Jongin, Sehun'un son mesajını okuduğunda bu kadar çabuk gelmesine şaşırmıştı ama fazla bekletmemek adına siyah paltosunu giyip eşyalarını da aldıktan sonra aşağı indi. Sehun, sarı taksinin camını sonuna kadar açmış dudaklarını büzerek atıştıran yağmuru izliyordu. Bu manzara Jongin'in midesinin kasılmasına ama aynı zamanda bir şeylerin uçuşmasına sebep olmuştu.
Sehun, Jongin'i fark ettiğinde kalp atışı hızlanmış ve paniklemiş bir şekilde camı kapattı. O esnada Jongin'de binmişti taksiye.
"Merhaba Sehun."
"Merhaba Jongin."
Ardından Sehun, taksiciye işaret verdiğinde araba hareket etti. Yandan Jongin'i süzmeyi de ihmal etmiyordu. Yol boyunca baktığı fotoğraf şimdi kanlı canlı bir şekilde yanında duruyordu ve Sehun, bel aşağısındaki hareketlenmeleri hissediyordu. Jongin'de sanki bunu fark etmiş ve onu daha da zora sokmak adına, elini dizine atmış yavaşça okşuyordu. Sehun gülümseyerek camdan dışarıyı izlemeye devam etti yol boyunca.
"Demek ilk randevumuz bir yemek lokantısında öyle mi?" Jongin etrafı incelerken aynı zamanda paltosunu çıkartıyordu. Sehun ondan önce davranarak üzerindekileri çıkartıp oturmuştu yerine.
"Otel odası daha mı iyi olurdu?"
"Bu işin sonu da orada bitecek herhalde." Jongin söylenerek kendi yerine oturdu ve önüne konulan menüye baktı. Bir süre sonra ikisi de siparişlerini verdi ve beklerken birbirlerine bakıp gülüyorlardı. Aptal iki aşık gibi.
"Anlat Jongin-ah. Neler yapıyorsun?"
Jongin derin bir nefes verip, dirseğini masaya yaslamış başını ise avucunun içine bastırarak Sehun'a bakıyordu.
"Genelde kurstayım işte. O kadar yetenekli öğrencilerim var ki, büyüdükleri zaman çok iyi yerlere geleceklerdir. Dediğin gibi Milena ve diğerlerine teker teker ilgi göstermeye başladım ve bu işime daha çok yaradı." Sonra masanın üzerinde bulunan cam şişenin kapağını açtı, bardağına doldururken de devam ettirdi konuşmasını. "Evde de Karamel ile ilgileniyorum. Tam bir bebek, Sehun! Tam boynumda yatıyor biliyor musun? Geceleri pıt pıt yanıma geliyor, boynuma çıkıp yerleşiyor. Sabah gözlerimi açtığımda da göz göze geliyoruz hep."
Jongin su içmek adına konuşmasına ara verdiğinde, Sehun bir an kendini o kedinin yerine koymuştu. Her gece Jongin'in yanında uyumak, sabah uyandığında ilk onun gözüyle buluşmak büyük ihtimalle o kediyi de büyülemişti.
Siparişleri geldiğinde ikisi de pek konuşmamış, işten çıktıkları için kurt gibi aç olan karınlarını doyurmakla meşgullerdi. Her ne kadar iyi gelmese de yemeklerinin yanındaki soğuk birayı büyük bir iştahla içiyorlardı.
"Chanyeol gibi bir abiye sahip olduğum için genellikle hayata küsüyorum. Sürekli evde, sevgili yapmaya çalışıyor ama karşılık alamıyor. Bu yüzden de depresyona girip evden çıkmıyor. Her işini bana yaptırıyor, bazen durduk yere musallat oluyor. Gece beni korkutmaya çalışıyor, ben tuvaletteyken çabuk çık diye bağırıyor, çıkınca girmiyor. Çok fantastik biri." İkisi de hafif çakır keyif olmuşken, saatin hızla aktığının farkında değillerdi ama hala içmeye devam ediyorlardı. İçtikçe kendi hayatlarına dair anılar anlatılıyordu.
