4: E p i p h a n y 2/2

94 11 23
                                    

Fanart: Prens Seok Jin.

○○○

50 yıl önce:

Kral Kang uzun bir sessizliğin ardından, sağ tarafındaki adamlarından birini yanına çağırdı. Elini dudaklarına siper ederken, güvenilir adamının kulağına emrini fısıldadı. Yaşlı adam kafasını eğerek alelacele odadan hızla çıkıverdi.

Bu sırada odanın uzak bir köşesinde yerini alanYoon, gözleriyle yaşlı adamı takip ediyordu. Vezirin alnına biriken boncuk boncuk terler ve kuruyan dudakları gergin olduğunu gösteriyordu ki, farkeden herkes sorgulayan ifadelere bürünmüştü. Neden bu denli gergindi? Aldığı emir onu korkutacak kadar önemli miydi? Yoon iç geçirerek çenesini ovuşturdu. Gizlenen bir çok şey vardı. Anlaşılan bu gün sıradan bir yarım asırlık toplantı değildi. Gerçi yeşil kuleye toplanan ve farklı ütopyalardan gelen onlarca sâhir ve sâdıktan bunu anlamak mümkündü ve pek tabi daha önce görmediği gizli devlet adamlarının kendilerini aşikar etmelerinden de... Huzursuzca yerinde kıpırdadı. Kuledeki huzursuzluk ve gerginliği tüm vücudunda hissediyordu.

Vezirin odadan ayrılışının ardından bakışlarını arkadaşına çevirdi. Onun aksine kafasını önüne eğmiş ve gizli gizli uyuklayan Hope'nin karın boşluğuna bir dirsek attı. Acıyla yüzünü buruşturan Hope, ne olduğunu anlamak ister gibi gözlerini kısmış Yoon'a bakıyordu.

Yoon sandalyesini iyice Hope'a yaklaştırıp kulağına eğildi.

"Sence de Jackson rolünü çok iyi oynamamış mı?"

Hope anlamayan ifadesiyle arkadaşına bakmayı sürdürünce, Yoon gözlerini devirdi.

"Elimdeki kuş tüyünü takip et, az sonra birisinin kafasına konacak. "

Yoon avcunda aniden beliren küçük serçe tüyünü havalandırdı. Bir kaç dakika sonra yavaşça süzülen tüy, Kral Kang'ın hemen solundaki iri yapılı genç adamın saçlarına konmuştu.

Hope şaşkınlıkla gözlerini açtı. "Bu kaslı Jackson değil mi? Ne işi var burada?"

Yoon arkadaşının tanımlamasına anlam veremese de uzatmadan devam etti. "Evet okuldan kovulup sokakta kaldığını zannettiğimiz ve yardım ederek odunculara teslim ettiğimiz Jackson. Bir öğretmenden daha fazlasıymış. "

"Kralın halkın arasına casuslar yerleştirdiğini biliyordum ama bunları bizim bile fark edemeyeceğimiz bir şekilde büyülemiş olmalı. Yoksa enerjiyi hissetmememiz-"

Cümleyi Yoon tamamladı. "Mümkün değil. "

Yoon ve Hope'un fısıltılarını bölen, gürültüyle açılan kapı oldu. Az önce telaşla buradan ayrılan yaşlı vezir önde, veliaht prens Jin ve kardeşi Nam da ardında duruyorlardı. Hepsi saygıyla Kralı selamlayıp yerlerine geçtiler.

"Taehyung ve Jimin neredeler?"

Elindeki ipek mendille yüzünde biriken terlerini silen vezir bir adım öne çıktı.

"Onları bulamıyoruz Majesteleri, toplantıdan önce kontrol ettiğimizde bahçede konuşuyorlardı."

Kralın bakışları Jin ve Nam arasında gidip geliyordu.

"Seok Jin ve Namjoon, peki ya siz? Onlardan nasıl haberiniz olmaz?"

Kralın sesi o denli net ve keskindi ki, tonunu yükseltmese bile muhatabını korkutmaya yetiyordu. Prens Nam derin bir nefes alırken, prens Jin boğazını temizlenmesinin ardından saçlarının arasını kaşıyarak ayağa kalktı.

Kraliyet Persona | BTS FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin