1: T ı l s ı m

400 28 88
                                    

Fotoğraf: Kayıp Prens Taehyung

Persona Tılsımlı Saray
¤Prens Jim¤

"Yedibinyüzatmışiki, yedibinyüzatmışüç, yedibinyüzatmışdört, yedibinyüz-"

"Buna ne zaman bir son vereceksin?"

Jim'in adımları durmuş ve gözleri sağ tarafında paslanmaya durmuş aynaya dikilmişti. Cevabı gözleriyle vermek ister gibi bir hali vardı.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Aynadaki silüet gün geçtikçe daha da varlığını hissettirir olmuştu. İlk zamanlarda yalnızlığının oluşturduğu ve aynaya hapsettiği iç benliği, onu rahatsız etmeye başlıyordu.

"Kendini bu saraya beni de bu aynaya hapsettin. Her saniye adımlarını saymaktan başka bir şey yapmıyorsun. Tekrar ediyorum buna ne zaman bir son vereceksin?"

"Seni var ettiğim için bana teşekkür etmelisin... Ama hala nankörlük ediyorsun."

Aynadaki silüet bu defa kahkaha atmıştı. Ses dalgası devasa sarayı sarsacak cinstendi. Jim bir adım geri gitti, ürkmüş müydü?

"Beni sen mi var ettin? Buna gerçekten inanıyor musun? Ellerine bir daha bak..." Jim, robotik hareketlerle ellerine baktı, parmaklarının etrafından yayılan okyanus mavisi sis, bir şeylerin habercisiydi. Tüm vücudunu esir alan güç açığa çıkmak için gün sayıyordu. "Gördün mü? O güç artık sana ait değil, hiç bir zaman senin olmadı. Beni o güç var etti."

"Kes sesini!" Eline geçirdiği gümüş şamdanı aynaya atmakta tereddüt etmedi. Silüet aynayla birlikte saliseler içinde tuzla buz olmuştu. Sırtını duvara yaslayarak kendini soğuk ahşap zemine bıraktığında, çoktan o tanıdık okyanus mavisi sis aynayı eski haline getirivermişti.

"Hatırlıyor musun Jim?"

Jim, dizlerini kendine doğru çekip, kollarıyla dizlerini çevreledi. Dağınık saçları ve yırtılmış kadife peleriniyle savunmasız bir çocuk gibi görünüyordu.

"Baban bu ülkenin yönetimini yeni aldığı günlerde, ağabeylerini yeşikulede toparlamıştı. Tabii sen ceza aldığından bahçede bekliyordun. Hatırlayabildin mi?"

Jim, ellerini saçlarının arasına daldırdı. Silüetin her kelimesinde saç dipleride binlerce karınca dolaşıyormuş gibi hissediyordu. "Gücüm sadece kendime yetmiyor..." diye fısıldadı...

"Yukarıda neler konuşulduğunu bilmek istemez misin?" Silüet cevabı beklemedi. "Bana kalırsa bilmelisin. Tae, Nam ve Jin kendinden büyük olmasına rağmen babamızın durmadan sözünü kesti. Ama bunu öyle bir ustalıkla yaptı ki, herkes ona hayran kalmıştı. Büyükbabamızın savaştan sonra bu ülkeyi kurmasının ve yeni bir dil oluşturmasının harikalığından bahsetti uzun uzun... Sonra-"

"Sonrası ne?" Hiddetle ayağa kalkıp, aynayı iki yanından tutarak kendine yaklaştırdı. Gözlerini, gözlerine yaklaştırdı iyice. "Kelimelerin yada geçmişte yaşananların önemi yok. Önemi olan tek şey..." Bu defa sarayı sarsan kahkaha Jim'e aitti. "Yapayalnız kaldım. Hem de kimin yüzünden biliyor musun? Tamamen kendi hatam. Ben bunu hakediyorum... Ben sonsuza dek burada tek başıma kalmayı hakediyorum..."

- - -

Mühürlü Okyanus
¤Prens Tae¤

Simsiyah kelebek oymalarının arasını yeşil yosunlar sarmalarken, okyanusun binbir renkli balıkları mercanların arasından tabutun içine ulaşmak ister gibi bir ileri bir geri hareket halindeydiler. Ne istiyorlardı? Yoksa kayıp prensin çektiği yarım asırlık acıyı hissedebiliyorlar mıydı? Bu siyah kraliyet tabutu yarım asırdır, okyanusun ışığı dahi kabul etmeyen en karanlık köşesinde yalnızlığa ve acıya mahkum edilmişti. Yaydığı ışık öylesine güçlü ve parlaktı ki, tüm canlıları büyüleyip, etrafına topluyordu.

Kraliyet Persona | BTS FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin