek yürürken, yaklaştığımı görünce sevinerek okulun bahçesine girdim. Edebiyat bölümü bu kadar uzak olmak zorunda mıydı?
Amfiye geldiğimde her zaman oturduğum yere oturmuş dersin başlamasını bekliyordum. Kalbimde ki ağrı hala devam ederken, çantamda bulunan ilacın kutusunu aldığımda elimden kayıp amfinin merdivenlerinden aşağıya yuvarlanmasıyla sadece arkasından izlemiştim. "Siktir ya."
Oturduğum yerden kalkarken, kalbimde hissettiğim ağrıdan dolayı gözlerim kararmış ve tekrar yerime oturmak zorunda kalmıştım. Gözlerimi açtığımda kemikli bir elin ilacımı masaya bıraktığını gördüm. Kafamı kaldırıp, yavaşça bedeninden yukarıya doğru süzerken karşımdakinin o olduğunu görünce yutkundum. Kalbim bu kadar adrenaline nasıl dayansın amına koyayım?
"Geçmiş olsun. Umarım iyisindir." Sesi kulaklarımda yankılanırken, daha fazla burada durması etraftaki insanlar tarafından fark edilmemi sağlayacaktı. Başımla teşekkür eden bir hareket yapıp, masadaki ilacı aldım ve sınıftan hızlı bir şekilde çıktım. Arkamda ki şaşkın bakışları görmesem bile çok rahat bir şekilde hissedebiliyordum. Bugün derse girmeyecektim anlaşılan.
Bu veletin son sınıf derslerini alıyor olması artık hiç hoşuma gitmemeye başlamıştı. Eskiden beni rahatsız etmezdi ama neden şimdi onun varlığından rahatsız oluyordum? Gelecekte karşılaştık diye ondan rahatsız olmamalıydım. Ayrıca o, gelecekte karşılaşacağımızı bilmiyor ve geleceğim değişebilir bu yüzden bunu kafaya takmamalıyım. Yine de içimde ki kötü hissi bir türlü atamıyordum. Neden ilacımı alıp bana getirmek zorundaydı ki? Gösteriş yapmaya bayılıyor pezevenk.
Son iki saattir, kütüphanede sineklerin bile uğramadığı kendime ait olan köşeden dışarıya çıkabilmiştim. Sürekli o herifi görecek değildim sonuçta. Bandanamı düzeltip, derin bir nefes aldım ve kütüphaneden dışarıya kendimi attım. Öğleden önce olan dersleri kaçırmıştım ama bu derse girmem gerekiyordu. Zaten o velet bu dersi almıyordu bu yüzden kafam rahat bir şekilde iyi bir öğrenci olup derse girebilirdim. Amfiye doğru ilerleyip her zaman ki köşeme geçtikten sonra her seferinde not almak için çıkarttığım ama içini saçma sapan çizimlerin kapladığı defteri önüme aldım. Karalamaların arasında yolculuklarda yaptığım bazı şeylerin de notları olabiliyordu. Bazen bu defterin kendi hayatımdan bile önemli olduğunu düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the blackhole | taekook
Fantasy"Senden nefret ediyorum Jungkook, her zaman senden nefret edeceğim." Sıcak nefesi boynumdan çıktığında, herkesi yerle bir eden gülüşüyle bana baktı. Büyük ve parlak gözleri, gözlerimin derinliklerinde ki ona ait olan aşkı bulmuştu. Bu gülüş onun za...