Davetimi kabul etmesi için zorlamam gerekmemişti.Benimle buluşmak için can attığını biliyordum.Normal şartlar altında bu görüşmeyi yüz yüze yapmayı tercih ederdim ama şartlar bunu gerektirmişti.Bir sonraki gece yarısında gelmesini istedim.Adresimi söylememe gerek yoktu, nasıl olsa biliyordu.Elimdeki telefonu mutfaktaki masama bırakıp salona geçtim.Televizyonun karşısındaki ikili koltuğuma uzandım ve onu nasıl öldürmem gerektiğini düşündüm.Çekeceği acıyı tahmin bile edemeyecekti.Ona dünyadaki cehennem nasıl olurmuş gösterecektim.Ve birden yüzünü gözümün önüne getirdim.Muhteşem yüzünü..Siyah saçlarını ve siyah gözlerini..İlk karşılaştığımız andaki vahşi bakışlarını..Ölmeyi hak edip etmediğini düşündüm.Hayatıma burnunu sokmamış olsaydı eğer bir şansı olabilirdi elbet.Ama burnunu sokarak kendi ölüm fermanını imzalamıştı bile.
Planımın kusursuz işlemesini istiyordum.Yerdeki sade halıyı kaldırdım.Onu tam burada öldürecektim.Halının kanla kirlenmesi isteyeceğim son şey olurdu.Fazla alan yaratmak içinse koltukları biraz daha geri ittim.Bir dövüşme olacağına ihtimal vermiyordum.Bana bir çizik atması bile imkansızdı.Ama, bir tek ihtimallere inanacak kadar da tecrübesiz değildim.Gece olduğu için açtığım perdeleri tekrar kapattım.Bu salonda yaşanacak olan vahşeti kimsenin görmemesi gerekiyordu.Etraftaki sivri cisimleri de kaldırmıştım şimdi.Herhangi birinin vücuduma girmesini istemezdim doğrusu.Birden niye bu kadar hazırlık yaptığımı düşündüm.Korkuyor olmam imkânsızdı çünkü hayatımın sadece bir kısmında korkmuştum; insan olduğum dönemlerde.Ama o dönemden sonra da insanlar benden korkmuştu.Herneyse.Planıma odaklandım.Arkamda bir kez daha iz bırakamazdım çünkü.Bu yüzden bu son bıraktığım izi de silecektim yeryüzünden.
Hazırlıklarımı bitirdiğimde üst kata çıkan merdivenlere yöneldim.Basamaklardan biri gıcırdıyordu.Çıkan ses boşlukta yankılandı.Her zamanki gibi aldırış etmedim.Yatağıma uzandığımda Brian'ı düşünüyordum.O bir katildi.Tıpkı ben gibi.İnsanları öldürüyordu.Tıpkı ben gibi.Ben bunları düşünürken siyah bir boşluk zihnimi kuşattı ve beni uykunun derinliklerinde boğdu.
*
Güneş batar batmaz uyandım.Doğal bir vücut saatim vardı,diğer hiç bir saate ihtiyaç duymuyordum.Bir çırpıda üstüme siyah taytımı ve siyah sporcu atletimi giydim.Belime kadar uzanan siyah saçlarımıda saldım.Mutfağa indiğimde direk buzdolabına yöneldim.Kan şişelerinden 5 tane kalmıştı.Hepsini bitirdim.Hiç lezzetli değillerdi.Damardan içildiğindeki hazzı vermiyordu.Ama akşam yemeğime birini saklamıştım çoktan.Brian'ı.Dudaklarımın kenarları şeytanca bir gülümsemeyle yukarı kıvrıldı.Tadacağı acıyı en kötü kâbuslarında bile görmemiş olacaktı.Son kez salonu gözden geçirdim.Her şey tamamdı.Bir sorun çıkmayacağını düşünüyordum.Dudaklarımın kenarında kalan bir kaç damla kanı yaladıktan sonra uzun boy aynamda kendimi süzdüm.Asırların getirdiği bir asalet, çeviklik ve mat bir güzellik vardı vücudumda.Güzelliğim vahşi yönlerimi de kamufle ediyordu.Tıpkı heykelleri andırıyordum.Çoğu zaman yanlız bir vampirdim.Hep yanlız yaşadım.Sıkılıp sıkılmadığımı soracak olursanız eğer, cevabım hayatımdan gayet memnunum olurdu..
