İyi okumalar :)*****
Gözlerimi alarm sesiyle açtım demeyi çok isterdim ne yazık ki öyle olmak yerine annem ile babamın kavga sesiyle uyandım. Çocukluğumdan beri değişmeyen tek durum buydu aslında sürekli bir kavga bir bağrış içindelerdi. Bir zaman sonra ben de alıştım zaten bu duruma.
Yatağımdan kalkıp lavaboya gittim. Duş almaya vaktim olmadığı için rutin islerimi halledip lavabodan çıktım. Okulumuzda serbest kıyafet olduğundan dolayı pantolon ile tişört kombini yapıp salona geçtim. Babam evden çıkmıştı annem ise koltuğa oturmuş elinde bira şişesiyle açık olmayan televizyonu izliyordu. Haline acıyordum. 20 yıldır annelik yapmayı bırak birgün gelipde nasılsın dememişti. İçimde ukte kalan şeylerden biridir anne diyip ona sarılmak kokusunu içime çekmek...
20 yıldır yapamadım bunu bundan sonra da yapacağımı zannetmiyorum zaten. Ben size bunları anlatana kadar o koltukta çoktan sızmıştı bile.Mutfağa geçip kahvaltı icin tost yaptım kendime hızlıca onu yiyip evden çıktım. İş bulup belli bir miktarda para biriktirdikten sonra kurtulacaktım herkesten. Cebimden kulaklığımı çıkarıp rastgele bir şarkı açtım. Aykut Narin ' in defoluyorum şarkısı çıktı. Tam da hayatta ki varlığımı sorgularken bu şarkının çıkması bir hayli komikti.
Masal Onay ben. Onay ailesinin tek kızı. Anannem koymus ismimi masal gibi bir hayatın olsun diye bu ismi koydum sana demişti. Masal gibi degil aksine kabus gibi bir hayat yaşıyorum. Alkolik bir annem var mesela Meral Onay. Kendimi bildim bileli sürekli içer durur. Benden önce de böyle miydi yoksa yaşadığı bir şey mi ona bu hale getirdi bilmiyorum. Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey anannem ve dedem onların ellerinde büyüdüm ben. Anannem de anlamıştı annemden anne olmayacağını.
Babam var bir de Ekrem Onay. Babalığı para vermek zannediyor sanırım kendisi. İşkolik adamin tekidir. Parayı mezara götürecek sanırım. Bir gün çıkıp da eğlendiğini görmedim. Sürekli iş seyahatine çıkar, toplantılara koşar durur. İhalelerde rekabet ettiği şirketlerle savaşır , kazanamazsa sinirini herkesten çıkarır. Ah unuttuğum bir şey var. Tam bir pezevenktir kendisi. Ortak olduğu sirket sahibinin oğluna beni satmaya çalıştı. Annem belki de o zaman ilk defa yanima geldi benim. Para verip kaç git dedi. Sonra da arkasını dönüp gitti. Neyse bu konuyu sonra size anlatırım.
Bulunduğum cadde de cafenin eleman aranıyor yazısı dikkatimi çekti. Cafeye girip etrafa bakındım. Maviye boyanmış duvarlarda manzara resimleri asılıydı. Samimi bir havası vardı. Bunu sevmiştim. Tatlı bir kızın yanıma doğru geldiğini gördüm. Hafifçe tebessüm ederek " hosgeldiniz nasıl yardımcı olabilirim?" " Hosbulduk ben camdaki ilan için gelmiştim." " tamam o zaman ben miray seni ahmet amcanın yanina gotureyim onunla konuşun is görüşmesini" " tesekkurler" diyip Miray 'ı takip ettim. Kasanın arkasındaki odaya girince arkasından bende girdim. Tonton bir amca bana bakıp tebessum etti. Miraya dönüp " sen çıkabilirsin kızım " dedi miray bana goz kırpıp dışarıya çıktı. " İsmin ne güzel kızım" dedi Ahmet amca o sırada karşısındaki sandalyeye oturmam için isaret yaptı. Sandalyeye oturarak tatlı çıktığını umduğum bir sesle " masal efendim" dedim. " Ahmet amca de bana kızım burdaki herkes oyle der bana. İş mevzusuna gelince de oyle çok bir şey istemem sizden musterilere çalışan diğer arkadaşlarına iyi davran yeter bana. " " Bu konuda suphen olmasın Ahmet amca " dedim. Bu adamı sevmiştim. Dedemi hatırlatmıştı bana. " Tamam o zaman miraya soyle sana önlük versin hemen başla "dedi. Tesekkur edip odadan çıktım. Miraya baktığımda müşteriyle ilgileniyordu. Beni görünce yanima geldi. " Sonuc" dedi . gulumseyerek " onlugum nerede" dedim. Hayirli olsun diyip onluk verdi. Bir cafenin kaderimi nasıl değiştireceğini bilmeden musterilerle ilgilenmeye başladım.