İyi okumalar :)
********
Gözlerimi açtığımda kendi evimde olmadığımı anlamıştım. Ama odaya sinen kokudan ve tanıdık gelen mekandan Mete ' nin evinde oldugumu anladım. Büyük ihtimalle dün sahilde uyuyakaldim ve Mete de beni buraya getirdi. Duştan gelen su sesiyle kafami banyoya çevirdim. Mete duşta olmalıydı. O çıkana kadar kahvalti hazirlayabilirdim. Aşağıdaki lavaboyu kullanarak elimi yüzümü yıkadım. Ardından mutfaga gecip buzdolabından kahvaltılıkları çıkardım. Mete'm menemeni sevdiği için hızlıca dolaptan menemen için gerekli malzemeleri aldım. Sebzelikten de soğanı aldıktan sonra özenle doğramaya başladım. Belime sarılan kollardan dolayı irkilerek arkami dönmeye çalıştım. Mete buna izin vermedi ve saçlarıma opucukler kondurmaya başladı. Mete olduğunu nerden anladın derseniz o aşık olduğum kokusundan. Hic kimsede alamadığım o muhteşem kokusundan tanıdığım sevdiğimi. Onun yüzünü bedenini degil kokusunu seviyordum ben. Ona has olan kokusunu. " Günaydın gün ışığım" dedi tatlı sesiyle. " Günaydın serserim" dedim. Serserimdi o benim. 8 yaşında da ona öyle seslenmiştim. Heyy serseri topumu atsana. Demiştim. Aklıma gelen anıyla tebessüm ettim. Ta ki menemenden gelen yanık kokusuna kadar her sey gayet guzeldi. Hemen ocağın altını kapatıp tavayi ocaktan aldım. Mete halime gülerken ben ise kötü kötü bakmakla yetindim. Menemenin yanmayan tarafını tabağa koyup masaya oturdum. Hic konusmadan yemege başladık. Varsın ağızlar oynamasın konuşurken gözler anlaşabiliyorsa. Sessizligi bozan Mete oldu. " Ne yapacaksin bugün"
" Cafeye gidecem birazdan çıkışta da eve giderim sanırım" . Cehennemin deseydim daha dogru olurdu. " Çıkışta buraya gel morelini bozma boşuna." O da farkindaydi her şeyin beni üzmemek için bir şey demiyordu ama hissediyordum. Elbette zamani gelince her şeyi anlatacaktim ona. Ama once benimde öğrenmem gereken şeyler vardı. Cevap vermeden kafami sallayıp bir iki lokma daha yedikten sonra masadan kalktım. Yukarı çıkıp etek askılı kombini yaptim. Mete de sık sık kaldığım için bir kac parça kıyafetim vardi burada. Saçlarımı ellerimle sekil verdikten sonra hazırdım. Tekrardan asagiya inip metenin yanağına öpücük kondurup evden çıktım. Cafeye buraya uzak değildi. Etrafta geçen insanlara bakınarak yürümeye başladım. En buyuk hobilerimden biridir. Yoldan geçen insanların analizini yapmak. Kimisi ifadesiz, kimisi suratsiz ,kimisi ise aşırı neşeliydi bugün. Sonunda cafeye geldiğimde içerisinin cok fazla kalabalik olmadığını gördüm. Dün çıkarken astığım yerden önlüğümü alıp giydim. Miray sonunda beni fark ettikten sonra yanıma geldi. " Günaydın" dedi. Bu kız her zaman mi enerjik anlamış değilim. Neseli çıkartmayı umduğum bir sesle " günaydın" dedim. Miray ardından " sağ taraftaki masaları ben alıyorum sol taraftakileri sen al" diyip yeni gelen musteriyle ilgilenmeye gitti. Suanlik masalarım boş oldugu için kasanın yanındaki sandalyeye oturdum. Tabiri caizse mal mal etrafa bakınıyordum. Gelen müşteriler sürekli sağ tarafi cam kenarını tercih ettiği için sol tarafi boştu. O sirada iceriye giren kalabalık erkek topluluguyla kafami kapiya çevirdim. Her hareketleri ben tekin biri değilim diye bağırıyordu. Ne tesadüf ki sol tarafa oturdular. Hemen elime menuyu alıp masaya yaklaştım. " Hosgeldiniz" diyip menuyu onlerine bıraktım. Menuye bakmaya gerek duymadan içlerinden biri "serpme kahvaltı" diyip arkadaşlarına dönüp onlarla konuşmaya başladı. Teşekkürler bayım beni insan yerine koyduğun için dememek için kendimi zor tuttum. Nedir bu garsonlara karşı yapilan egoistlik anlamış değilim. Boyle davranınca havalı olduklarini mi zannediyorlar acaba. Hayir yani oyle hissediyorsunuz ne yazik ki tam bir mal gibi oluyorsunuz. Sinirli sinirli mutfaga girip kahvaltiyi hazirlamaya başladım. İşim bittikten sonra elimdeki tepsi ile masaya dogru ilerledim. Hazirladiklarimi dizdikten sonra afiyet olsun diyip köşeye çekildim. Ve etrafa bakinmaya devam ettim. Bu masa sebepsiz yere beni germeye başlamıştı. O sırada o masaya cok uzun baktığımı içlerinden biriyle goz goze gelince fark ettim. Gozlerimi hemen onlardan çekip
Disariya bakındım biraz. Az once goz goze geldigim.cocuk bana bir yerden tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramıyordum . Tekrardan o masaya dönünce hepsinin kafası bana dönmüştü. Sıçtın masal diye düşünüp bir seylerle ilgileniyormus gibi yapmaya başladım. O sırada onlarda ayaklanmış kasaya geliyorlardı. " Hesabınız 50 tl" dedim. Goz goze geldigim çocuk gulerek biraz daha öne çıktı. " Hesaba sende dahilsin dimi" dedi. Hepsi arkasında gülmeye başladı. Sesleri duyan miray yanima gelip " ben ilgilenirim sen iceriye gec" dedi. Kolumla mirayi hafifce ittirerek " gerek yok" dedim. Ardindan çocuğa dönüp " ağzından çıkanı kulağın duysun ne şerefsiz insanlarsiniz ya siz. İki muhabbet kurduk diye ki bu sadece iş gereği kurdugum muhabbet yavsamaya yer arar oldunuz. Dışarıda namus bekçileri olursunuz iclerinizdeki sapıklığı duymamizliktan gelirsiniz. " Diyip derin bir nefes aldım. Sinirlenince ağlama huyumdan nefret ediyordum. Yine gözlerim dolmuştu. Cocuk sozlerimden hiçbir şey anlamamis gibi igrenc gulumsemesiyle " cok dokunaklı konuştun simdi aglayacam bak. Ama aklima ne geldi biliyor musun? Baban olacak adam seni bana satmiyor muydu?" Diyip kahkaha attı. İşte o sirada kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Mıh gibi cakildim olduğum yere. Ne hareket edebildim ne de konusabildim. Sadece bakıyordum. Ahmet amcanin sesiyle kendime geldim. Eline aldığı tufekle onlari cafeden kovuyordu. Miraya baktığım sırada o her zamanki gulumsemesiyle bana bakarak " hicbir sey anlatmak zorunda değilsin. Şimdi çık istersen ben hallederim burayi" dedi. Mirayi kendime cekip sıkıca sarıldım. Gozumden bir iki damla yaşın akmasına izin verdim. " Teşekkür ederim. Her seyi anlatacam sana ama.simdi değil beni yanlış tanima" diyip önlüğümü çıkarıp Cafeden ciktim. Derin bir nefes aldıktan sonra gozumden akan yaşlarla yürümeye basladim. Tam oldu diyorum bu sefer her sey guzel olacak hissediyorum diyorum. Bir sey oluyor yine her sey tepetaklak oluyordu. Yorulmustum. Artık eskisi gibi guclu ve sabırlı değildim. Kaldıramıyorum. Bilinmezlikler içinde kıvranıyorum, her gün daha cok dibe batıyorum. Avazim çıktığı kadar bagiriyorum ama kimse sesimi duymuyor. Anlayin artık ölüyorum. Siz duyun sesimi sizler kulak olun bana. Bir baba neden kızını satar. Hani babalar kızları ilk askıydı. Benim babam benim ilk düşmanım oldu. Hani anneler hep korurdu , severdi. Benim annem neden beni korumadı. Dusunceler içinde gizli yerime gelmiştim. Uçurum. Benim dediğim tek yer. Benim gibi yalniz cunku burasida. Uçurumun kenarina oturup ayaklarımı aşağıya sarkkıttim. Ve iste şimdi başladım asıl ağlamalara bağırarak agliyordum artik. Tutamiyordum kendimi. Buyuk ihtimalle kriz geciriyordum.Kac dakika boyle surdu bilmiyorum ama artık aglamaktan yorulmustum. Gözlerim yanıyordu. Hic kimseyi dusunmeden uçurumdan atlamak istiyordum. Ama serserim vardı. Sevdam, sevdiceğim ,Mete'm vardı. Onun icin dayanacaktım. Onun icin sabredecektim. Sadece onun için.