Gece yarısı yaklaşmak üzereydi.Salona geçip Brian'ın çığlıklarını bastırması için televizyonun sesini biraz daha açtım.Derken sokağa dönen bir aracın sesini duydum.Ve aracın içindeki Dedektif Brian'ın sakin kalp atışlarını da.Gereğinden fazla sakindi.Benden anca bir aptal korkmaz diye düşünmekten kendimi alamadım.Arabasını park etmiş, bahçe kapısını açıyordu şimdi.Yaklaşık on saniye sonra kapıma ulaştı.Zile tam elini uzatmışken kapıyı açtım.Bu evin uzun zamandır zili çalmamıştı, tekrar çalmasını istemiyordum.Gözlerimiz birbirini bulmuştu şimdi.Bir kez daha hayran kalmaktan kendimi alamadım.Sade giyinmişti.Herşeye hazırlıklıyım diyen bir duruşu vardı.Onu süzdüğüm süre boyunca da kalp atışı hiç değişmedi.'İçeri gel'.İçeri adım atarken arka ceplerinden birinde bir silah olduğunu anladım.Muhtemelen bir kaç gün önce patlamış olmalıydı.Etrafa zayıf bir barut kokusu hakimdi.Ama bunu Brian'ın duymadığına zerre kadar şüphem yoktu.Çok yazık.Salona doğru yolu gösterdim.Hareket ederken bacağına gizlemiş olduğu bıçağında farkına vardım.Yürüdükçe bacağına sürten soğuk çeliğin hışırtısını duyuyordum.Ve yine, bundan haberi bile yoktu.Salona girdiğinde odayı inceledi.Kahretsin!Hazırlık yaptığımı anlamış olmalıydı.Düşünceleri okuyamıyordum ama hislerini sezebiliyordum insanların.Brian'ın hissettiği tek şeyse hayranlıktı.İkili koltuklara oturmasını söyleyip çarprazındaki tekli koltuğa yerleştim.Hayranlıkla beni süzdüğünü görebiliyordum. 'Uzatmadan soracağım.Beni gecenin bu saatinde neden çağırdınız?' Rol yapıyordu.Seni adi. 'Yapmayın Dedektif Brian.Neden burda olduğunuzu en az benim kadar iyi biliyorsunuz.' Gülümsedi.Tanrım.Ne kadar da güzel gülümsüyordu. 'O gece beni gördünüz.Sanırım ne olduğumu da biliyorsunuzdur.Sizin adınıza üzülüyorum.' Dudaklarım bir kez daha vahşi gülümsememle yukarı kıvrıldı.Üzüldüğüm hiç de söylenemezdi doğrusu. 'Evet seni gördüm Victoria.Ne olduğunu da.Ama ortada endişelenmen gereken bir şey olduğunu göremiyorum.' dedi ve umutla baktı.İpek sesi odada dans etti. 'Korkarım seni öldürmek zorundayım.' dedim.Sessizlik uzadı uzadı.En sonunda 'Bu güne kadar kaç kişiyi öldürdün?' diye sordu.Verecek cevabım yoktu.'Saymadım.Sayamayacağım kadar çok..Sen bu güne kadar kaç cinayet işledin?' Son cümleyi üstüne basarak söylemiştim.Gülümsedi ve ekledi: 'Saymadım.'
Bir süre sonra lavoboya gitmek için izin istedi.'Merdivenlerden çık, koridorun sonundaki kapı.' Ayağa kalktığında bende pencerenin yanına gidip perdeyi araladım.Dışarıyı seyrederken ne yapacağımı düşünüyordum.Arkam Brian'a dönüktü.Merdivenlerin başına gelince durdu.Göremesemde bacağına sakladığı bıçağını çıkardığını anlamıştım.Atmasını sabırla bekledim.Ve evet, nişan almıştı ve bıçak elinden bir ok gibi bana doğru fırlamıştı şimdi.Saniyeler içinde gelişti her şey.Bıçağın bana yaklaşmasını bekledim,yakınıma vardığını anladığımda hızla arkamı döndüm ve bıçağı iki santim kala sapından yakaladım.İşte şimdi ona yapacaklarımı, kafasını çıplak ayaklarımla bir böcek misali ezecek olmamı hak etmişti.Şeytani gülüşümü takındım ve elimdeki bıçağı yere atıp ona doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Killer
VampireSonradan hayatına dahil olan bir insan..Bir katil.. Bir vampirle bir katilin kusursuz dansı...