~15~

970 93 65
                                    

"Taeyong, şu şapkayı kafana tak."

"Hyung, biz biraz gezmek için dışarı çıkıyoruz!"

"Çok uzaklaşmayın, Taeyong hadi!"

Şapkayı kafasına taktığında gidip çıkarttım ve saçlarını geri itip tekrar taktım. Hırkamı giyerken Taeyong'a baktım.

"Saçını ne renk yapalım?"

Biraz düşünüyormuş gibi yapıp dudaklarını büzdü ve gözlerini hareket ettirdi. Sonra bana ilerleyip saçımı tuttu ve mırıldandı.

"Bu renk istiyorum, bu renk çok güzel!"

Saçıma  bu renk demesine gülsem de onayladım. Kapıya yürürken gelip kolumu tuttu. Ona döndüğümde bana bakıp önüne döndü.

"Bakma bana öyle, koluna girmek istedim sadece."

Ona gülüp ayakkabılarımı giydim, o da giydiğinde dışarı çıktık. Onu tutup kuaföre sürüklerken hafifçe mırıldanışını duydum.

"Jaehyun, korkmaya başladım. İstemiyorum."

Durup ona döndüğümde kafasını eydi.

" Ama ben yanında olacağım, ne seni korkutuyor?"

Omuzlarını silktiğinde bir elimi omzuna attım.

"Sakin ol, yanından ayrılmayacağım hiç."

Kafa salladığında kuaföre girmiştik.

"Hoşgeldiniz, ne vardı?"

"Arkadaşımın saçını boyatacağız."

"Tabi buyrun lütfen."

Yaka kartında "JongDae" yazan biri bizi yönlendirdiğinde bir salona vardık. Taeyong'u bir koltuğa sürüklerken Taeyong dönüp bana baktı. Onu arkasından takip etmeye başladığımda önüne döndü.

"Seçtiğiniz bir renk var mıydı?"

"Evet, benim saçımın tonlarında bir kahverengi olmasını istiyoruz."

Baekhyun Taeyong'un saçını yıkamaya başladığında yakınlardaki koltuğa oturdum. Burada Taeyong'u görebiliyordum ve o da beni görebilirdi. Baekhyun direk boyayı alıp uyguladığında telefonumu çıkardım, bitince söylerlerdi zaten.
____________________________________

Önümde biri durunca bedenin sahibine baktım. Taeyong karşımda durmuş, çekingen bir şekilde bana bakıyordu. Ayağa kalkıp saçını karıştırdığında güldü. Gülüşüne karşılık verdiğimde kasaya ilerledik. Ben ücreti öderken o arkamdaki aynadan kendini bakıyordu. Kuafördeki işimiz tamamlandığında çıktık ve yavaşça yürümeye başladık. Bir teyze önümüzde durduğunda kenarından geçmeye çalıştık. Teyze bizi durdurup Taeyong'a odaklandı.

"Sen Taeyong değil misin? O  yanan evde oturan?"

"Yok teyzeciğim onun adı Yoonoh, benim ev arkadaşım."

"Hım, çok benziyorsun o ölen çocuğa. Cesedi de bulunmadı ya çocuğun, yangında o da yandı sanırım. Neyse, hadi devam edin siz çocuğum."

İlerlemeye başladığımızda güldüm, Taeyong aşırı gerilmişti ve rengi atmıştı.

"Bu kadar gerilme."

Koluma sindiğinde güldüm, kedi gibiydi. Sürekli sırnaşıyordu. Eve geldiğimizde kendini direk koltuğa attı. Ben yukarı çıkıp bir kitap aldım ve yatağıma geçip okumaya başladım.

"Taeyong!"

"Taeyong!"

Ses vermediğinde kitabı bırakıp aşağı indim. Gördüğüm görüntüyle telefonumu çıkartırken bağırdığıma pişman olmuştum.

Bir süre önüne diz çöküp onu inceledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir süre önüne diz çöküp onu inceledim. Boynunun tutulacağını anladığımda ise kalkıp onu yavaşça kucağıma aldım. Onunla beraber odama çıkarken bu sefer rahattım.
Eğer Jaemin bir şey derse bu durumla, ona bir daha Jeno ile beraber uyumamasını söylerdim. Bu yüzden Taeyong'u yatağıma koyup yanına uzandım. Bana doğru yaklaştığında üzerini örttüm ve boynuna yaklaşıp gözlerimi kapattım.

Benimle Oyun Oynar Mısın?  JaeYongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin