0.4

7.7K 553 97
                                    

Öğlen yemeğimi uzun süre sonra zararlı bir şeyler yiyerek geçiştiriyordum. Önümdeki hamburgerlerden bir tanesi bitmiş, diğerinden ise bir ısırık almıştım. Bir tane kola almıştım ve hala da içiyordum. Patateslerden ise... bahsetmesek iyi olurdu çünkü üçüncü tabağı almamak için zor duruyordum.

Kantindeki çoğu insan bana şaşkınca bakıyordu çünkü ben böyle şeyler yemezdim. Min Yoongi beni takıma almayı planlıyordu ve beni böyle görse ağzıma sıçabilirdi.

Hamburgerimden koca bir ısırık daha aldım ve kolamdan büyük bir yudum çektim. Ağzım dopdolu yanakladım şişmiş bir şekilde karşım masamdaki salak kızı izliyorken birden önüme bir sandalye çekildi ve bu beni korkuttu.

"Iyk, bunlar ne? Seni Yoongi'ye şikayet edeceğim."

Karşıma oturan Park ve onunla kantine gelip bizi yalnız bırakacağına dair bir şeyler mırıldanıp giden Hoseok şaşırmama sebep olmuştu. Ayrıca Park sanki hiç tartışmamışız gibi yapmıştı.

Ağzım dolu da olsa bundan iğrenip gideceğini düşündüğüm için bilerek ağzımı aça aça konuşmuştum.

"Anlamadım?"

Aşçık ağzımdan görünen öğülmüş yiyeceklere bakmış ve aksine iğrenmemiş gülmüştü. "Özür dilemek istiyorum Jungkook. Fazla merak etmemliydim gerçekten."

Ağzımdaki yudumu yuttum ve pipetimi dudaklarımla sıkıştırıp kolamdan bir kez daha içtim.

"Tamam, sorun değil. Sadece biraz özel şeyler ve senle ben çok fazla yakın sayılmayız. En azından sen Hoseok ile benle olduğundan daha samimisin. Bu yüzden söylemek istememiştim, belki bir gün tamamını sen sormadan anlatırım."

Gözlerinin içi gülmüştü ve ben de gülümsemişken asla ama asla hamhurger yemeyen Park benim hamburgerimi elimden almış ve kocaman bir ısırık almıştı. O sırada kantine giren Min kalp spazmı geçirir gibi hareketler yapmış ve en sonunda 'Bayılacağım.' diyerek kendini yere atmıştı. Neyse ki diğer öğrenciler onu tutmuştu.

Kantinden çıktığımda Hoseok ile karşılaşmış ve gülümsemiştim. Sonrasında da tuvalete doğru koştum çünkü ellerimdeki yağdan iğrenmiştim, hemen yıkayıp kurtulmak istiyordum. Tuvalete girdiğimde içeride kimsenin olmadığını ancak kabinlerden birinin kapısının kapalı olduğunu gördüm.

Köpük sabundan ellerim görünmeyecek şekilde çok ama çok sıktığımda içerideki sigara kokusuna burnumu kırıştırmıştım.

Ellerimi ovalarken kabinin kapısı açıldı ve belimin etrafı kollarla sarıldı. Bu hareketi yapmasından anladığım kadarıyla bu Taehyung'tu ki tahminimde yanılmamıştım da zaten.

"Ne yapıyorsun?"

Belimden öpüp mırıldanmıştı. "Sarılıyorum."

Ellerimi durularken ıslak ellerimi onun sırtına silmeyi düşünüyordum. "Ahtapot musun sen Taehyung, bırak beni."

"Özledim."

Ona doğru döndüğümde kafası belime değil karnıma denk geliyordu. Eğilerek sarılmıştı ve bu garipti. Islak ellerimi sırtına sürdüm ve iyice kuruladım.

"Ben de ellerimi sildim ve işte gidiyorum."

Ellerini belimden çektiğim gibi kapıya yöneldim ve çıkamadan sırtım tuvalet duvarına yaslandı.

"Jungkook, özledim diyorum."

"Ben de ahtapot musun diyorum."

Onu ciddiye almayışım en sinir olduğu şeylerden birisiydi ve eskiden ıslak ellerimi üzerine silmeme bir şey demezdi. Beni duvarla kendi arasına sıkıştırmış olması eski sevgililik günlerimizi yad etmişti.

Ah, ne duygulandım ama.

"Seni istiyorum, geri."

Onu göğsünden ittirdim ve dediklerimin ardından dudaklarımı yalayıp gülümsedim, tuvaletten çıktım.

"Çok uğraşman gerek bebeğim."

🍍
selam niye böyle bu hikaye amk dediğinizi duyar gibiyim

diyebilirsinizsjnvjvmf

sizi seviyorum

we are never ever getting back together'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin