Annem sürekli derslerim konusunda beni sıkıştırıp duruyorken, matematik sınavından otuz beş aldığım kağıt da masamda duruyordu. Basketbol antrenmanlarına gösterdiğim özeni ve verdiğim önemin dörtte birini derslerime versem daha iyi sonuçlar elde edebileceğimi savunuyor ve sürekli yatıp telefonda bakmamdan nefret ettiğini bana söylüyordu.
Sınav haftasına girmiştik ve bazı sınavlarıma çok çalıştığımdan notlarım düzelmişken bazılarını umursamayıp yatmamdan dolayı düşük almıştım. "Yan sınıftan Taehyung matematikten doksan iki aldı Jungkook. Bir ona bir de kendine bak ve yapabileceğini kanıtla."
Bay Kim bizim eski sevgili olduğumuzu bilmiyordu ve sürekli bizi onunla karşılaştırırdı. Taehyung asla ders çalışmazdı ancak dersi derste dinler ve o kadarla sınavlara girip başarılı sonuçlar alırdı. En gıcık olduğum öğrenci tipi buydu ve ona olan kızgınlığımı arttırmaktan başka bir işe yaramıyordu bu.
Sıraya başımı koydum ve sıra arkadaşım Elijah sınav kağıdımı Bay Kim'e uzattığında zil çaldı. Teneffüste uyumak ve uyumak ve uyumak istiyordum fakat tahmin edersiniz ki bu, mümkün olmamıştı. Saçımın ense kısmıyla oynuyorlardı ve bu çok salakçaydı. Bizim sınıfta bunu yapabilecek kimse yoktu ancak Hoseok olduğunu varsayarak kızgınca söylendim.
"Uyutmadınız adamı!"
Kıkırdama sesi ve ensemdeki el ile o aptal kişinin Hoseok değil Taehyung olduğunu anlamam zor olmamıştı. Hızla ayağa kalktım çünkü gerçekten beni delirtmeyi başarıyordu. Her zaman bunu yapıyordu, evet.
"Çabuk kalk ve git."
Ayağa kalkışımla o da ayağa kalkmıştı ve bileklerimden tutmuş, gözlerimin içine bakmıştı. Eskiden böyle yaptığında öperdi, neyse. Kızgın kızgın bakıyordum ve o da bana gülümseyerek bakıyordu. Yüzünü sikmek istiyordum, keşke çirkin olsaydı.
"Jungkook konuşalım mı?"
Ses desibeli olduğundan çok daha fazla çıkıyordu, zaten bizi izleyen sınıf tamamen duymuş da oluyordu. "Hayır, asla konuşamayız."
"Hey, senin hayat felsefen 'asla asla deme' değil miydi?"
Göz devirdim çünkü bu doğruydu, asla dediğiniz şeyleri eninde sonunda yapardınız. Bu yüzden asla dememek gerekirdi işte.
"Bebeğim seni özledim ve yemin ederim ki değişeceğim, güven bana."
Göz temasımız, ellerinin sıcaklığı ve pür dikkat bizi izleyen kişiler sessizliği mırıldanmalarla bozmuştu ve Taehyung herkesin içinde benden bir şans daha istiyordu. Telefonu ile bizi çekenler vardı ve ben onun bu tatlılığı karşısında onu reddetmek istemiyordum. Onu seviyordum ve yine onun büyüsüne kapılmıştım işte.
"Sana güveniyorum."
Kelimelerimin bitmesiyle bana sarılması bir olmuştu. Kısa bir sarılmadan sonra dudaklarıma abanmıştı ve sıcak et parçaları dudaklarımı kavurmuştu. Bir süre sonra onu itirip durmasını sağladığımda sıraya oturduk ve kafasını göğsüme koyup gözlerini kapattı.
Saçlarıyla oynarken nöbetçi öğrenci sınıfa girdi ve benim adımı söyledi. "Jungkook, Basketbol için beden eğitimi hocası Bay Kim seni çağırıyor."
Kim Soojin beni basketbol antrenmanları hakkında konuşmak için çağırmıştı, muhtemelen Min ve diğerleri de orada olurdu. Gitmeden önce Taehyung yanağıma bir öpücük kondurmuştu ve ben de sonra gitmiştim.
Soyunma odasına girdiğimde Hoseok'un da orada olduğunu görüp yanına gitmiştim. Soojin takımın toparlanması ve antrenmanların takımca olması gerektiğini, böyle giderse Min'i kaptanlıktan alacağını söylemişti. Sonrasında da antrenman yapmamız için bizi bırakmıştı zaten.
"Hey Jungkook, tebrik ederim."
Minseok gülümseyerek bana laf atmıştı ve diğerleri hemen bana bakmıştı. Hoseok yanıma gelmiş ve kaşlarını çatıp sormuştu. "Ne tebriği bu?"
"Taehyung ile yeniden çıkmaya başladık."
Gözlerini belertmiş ve ağzını aralamıştı. Sonrasında salonda bir ses yankılanmıştı ve ben dudağımı dilemiştim."
"Amına koyayım Jungkook!"
🍍
sizi öpüyorumsırf yazmayı ve sizi özledim diye bu bölümü yazdımm
ha bir de birinizin dktt ile ilgili yorumu ilgimi çekti ve gerçekten o şarkıya aşığım, şöyle söyliyim ileride o şarkı karşımıza çıkacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we are never ever getting back together'taekook
Fanfictionjungkook: buraya kadar yeter artık, ayrılalım texting+düz yazı 020319