"Onunla ilk tanıştığımda gerçekten benimle yatacağını sanmıştım ama bana senin numaranı verip ortadan kayboldu, sabah uyandığımda bunu gerçekten yaşadım mı diye düşündüm. Onu çok fazla tanımıyorum fakat seni seviyor, beni engellediğin zaman kardeşimin üzerine fazla mı gittin diye bin tane soru sormuştu."
"Gerçekten mi? Beni hiç sikine takıyormuş gibi durmuyor." dediğinde ortam aniden sessizleşti, Sehun bunun nedenini anlamamayaraktan Jongin'in yüzünü inceliyordu. Kırmızının en güzel tonunu çalmış dudakları hafiften aralanmış, buraya gelirken yapılı olan saçları şimdi bozulmaya başlamış, esmer yanaklarının üzerine sanki allık sürülmüş gibi kırmızılıklar konmuştu. Yutkundu Sehun. Jongin'den hoşlanmıyordu, ona aşık olmuştu basbayağı. Bunun ne ara olduğunu veya nasıl bu kadar çabuk olduğunu bilmiyordu ama bir şekilde olmuştu.
"Tahmin ettiğim gibi biri değilsin?"
"Nasıl yani?"
"Çok fazla inatçı ve tutucuydun. Asosyaldin, cinsellik sevmiyordun, küfür ederkende görmemiştim. Seni bu hale ben mi getirdim?" Bakışlarını Sehun'dan ayırmayarak birasının son yudumunu da içti.
"Hala asosyalim, sadece cinselliğe olan bakış açım değişti. Seni arzuluyorum Jongin, bunun en büyük nedeni galiba senden çok fazla hoşlanıyor olmam." Sehun'da birasının son yudumunu içip, boş kutuyu masaya bıraktı. "Sen hiç söylemedin, beni sevdiğini?"
"Ben aşık olmam Sehun."
"Neden?"
"Nedeni yok. Ben tek gecelik ilişkileri seviyorum."
"Ama biz tek gecelik değiliz bak bu gece ikinci olacak." dediğinde Jongin kahkaha atmıştı.
"Çok tatlısın."
"Öyle olsaydım beni severdin."
"Sehun, bu işleri bırakalım. Kavuşma vakti gelmedi mi sence de?" dediğinde Sehun omuz silkip konuyu kapattı ve bileğindeki saate baktı. On biri geçiyordu.
"Kütüphane yarım saat önce kapandı."
"Senin evine gideriz."
"Chanyeol evde."
"Bizi ilgilendiriyor mu?" Jongin dudağını büzerek sorduğunda, Sehun hipnoz olmuş gibi başını olumsuz anlamda sallayıp ayağa kalktı. Beraber hesabı ödediler, paltolarını giyip çıktılar lokantadan.
Jongin, Sehun'un koluna girmiş birbirlerine destek olarak yürüyorlardı. Buraya girmeden önce az olan yağmur, şimdi şiddetlenmiş ıslatıyordu ikisini de ama aldırış eden yoktu. Sokakta tek tük kalan insanlar yağmurdan kaçışırken onlar yavaşça yürüyordu ve Sehun birden adımlarını durdurduğunda Jongin'de durup merakla bakıyordu ona.
Sehun vücudunu tamamen Jongin'e döndürmüş, başını avuçları arasına alarak öpüyordu esmerin dudaklarını. Jongin öylece duruyor olsa bile, dudaklarıyla veriyordu karşılığını.
İkisi de sarhoştu, ikisininde aklı başka şeylerdeydi, duygularına tezat şeyler yapıyorlardı fakat karşı karşıya geldiklerinde veyahut birbirlerine dokunduklarındaki kalp atışlarını ikisi de bilmesine rağmen açıklamaya direniyorlardı.
-
bir dahaki bölüm smut olacak, şu an kendimi smut yazmaya hazır hissetmediğim için burada kestim.
Bir de finali 30 veya 35'te vereceğim çok sıkmamak ve konudan fazla sapmamak adına, ne dersiniz? 30 mu 35 mi yani fkslsnd
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.