DOKUZUNCU BÖLÜM : İLK TEMAS

10.1K 424 30
                                    

DOKUZUNCU BÖLÜM : İLK TEMAS

"Selin, kaç!" Gülerek bana atılan toptan kaçarken düşmemek için zor duruyordum. Özgür ve Kerem o kadar sert atıyorlardı ki topu, çarpmaması için fazlaca özen gösteriyordum aslında. Başak gibi kurban olmak istemiyordum. Resmen canına okudular kızın ve şimdi sıra bendeydi.

"Biraz yumuşak atsanız ölür müsünüz ya?" Yaptığım isyana herkes gülerken bende gülüyordum. O kadar eğleniyordum ki anlatamam. Özgür'ün attığı toptan son an da kaçarken Kerem'in attığı toptan kendime bir can almıştım.

"Ya oğlum, yerden at şu topları." Özgür sinirli bir şekilde Kerem'e kızarken, Özgür hariç herkes kahkaha atmıştı.

"Vurabiliyoruz da sanki," diyen Kerem'in minik isyanı beni güldürürken daha da hırs yapmıştım. Aynı zamanda da oldukça fazla yorulmuştum. Evet, iyi oynuyordum ama karşımdakiler de güçlü kişilerdi. Bir yerden sonra yorulmuştum.


Şu an için bir canım olduğundan biraz rahatlamaya karar vererek yavaşlamıştım. Dinlenip yeniden hızlanacaktım. Benim yavaşlamamı fırsat bilen Özgür topu öyle hızlı atmıştı ki kaçamamıştım. Kaçamadığım yetmezmiş gibi onun şiddeti ve şaşkınlığıyla geriye doğru sendelemiş ve Kerem'e takılarak onu yere düşürmüştüm. Tabii ben de üstüne düşmüştüm.

Herkes yorgunluk ve eğlence ile yere çökmüş gülerken ben düşmenin şokunu henüz atlatamamıştım. Sadece ben değil, o da atlatamamış olacak ki henüz üzerinden kalkmam için bir çabada bulunmamıştı.

Önüme düşen saçlarım Kerem'in yüzüne düşmüştü. İlk defa bu kadar yakındık. Çabucak kendime gelip kalkmam lazımdı fakat o an gözleri öyle farklı bakıyordu ki üstünde olduğumu bile unutmuştum. Gözlerinin içi gülüyordu ve bu ona çok yakışmıştı.

Kaç dakika orada öylece gözlerine baktım bilmiyorum ama nihayet kendime gelebilmiştim. Anlamadığım şey etrafımızdakilerin neden hiçbir şey demeden bizi izliyor olmalarıydı. Hepsi bize ima ile bakarken fazla utanmıştım.

"Üzgünüm, bir an da dengemi kaybedince toparlayamadım." Kerem'in üstünden kalkıp elimi ona uzattım. Elimi tutup yerden kalkarken hâlâ gözlerimin içine bakıyordu.

"Önemli değil bende bir an için dengemi kaybedip düştüm." Hafifçe gülümsemiş ve kaldırmak için tuttuğum elini bırakmıştım.

Yüzlerinde ki imalı gülüşler nedense sinirimi bozmuştu. İnsanlık halı değil miydi düşmek? Ne var yani bunda bu kadar ima yapılacak!

Utangaçlığımı gören Hazal beni bu durumdan sıyırmak istiyormuş gibi konuyu çabucak dağıtmıştı. "Şimdi ne yapacağız peki?"

Herkes bir süre ne yapacağımızı düşünürken biraz olsun rahat bir şekilde utanabiliyordum. Neden aptal gibi üzerinde kalmıştım, neden kalkmamıştım ki?

Bu aralar fazlaca salak olduğumu düşünmeye başlamıştım. Burası mı bana iyi gelmemişti acaba diye düşünmeden edemiyordum. Burada birçok şeyin değiştiğini adım adım kendim izliyordum. Bu da onlardan biri miydi, yani salak olmam?

"Yemekleri yedikten sonra Akyaka'ya gitmeye ne dersiniz? Ya da orada mı yemek istersiniz?" Mete'nin sorusu üzerine düşünmeden herkes Akyaka'ya gitmeyi seçerken ben oranın neresi olduğunu düşünüp duruyordum ama fazla üzerinde durmadım, ne de olsa gidince görecektim.

Eşyaları arabaya yeniden yerleştirmiş ve buraya nasıl geldiysek yine aynı şekilde arabaya binerek Akyaka dediklere yere doğru yola çıkmıştık.

KÖYLÜ GÜZELİ  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin